İçimden...
Saymak geçiyor. Tek haneli rakamların yalnızlıklarına inat ve sıfırın içinde bulunduğu boşluğa, içten gelen sıcacık gülümseme ile "Merhaba" demek geliyor. Can sıkıntısını öven coşku dolu ifadelerle, tek haneli rakamlara misafir olmak geçiyor. Birden saymaya başlamak ve saydıkça ona geldiğinde durmak gerekiyor. Onsuz hayata anlam katamayacağını ve mutlu olacağın anı yaşamak gerekiyor.
Sövmek geliyor. Çıplak dile giydirilmesi gereken ne varsa giydirmek gerekiyor. Çıplaklığın arsızlığında ve kırmızı rengi sahiplenip arkasında durmanın, doğru olduğunu bilerek yaşamak gerekiyor. Geride kalması gerekenlerin, gerekliliklerine ödün vermeden sahiplenmek için de unutmamak gerekiyor.
Bir çocuk geçiyor. İçimde ki çocuk ile arkadaş olup, onunla oyunlar oynamak istiyor. Oynanmış olan oyunların kurallaıını unutup, yeni kuralların olduğu oyunları oynamak gerekiyor. İçinde kör olacası ebelerin olmadığı oyunlar...
Birbirinin aynısı olan külkedileri geçiyor. Yangın yerlerinden çıkmamış ama mangallarda kül bırakmayan külkedilerine, gülmek gerekiyor. Gri tonların asaletlerine duyulacak olan saygı duruşlarını ise yabana atmamak gerekiyor.
- İçi geçmiş.
- Dışı da kalmış mı?
- Aynen
- Hadi ya.
Adamım. Ama saniyeler sonra yok olacak yeşil adamlardan değilim.
13 Eylül 2011 Salı. Yer yüzünde bir yer.