0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
922
Okunma
İskeleye en uzak banka oturdu. Yıkıktı. Kalbi kırıklıklarla doluydu. Gözlerinin saati gece yarısından sonrayı gösteriyordu: zifiri karanlık. Paltosunun yakasını iyice kaldırıp başını gömdü. Gözlerinden pişmanlıklar akıyordu. Bitmişti artık. Geri dönüşümü yoktu. Onun gibi birinin işe yaramaması acı vericiydi. İskeleye yanaşan vapurların düdüklerini duyuyor, çıldıracak gibi oluyordu. Neden uzaklaşamıyordu insanlardan, insanların olduğu yerlerden. Her şey ne kadar da iç karartıcıydı. Midesi bulanır gibi oldu. Belki de gerçekten tek sorun buydu. Bu bulantıydı onu yerden yere çalan.
...