Bencil kimse devamlı kendi çıkarını düşündüğü için başkalarını düşünmeye ayıracak vakti yoktur.
çöldeki kelebek
çöldeki kelebek
@coldeki-kelebek

Öykü Arayan

13 Eylül 2011 Salı
Yorum

Öykü Arayan

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1045

Okunma

Öykü Arayan

Öykü Arayan

Geçen gün, canım öykü yazmak istedi.

Öykü bulmak için yürüyüşe çıktım.
Oturduğum site zamanında ormanlık ve dağlık olan bir alana inşa edilmiş
caddeye çıkmak için merdivenlerden yüz yirmi basamak inmeniz
apartmana girmek içinse yüz yirmi basamak çıkmanız lazım. Seksen dördüncü basamakta, ayağım takıldı, düşeyazdım.
Gülmeyin ama, arada debreşen takıntılarım vardır. Takıntı değil aslında, anı renklendiren sevimli saçmalıklarım, diyelim.
Basamakları dükkanları saymak, kaldırım çizgilerine basmamaya çalışmak , arnavut kaldırımıysa yürüdüğüm
kare desenlerde değişik adımlar, çapraz, düz, artı şekli yaparak o kare desenlerin tam ortasına ayağı denk getirmek gibi:)
Merdivenlerden neşeli neşeli iniyor ve içimden sayıyordum.
Tökezleyince durdum. Etrafıma bakındım.Bir kedi vardı, boynunu eğerek bana baktı. Dikkat et düşecektin neredeyse, dedi.
Ben de boynumu eğerek ona baktım, öykü aramaya çıktım, neşeli ama dalgındım dedim
Hıımmm mırrrrrrr
Dört mevsimin elinden sonsuzluk şarabını içmek
bilinmeyenlerin getireceği şüphe ve farkındalıkların öğüttüğü bakışları bulmak mı istiyorsun, dedi.
İşin zor mıırr dedi.Yürüdü gitti...Gıcık kedi!!
Hayy senin mırrrına dedim, bileğim acıyordu.
Derken caddeye, oradan sahile çıktım. İki genç adam, iki çok genç adam
önümde gidiyorlardı, biri telefonla konuşuyordu.Telefonu kapattı, zıplayarak arkadaşına döndü kanki olluuum, Pelini ayarladım
Elvanı da getirecek. Onu da sana ayarlarız. Gece de bizde kalırsın, dedi.
Öbürü az toplu ve büyüdüğünde sarışın, yakışıklı bir delikanlı olacak olanı
Elvan şu memeleri kısa olan mı demez mi:)
Küçük adamlara güldüm, cümleyi içimden düzelttim.Elvan, şu göğüsleri küçük olan mı?
Cevabı duymak istemedim, hızlandım.
Ben limeleşmiş hayallerimi, insanlar ise köpeklerini gezdiriyorlardı. Ortada öykü namına bir şey yoktu.
Ahh dedim ahh karmaşık bir labirentten daha fazlası olmalı hayat.Yoksa bulurdum öykü
Ahh dedim ah göğünde yangına tutulduğum şehir
ne destanlara konu olacak aşkların var, ne aşklara konu olacak hüzünlerin.
Neden aciz insanların, bir boşvermişlikle harcanıyor yıllar .Dizilerle uyutuluyor adam ve kadınlar
uğruna isyana kalkışmamız gerekirken, memleket bizden üryan.
Öyle dalmış, hiç anlamadan Göztepe köprüsüne kadar yürümüşken
bir dedenin gezdirdiği, yaşı büyük olmalı, çünkü kafası kocaman bir köpek bana havladı
hav dedi yani kes ulan dedi, dudağımı büzdüm baktım ve ona dedim ki ama ben bir bayanım.
Hav dedi tekrar, yani kes o halde bayğan!!!
Gözlerimi , köpeğin derin yorgunluğun, derin yoğunluğun buğusu ile kaplı olan kapkara gözlerine diktim.
Ben öykü arıyorum, öykü ararken de düşünüyorum.
Sizi rahatsız etmek istemezdim, özür dilerim dedim.
Sahibi dede, yorulmuş olmalı ki oturdu, ben de biraz uzaklarına oturdum.
Ama yönümü yürüyüş yoluna değil, denize döndüm, betondan ayaklarımı sarkıtarak az aşağıdaki dünyaya eğilip, baktım.
Uzak okyanusların içindeki dünyayı, görmeye çalıştım.

Sokakların temizlenemeyen, her yıl seni de içine alan şehrin kirlerini denize bakarak arındıramazsın dedi.Yani hırr hırr dedi.
Şu koca kafalı köpek dedi.Koca kafalı köpek, gittikçe gıcıklaşıyordu. Ben köpeğe pis pis bakarken, devam etti.
Güneşin kötü bir kopyasından ibaretsin, ne kadar gülümsemeyi sevsende, seni cayır cayır
üşüten cehenem ateşinin ortasındasın.Tüm insanlar gibi!! Öykü bulacakmış,mış mış.
Bayğaan, çocuk ellerinizden kaçırdığınızdan beri dünya, fır fır dönüyor sizler yakalamaya çalışıyorsunuz.
Tüm öyküler ruhlarınızda, yakalamaya değil yakalanmaya kodlayabilseniz ayarlarınızı...Dna nızda hatalama var...
Yani uzun uzun, haaavv havvvv dedi. Kafası neden öyle büyük anladım.
Bana bak dedim, insan oğlunun vücudunda sizdeki gibi tüyler yoktur. El örgülü kazaklarımız vardır dedim.
Renk renk motifler, desenler.İşte o kazaklar çile denilen yumakla yapılır.(Hayata bakışı örgü benzetmesi ile anlatan bir kitap
okumuştum. Kitap ismini ve yazar ismini koca kafalı yüzünden çıkaramadım ama tüm insancıklar adına gıcık köpeğe
bir şeyler söyleyebilmeliydim.) Çile bülbülüm , çileeee şarkısı aklıma geldi, mırıldanmaya başladım.
Kalktım, aklım da sinirim de yeterince bozulmuştu.
Koca kafanın sahibi olan yaşlı bey amca, korktun mu kızım dedi.
Hiç havlamazdı sessiz sessiz yürürdü, neden böyle gürültü yaptı anlamadım ama korkma ısırmaz, dedi.
Yok amcam ( köpeğe şirin şirin bakarak) ben hayvanlarla iyi anlaşırım. Ben de şarkı söyleme hissi uyandırırlar ,dedim.
Bey amca, yüzüme garip garip bakarken, ben bunu ısırmayayım diye düşünerek, koca kafalıma sevgi ve minnet ile baktım.
Akıllı köpeğin, bana sunduğu o güzel kara gözlerinden ruhumun militan ve bilge yanını alarak, dedeye iyi günlerimi diledim.
Koca kafalı bu, susar mı?
Yürüyüşün devamı için, üstümü başımı düzeltirken
Hav dedi bizimkisi , Bayğan, bizim de nasırlaşır patilerimiz...
"Her yeni doğan çocuk, Tanrı’nın bu dünyadan umudunu kesmediğini gösterir". Çocukları da hayvanları da sevmeye devam et bayağn...
Bilgili köpeğe gülümsememin en renkli ışığı ile saygılarımı sundum.
Koca kafalı körfezin uzak sularına bakarken, kuyruğunu sallıyordu.
Bey amca esniyordu. Karşıyakadan bir vapur yaklaşıyordu, martılar vapuru takip ediyordu.
İnsanlar yürüyor, bisiklete biniyor, koşuyor, balık tutuyor, sevgililer öpüşüyor, gençler palmiyelerin altında gitar çalıyor.
Caddede arabalar vızır vızır şarkılarını yarıştırıyor, Caddenin öbür tarafında kafelerde sohbetler ediliyor, çaylar, biralar içiliyor,
tavlalar oynanıyordu. Sokak hayvanları neşeli neşeli kaşınıyor. Çocuklar annelerinin eteğinden çekiştirip seyyar satıcılardan
pamuk şekeri, kağıt helva istiyordu. Pamuk şekerler yenilirken, dünyanın her yerinde yeni bebekler
büyüyüp pamuk şekeri istemek için doğuyordu.

Tanrı bile , umudunu yitirmiyorsa, her saniye yeni bebekler doğabiliyorsa, yaşamı sevmek için bundan daha iyi sebep var mıydı.

Kadının biri öyküsünü bulmuş, çile şarkısını bitirmiş, günün en şen şakrak adımları ve
elleri cebinde, bir erkek kadar güzel çalabildiği ıslığı ile yürüyordu.

En sevdiği kafeye gidip, sıcak sımsıcak, hayat gibi sıcak
çayını yudumlamak istiyordu.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Öykü arayan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Öykü arayan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Öykü Arayan yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
asker55
asker55, @asker5551
24.9.2011 17:09:48
İçten,öz,özentisiz ,yalın ve de duru bir anlatım.Dahası da var şiir tadında.Daldan dala gibi algılansa da,bütünlüğüne sıkı sarılmış ,okuyucusunu koyuvermeyen ,sürükleyen tatlı bir diyaloğu var.Haklısınız değerli yazar arkadaşım .Siz diyorsunuz ki,"yaşam bir aşure çorbasıdır.Lezzeti de , içindeki malzemenin değişkenliğinden gelir...Kuş üzümünden ,antep fıstığına dek yani." sizin o baş
döndürücü gezinizin içindekiler de öylesine çok ve değişik değilmi.Durağan bir hayatı ,kendi adıma hiç taşıyamazdım. Hani ne derler : " Durgun sular bile kurtlanır..." iyiki de devingen.Sizin yaşam tarzınız gibi.
"ÖYKÜ ARAYAN" ı ilgi ve de beğeniyle okudum.Tebrik ederim.selam ,sevgi ,saygılar efendim.
Angie
Angie, @semaenci
17.9.2011 13:11:17


Ararken oluşan öykü.
:)
Ne güzeldi.

Güzel bir kurgu olmuş.



_cânâ_
_cânâ_, @-cn-
13.9.2011 23:37:20



müzik eşliğinde çok keyifliydi

sevgimle nilgün
Davidoff
Davidoff, @davidoff
13.9.2011 19:25:58
TEBRİK EDERİM Nilgün Hanım :)

Beğeniyle okudum.

SEVGİLERİMLE.
atilla durukan
atilla durukan, @atilladurukan
13.9.2011 16:49:51
hoş rahat b,ir dizi yazan elleri kutlarım tabiki içinde neler var neler herkese düşen
Etkili Yorum
Metin Akdeniz
Metin Akdeniz, @metinakdeniz
13.9.2011 15:21:25
10 puan verdi
oldukça keyifli bir yazı.
sıkı örülmüş
ne yaptığını bilen bir yazar
biraz sokak sıçramış eteğine
biraz edebiyat
ama çok okunası.

tebrik ediyorum Nilgün, öykünü bulmuşsun...
Edeb-i Şiirsel
Edeb-i Şiirsel, @edeb-isiirsel
13.9.2011 13:42:53
10 puan verdi
selamlar,kalem ve kelam/larınızda sanki kendimi gördüm :)
Öykü konusu aramak için yürüyüşe uzanmak.Severim yaratıcı ve düşünen beyinleri..
Ama gecmiş anılar iyisiyle-kötüsüyle insana çokca malzeme verirken,anılarıda ölümsüzleştirme fırsatı tanıyor.İnsan fıtratı
kendi hayatının öykü/lerinden bir roman aslında.Aslında her insan bir kitap.Ac ac oku misali..
saygılarımla!!
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.