- 442 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KENZOLAR
KENZOLAR
Kuran’ı kendisi ve bilhassa emirleri ile tamamen zıt olanlar, kuran’ın emirlerine halkını kandırmak için uyuyormuş gözüken kenzolar kendilerini dindar, kendisi gibi olmayanları ise inançsız ve dinsiz olarak görürler.Ne yazık ki kendilerini kandırdıklarını bilmezler.
Kelime olarak kenzo mal servet biriktiren, haram helal bilmeyen bulunduğu makam ve mevkinin verdiği selahiyeti kullanarak yoksul ve fakirle fazlasını paylaşmayandır. Yani verilmesi gerekenleri dini kılıfla süsleyerek kendisi veya yakınları için dini anlamda açıklanırsa mal istiflemek demektir.
Dünyada birbiri ile iletişim kuran canlı yaratık insandır. Diğer bir tabirle insan üstün vasıflı olarak yaratılmış bir nevi hayvan dır.Bu gün ve geçmişte siyaseti yani iktidarı elinde tutanlar etrafındaki yağcı ve yalakaları çoğaldıkça içi boş teneke kaplar gibi çok sesleri çıkar olmuştur. Seçimlerini yaparken dahi siyasi gurupların kenzoları iş yapacaklardan çok alkış tutacakların çokluğunu dikkate alır olmuşlardır.
Bu duruma düşen iktidarlar ve yalakaları ise önemli Fransız yazar Viktor Hugo ‘nun dediği gibi kalpleri boşaldıkça kasaları dolmuştur. Bizim büyük düşünür Nasrettin Hoca’nın günündeki tabirinde olduğu gibi devlet malları yağmalanır olmuş. Ye kürküm ye sözü işlevini tam manası ile yerini bulmuştur.
İnsan kesesini doldurdukça azar .Allah Resulüne şöyle diyor.Onlara yaklaşma itaat etme rabbine yaklaş.Çünkü kesesini doldurup daha da azan soysuzlaşanlardan uzak durmak gerekir. Kuran Fussilet suresi 26.cı ayetinde mealen O inkarcılar kuran’ı dinlemeyen okunurken gürültü yapın belki bastırırsınız demişlerdir.
Dikkatli düşünülürse buradaki gürültü ses kirliliği yaratmak değildir. Allah’ın gönderdiği Vahyin asli olan meselelerini örtmek, halka yanlış öğretip anlatmak için yaygara çıkarmaktır. Vahyin gerçek mealini gizleyip kendi çıkarı ve görüşü doğrultusunda ilaveler yaparak halkı kandırmaktır.
Bu gün insanlar işte bu şekilde ötelenmekte gerçekler gizlenip, din siyaset aracı yapılmakta açlığın yoksulluğun fakirliğin sınıfsal uçurumların yağcılığın yalakalığın ve çıkarcılığın yaygınlaştırıldığı dinin ana unsurlarının bilerek üstünün örtüldüğü ve gerçeklerin gizlendiği bir ortamın oluştuğunu gözlemliyoruz.
Hz. Muhammet miracında son sınırın Cennet olduğu o sınırın ise( Sidre-tül Münteha) dünyada oluşan yanlışların ve istenmeyenlerin yapıldığı uygunsuzlukların önemli kazanımlarmış gibi görüldüğü işlerin yerinin ise Cehennemi işaret ettiğini algılamıştır.Bütün bu gerçeklere rağmen kendilerini rab gibi gören makam ve mevki sahibi kenzolar ahret inancının gerçeklerine sırt dönerek halkı kandırıp soymaya devam ediyorlar. Halk ise rıza gösrerircesine soyulmaya devam ediliyor.
Kuran bu konuları Tövbe suresi 35 ayette-Lokman suresi 13 ayette ve Bakara suresi 107 –Bürüc suresi 9 .ayetinde mealen açıkca izah etmektedir.
Bir mala iki kişinin ortak olması manası taşıyan şirk dinde Allah’a eş ortak koşmaktır.Şirkin ana menbağı mülkiyetle başlar. Yani keseyi doldurmakla. Halkın olan malını çeşitli uygunsuz vasıtalarla uygun hale sokup gasbetmektir.Bulundukları mevki ve makamları kullanarak kul haklarını ve devlet mallarını kenz eden yani çalan ve istifleyen kenzolar yani halkın idaresini elinde bulundurup çıkarları için kullananlar kuran diliyle kafirdirler
.Kafir olanlar ise ne kadar mülayim görünselerde zalim olup zulüm ve adaletsizlik tamsalidirler.
Durmuş Karabağlı
Küyahya-2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.