PAPATYAM/DIN***
Seni hep papatyaya benzetirdim.Papatyalar kadar doğal zarif ve sevimliydin, o yüzden masamda devamlı yokluğun acısını hafifletmek için papatyalar bulundururdum.Okşardım karşıma alıp saatlerce seyreder, dertleşirdim. Durmadan, bıkmadan, usanmadan seni anlatırdım onlara; nelerden hoşlandığını nasıl bir hayat arzuladığını, ne kadar güzel olduğunu, yüreğinin sevgi ile nasıl kıpır kıpır olduğunu sevdiğini karşında ansızın gördüğünde “eteklerinin nasıl zil çaldığını”, onu yolcularken aşk ile ona akışını anlatırdım papatyalarıma….
Seni özlediğimde onlara sarılırdım, özlemimi sunardım onlara, neşelendiğimde en sevimli müziklerimi dinletirdim onlara, beni üzdüğünde ise en hüzünlü eserler eşliğinde seni şikayet ederdim onlara, onlarda senin gibi çaresiz bir şekilde tıpkı boynumu büktüğüm gibi eğerlerdi.Gönlüm yaralanırdı, onlar üzülüp solmasın diye göz yaşlarımı gözümden yüreğime akıtırdım da yine de gönülleri gözüme aldanmazdı, acımı en derinden hisseder ve hüznüme eşlik edip yapraklarını salardı…
Onlar seni o kadar tanıyorlardı benim yüz ifademden beni üzdüğünü veya neşelendirdiğini anlayabiliyorlardı. Seni ne kadar çok sevdiğimi en çok onlar biliyorlardı, kimselere anlatamadığım mahrem duygularıma sadece onlar vakıftı. Bana sırdaştılar, yalnızlığımda arkadaştılar, hep yanımdaydılar…..
Bir varmış bir yokmuş masallarındaki gibi, bir varsın hayatımda bir yoksun tıpkı papatyalar gibi, bir mevsim oluyorlar bir mevsim soluyorlar, yokluklarında çok özlem duyuyorum onlara, yokluklarında vazomda sakladığım kurumuş halleriyle hemhal olurken senin yokluğunda ise hayaller kuruyorum, mazide geçirmiş olduğum günleri yad ediyorum, yaşadığımız günlerdeki gibi üç gün saadet beş gün dert çekiyorum….
Senin olmadığın gecelerimde uykusuzum, yorgunum aklım hep sende bitap düşüyorum, sana sarılıp yatmayı, terleyip terinin terime karışmasını bedenime şifa olmasını yeğlerken imkansız olduğunun farkına varınca, yine papatyalarıma dönüyorum, demliğe koyup demliyorum, özünü sen diye yudumluyorum kana kana içiyorum sonra katran karası gecelere gömüyorum kendimi, rahat bir uyku çekiyorum uykumda, kavuşamazsam da sana rüyalarımda yüreğimin bozkırlarında koşuyorsun demet demet papatyalar toplayıp bana sunuyorsun, Al bunlara kan diyorsun ve kaçmaya hep devam ediyorsun, bu bana revamı papatyam söyler misin?…
sevmediğimi özlemediğimi söylesede dilim gönlüm ruhum kokuna hasret bunu bil papatyam... gelip kendini koklatmaz mısın?....
YORUMLAR
Senin olmadığın gecelerimde uykusuzum, yorgunum aklım hep sende bitap düşüyorum, sana sarılıp yatmayı, terleyip terinin terime karışmasını bedenime şifa olmasını yeğlerken imkansız olduğunun farkına varınca, yine papatyalarıma dönüyorum, demliğe koyup demliyorum, özünü sen diye yudumluyorum kana kana içiyorum sonra katran karası gecelere gömüyorum kendimi, rahat bir uyku çekiyorum uykumda, kavuşamazsam da sana rüyalarımda yüreğimin bozkırlarında koşuyorsun demet demet papatyalar toplayıp bana sunuyorsun, Al bunlara kan diyorsun ve kaçmaya hep devam ediyorsun, bu bana revamı papatyam söyler misin?…
sevmediğimi özlemediğimi söylesede dilim gönlüm ruhum kokuna hasret bunu bil papatyam... gelip kendini koklatmaz mısın?....
özlem, hasret, çaresizlik, aşk, inat, gurur imkansızlık bu kadar mı güzel dile gelir bu kadar mı dokunabilir bir yüreğe... dört mevsimden biri baharsa, papatya baharın vazgeçilmezlerinden biriyse neden papatyanla birlikte ömrünün baharını bitiriyorsun, buna neden izin verdiğini hiç anlayamayacağım üstad... yoksam papatya falında seviyor/sevmiyor derken nasibe "sevmiyor" mu düştü? senin papatyan seni şaşırtmalı bence... yüreğine sağlık...