- 836 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köle Ve Özgürlük 1
1-Halk, emeğin yapı üzerinde belirleyici olmasıyla beraber ortaya çıktı (bkz. Toplum Ve Halk). Daha sonraları, sürecin niceleyişleri içinde, emeğin artık ürün vermesindeki tılsımı keşfedildi. Bir kısım emek ürünlerinin hemen tüketilmeyen bir ‘ayni’ birikmesi vardı. Zaten bu birikime yağma eğilimli grupların iştahı olmuştur. İkinci olaraktan da bu birikime dek iştah, kendi içinde parazit yaşam eğilimli kişilerini de, emek üzerinde egemen eştiren bir efendi-köle süreci içine sokmuştu.
Efendi, kölesine tam bir parazit yaşamı gibi sahip olamıyordu. Çünkü parazit yaşam paraziti olduğu çevreye zararından ötürü onun ölümüne sebep olmaktadır. Oysa efendi böylesi bir uyumsuzluğun ortaya konduğu durumlara dek sorunları sürdürülebilir bir düzeyde çözmesi gerekiyordu. Efendinin sorunlara eğilimi köleye değer verdiği, ya da köleye değer vermediği anlamına değildi elbette. İşin akışına yol vermenin gereği bir tutumdu. Bu tutum ve yol alışta, ahlaki dediğimiz ceberrut canavar aşmalar da ortaya çıkıyordu; merhamet te ortaya çıkıyordu.
Şunu peşinen ortaya koyalım. Köle efendilere razı olduğu için kölelik düzeni ortaya çıkmamıştı. Bu absürt ve ahmakça bir ortaya koyuştur. Bu daha sonra sosyal anlamayal öyledir. Sosyal anlama toplumsal olanın nedeni değildir. Köle; emeğin biriktirilebilir bir artık ürün vermesinin istismar (sömürü) edilmesinin bir yansıma anlayış biçimi tutum aşılmasıdır. Yine kölelik bu artık ürünün ele geçirilmesiyle, servet zenginliği yaratmasıyla ortaya çıkmıştır.
Artık ürüne sahip olmanın nelere muktedir olduğunun sezilmesiyle ortaya çıkmıştır. Kişileri, emek gücünün ürettiği emek ürünlerinden ve yine kişileri üretim gücünden (toprak-araç gereç bilgi gibi) yoksun kılmanın durumuyla kölelik ortaya çıkmıştır.
Zaman içinde efendi köle çatışmasının bitmez tükenmez çatışmaları vardı. Bu yeni durumun kutsal (yasal) içisin dirilmesi şarttı. Bunu da totemdi meşru anlamasının bir dönüşmüş şekli olan yaratandı din anlayış versiyonu ile yapacaktınız.
Yani köleleri efendilerine razı edecektiniz. Köleyi efendilerine razı etmenin meşruiyet kaynağı da yaratandı dinin "rızkları evvelden biz takdir ettik; kiminize az, kiminize çok hesapsız rızkı veren biziz" gibi söylemleriyle köleler efendilerine razı olmuşlardır.
Kölelerin efendilerine razı olması çok sonraki sosyal yapı tutum aşması olan bir sorunu aşma egemen sınıf ideolojisidir. Değilse köleliğin temelinde olan bir durum değildir. Siz efendi köle ilişkisini girişmeden; yani efendinin ve köleliğin ne olduğunu bilmeden, efendiye nasıl razı olurda köleleşirsiniz!
Madem köle efendiye razı olduğu için köleler vardı da etnikti totemi sosyal birliki komün dönemin, köle ve efendileri neden yoktular? Ya da insanlar o vakitler neden efendilere razı olmamıştılar? Totem, insanların sosyal birlikti dönemlerinin uygarlık adımıdır. Dinlerse köleci dönemlerin toplumsa aşama uygarlık adımıdırlar. Bu, yapıların olumlu ya da olumsuz anlamda kullanılmayacakları anlamına hiç gelmez. Ama genelde de, uygarlaşmanıza etkisi olmuş avatar kalıptırlar.
Yeni sosyal yapının anlayıştı eğimi, artık bu sürecin eşitsizlikti eğim kültürü olacaktı. Sosyal birlikti komün kültür, hani neredeyse buhar olmuştu. Yerine acı, ıstırap ve çilelerle dolu bir mücadele biçimi gelmişti. Eski sosyal yapıda olmayışıyla, efendinin köleyi çalıştırması da, bambaşka bir uğraş ve yönetme becerisi oluyordu! Tarihte, ilk kez olan ve yeni başlayan toplumun gücü bu kavganın insanlık dramlarına konu olan anlatışların, erdem ve sınıflanmalarına değin olacak bir sürecidir.
Kölelik bir doğal durum değildir. Ama doğanın dışında da gelmemiştir. Kölelik doğadaki organik varlıkların, kendi sağlayışları üzerindeki tasarrufuna, kendisinin egemen olup olmamaları ile referans edilir bir konudur. Yani organizmaların kendi gereksinmelerinden ötürü, beslenme gibi temel karşılanmaları vardır. Organizmaların ihtiyaçlarının olması ve bu ihtiyaçlarını da karşılamaları dolaysıyla kölelik ihtiyaçlarının esiri olmak anlamına değildir.
Başlangıcın çeşitli yaşam var oluş çeşitliliği içinde; çevre konjonktür seçimi organiğin bir başka organiği yemesi şeklinde bir dayatmayı oldurup bitirmişti. Bu şu demekti gelişmenin kendi önüne koyduğu seçimlik yaşama göre; hayat bireyden ve birey yaşamından ibaret değildi. Yaşam bireyler ve bireyler yaşamının kazanımlarıyla her halükarda durumu ileri doğru ve sürekli yeni kuşaklara aktardığı bir devinim geçişmesiydi. Bireyin duyduğu kıyamette; ne hayat devamlıydı, ne de ölüm bitişti.
Yine de bu oluşma yaşamı çıkmaza sokmamak için o seçilimin boşluk alanları içinde olası beslenme tiplerini de tıkıştırıl, vermişti. Örneğin, kimi organikler ototrof olup ışıkla iş görüp inorganiklerden besin üretirken, yine bir başka klorofilsiz ototrof da kimyasal yolla, oksitleyerek işini görüp besin yapıyordu.
Heterotrof olan organizmalarda hayatın her boşluklu tanecikli alanını doldurarak, temelde aynı ama farklı beslenme kaynaklarından, hem ototroflarla, hem heterotroflarla beslenebilmenin milyonlarca çeşidine bu yerler içinde ulaşmışlardı. Yani haydutluk bir yaşam biçimiydi. Burada bizlerin bir adalet duygusu aramamız, hem nafiledir; hem de mantığımızı kuşkular. Başlangıcı yeniden ortaya koyma ve düzenleme şansımız yok. Ama şimdi kediyi doyurursanız, fare ile dost olur; hatta fareyi emzirirdi.
Yaşamın temeli enerji sağlamadır. Enerji dıştan sistoz ve fagositoz durumla ve ozmotik basınçlarla seçme ayıklamasını yaparaktan, bu seçme ayıklama kriterini organizma içte tutmuştur. Yine bu organizmalar aynı temelli olan çevreden yaptıkları seçme ayıklama ilkeleri vardı. Bu kez seleksiyon bambaşka bir düzlemde ve psişik alanda oluşla, dışta gerçekleşiyordu. Bu ruhsal seçme ayıklamayı da; haz (sevgi) ve elem (nefret) duyguları ile yapmaktadır.
Psişik dünya, insan gibi organik devimlerin, organ elci organizesi içinde; eşitsiz gelişmelerinin dayatması ile hayli dillenmişti. Bu soyut, dildi kavramlar dediğimiz tanımlamalarla, seçme ayıklama yapmanın muktedirliğine de erişmişlerdi. Bunların bir örneği güzel- çirkin ikiseğidir. Yine bu anlatımlar içindeki güzel çirkin anlayış ve anlatım birliği hitabınız; sizin haz ve elem durumlarınıza gidecek olan bir bağıntıdırlar. Ama burada güzel çirkin yargısı, epey bir düşünme ve analizle, ortaya konan; sosyale ve toplumsala dek edimdi seçme ayıklama oluşuyla; haz ve elem duygusunun doğrudan olmalarından ayrılırlar.
İnsanın, sosyal ve toplumsal yaşantısına göre olan kavramlarla olay ve olguları kendi yaşantısı içinde kategorizesi seçme, beğenme, cezalandırma gibi kriterler oluşturmasını az aşağıda ifade edeceğim.
Organik ligin temelinde olan ve bir ilk durum seleksiyon kullanılışları daha vardır. Ki daha doğrusu var olan böylesi bir durumlar, organizmaların belirlenim süreçleri oluyordu. Daha temel düzlemde olan bu seçme ayıklama kriterleri; çekme-itme seçme ayıklama ilkesi olan, artı eksi yükler seleksiyonuydu.
Bir inorganikti süreçler dinamiği olan yükler hareketi, içteki artı eksi seleksiyonu ve sitoz, fagositozla, ozmostuk seleksiyonlar, organizmanın hem yaşam sürdürmesinin ileri yön akışını sağlıyordu, hem de; organizmanın (bireyin) büyümesini sağlayan organize süreçlerdi.
Dıştaki üçüncü seçme ayıklama kriteri organizma-organizma işbirliğine yönelen tutumu başlatıyordu. Ve insanı çeşitli sosyal yaşam aşamalarından geçire geçire, şimdilik topluma değin getirmişti. İçteki seleksiyon organizesi biyolojik bireyin iç bünye tasarrufuna yönelikken, dıştaki seleksiyon bireyin dış bünye [organizma-organizma (dışta kişi ve bireyliğin serbest ve özel yaşam oluşla yüküm eşilmesi)] organizesine yöneliktir. Bu belirlemeler, insanın davranmak zorunda olması temel düzlem bağımlılığını, kölelik bağıntısı olacakla anlamamamız içindi.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.