DOSTA MEKTUP
Sevgili dostum epey geç oldu ama kusura bakma.
Biliyorum,ne yazarsam yazayım eksik kalacak bir şeyler.
Hep söylenmesi gereken söylenmemiş bir şey kalacak içimde.
İçeriye düşüş haberini alır almaz yıkılp kaldım
ve o hiç bir şey yapamanın acısıyla kalakaldım
ardından öylece...
Eskiden gülüşlerin gelirdi aklıma hep.
Bütün hüznümü alan o çoçuksu gülüşlerin
ve de gerçekleştirmek istediğin düşlerin.
Şuansa isyanla titreyen dudakların,uçuk sözlerin
ve o kararak ıslanan,her şeyi dışa vuran gözlerin.
Şimdi sana intikamlarını anlatan kelimelerle artıyor voltalarının hızı.
İçinde tahammül edilmez bir kasvet var,yüreğinde tutsaklığın sızısı.
Ne zaman gözlerin dolmaya başlasa ürpererek üşüyorsun,
gözkapaklarının üstüne düşen düşlerin içine düşüyorsun.
Önce kendini o dört duvar arasından alışların başlıyor.
Sonra uyanıyorsun ve yine kendine kalışların başlıyor.
Beni soracak olursan öfkeli ve hayli üzgünüm.
Kendim’e olan sorularımla geçiyor her günüm.
Biliyor musun?;
Artık maleye girer girmez sokaklara düşüveriyor hayalin.
Silinmeye başlıyor gözlerimin önüne çizilen içerdeki halin.
Çıkar çıkmazda dayanılmaz bir hal alıyor yokluğun.
Madem ki seni alıp oraya düşüren şey çoçukluğun,
bunlar nasıl oldu da -hiç acımadan- gençliğini aldılar senden!?..
Umarım hak etmeyerek düştüğün o yerden çıkarsın erkenden.
SEVGİLERİMLE...
MUSTAFA KILAVUZ