- 769 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SELMA&NUR&AHMET- BÖLÜM 2 YAZAN : MUSTAFA SAKARYA
Sevgili Edebiyat Defteri Sitesi dostlarım;
Öykü Sevenler Atölyesini kurduğumuzda; ilk ortak öykümüzü büyük bir heyecanla tamamlamıştık. O günden bugüne kâh azaldık, kâh çoğaldık. Kimi dostlarımız ayrıldı, kimi dostlar katıldı aramıza. Kimileri ise vakitsizlikten gelemiyorlar. Kalplerinin bizimle olduğunu biliyorum.
Yeni öykü dostlarını, yeni üylerimizi davet etmek istiyorum atölyemize. Gelirseniz hepimiz çok seviniriz. Linkimiz aşağıdaki gibidir. Hepinizi bekliyoruz.
atolyeler.edebiyatdefteri.com/atolyedetay/121/oyku-sevenler-atolyesi/
İşleri dolayısıyla siteye giremeyen arkadaşım Mustafa Sakarya’ nın yazmış olduğu bölümü kendisinin de rızasıyla yayınlıyorum. Öykülerde buluşmak dileğimle... Sevgiler bütün dostlara ,,,
Nur bebek dünyaya merhaba demişti ama, şu an kritik bir durumla karşı karşıya kalmışlardı! Selma şu an sürekli kan kaybediyordu. Ahmet gaz lambasının cılız ışığında bir yandan karısını teselli etmeye çalışıyor, bir yandan da şaşkınlık içinde ne yapması gerektiğini düşünüyordu. En sonunda karısını ve bebeğini Hatice teyzeye emanet ederek o karanlıkta deli gibi sokağa fırladı. Sokak lambaları yanmadığı için her yer zifiri karanlığa bürünmüştü. Ara sokaklardan çıldırmışçasına koşarak ana caddeye çıktı. Geçen bütün araçlara yalvarırcasına el kaldırıyor, adeta zamanla yarışıyordu. En sonunda bir taksi Ahmet’e doğru yanaştı.
Saatler sonra…
Hastanenin acil kısmında Ahmet, eşi Selma için sürekli dua ediyor, göz yaşlarına hakim olamıyordu. Karısını hastaneye getirdiğinde artık kendinden geçmiş durumdaydı. Doktorlar eşinin çok kan kaybettiğini ve durumunu kritik olduğunu söylemişlerdi.
Şimdi hastanede Ahmet için geçmek bilmeyen acı dolu dakikalar başlamıştı. Yeni doğan bebeğine sevinemeden şimdi eşinin yaşam savaşının kahrına düşmüştü. Bu arada Nur bebeği
kuvöze yatırmışlar ona da tıbbi tedavide bulunmuşlardı. Çünkü o da doğumdan hastaneye gelene kadar yolda oldukça soğuk bir havaya maruz kalmıştı.
Birkaç gün sonra…
Ahmet, sevgiyle karısının başını okşarken, Selma da hasretle kucağına verilen bebeğini öpüp kokluyordu. Sıkıntılı geçen gün üç günün ardından verilen kanlarla Selma hayati tehlikeyi atlatıp kendine gelmişti.
O gün hastaneden taburcu olup evlerine geldiler. Bebeklerini beşiğe yatırdıktan sonra Ahmet ve Selma beşiğin karşısına geçip mutluluk içinde bebeklerini seyretmeye başladılar. Ahmet iki eliyle eşi Selma’nın yüzünü tutup, şefkatle kendine çevirdi.
“Biliyor musun hayatın bana verilmiş en büyük mükafat olduğunu seni tanıdıktan sonra anladım. Ve şimdi bu bebekle beni bir kez daha mükafatlandırdın.”
Bu sözler Selma’yı oldukça duygulandırmıştı. Başını eşinin omzuna koydu.
“Asıl mükafatlanan birisi varsa o da benim.”
Günler hızla geçerken, Nur bebekte hızla büyümeye başlamıştı. Tıpkı ismi gibi doğduğu bu eve adeta nurlu bir ışık getirmişti. Ahmet bankadaki mesaisini bitirir bitirmez hemen eve koşuyor ve saatlerce minik kızını kucağından indirmiyordu. Selma Hanım’sa bu manzara karşısında hayatının en mutlu günlerini yaşıyordu.
Beş yıl sonra…
Bugün özel bir gündü. Ahmet ve Selma minik kızları Nur’un beşinci yaş gününü kutlayacaklardı. Kızlarının doğumuyla hayatları bambaşka bir güzellik alemine bürünmüştü. Onların her şeyleriydi Nur. Selma Hanım, şu an mutfakta akşam için hazırlık yapıyordu. O sırada telefon çaldı. Merakla gidip telefonu açtı.
“Alo!”
“Merhaba. Selma Hanım’ la görüşebilir miyim acaba?
“Buyurun benim”
Selma Hanım ve arayan kişi telefonda konuşmaya başladılar. Fakat konuşma ilerledikçe, Selma Hanım’ın yüz rengi sürekli değişiyor, elleri zangır zangır titriyordu.
En sonunda arayan kişi kendi numarasını vererek telefonu kapattı. Selma Hanım dehşete düşmüş bir şekilde zorla sandalyeye oturabildi. Arayan kişinin söyledikleri hala kafasında yankılanıyordu. Arayan kişi beş yıl önce doğum yaptığı hastaneden emekli olan bir hemşireydi. Bebeğinin o zaman yanlışlıkla başka bir bebekle karıştığını söylüyordu. Ve gerçek bebeğinin iki gün önce bir yetiştirme yurduna verildiğini, bundan dolayı da büyük bir vicdan azabı çektiği için aradığını söylüyordu.
Selma Hanım, birden beş yıl sonrasını hatırlamaya çalıştı. Evde doğum yapmaya yakın olduğu günlerde elektirikler kesilmiş o esnada da doğumu gerçekleşmişti. Ama beş yıldır kafasında unutamadığı bir şey vardı. Gaz lambasının ışığında yeni doğan bebeğine bakarken koltuk altındaki beni fark etmiş, hatta zorla da olda buna tebessüm etmişti. Ama hastaneden geldiğinde bebeğinde bu beni görememişti. Bunları düşünüce sanki şu an başından aşağı kaynar sular dökülüyordu.
MUSTAFA SAKARYA ADINA NERMİN KAÇAR
YORUMLAR
Muhteşem bir bölüm daha. Hepinizin emeğini kutluyorum. Sevgilerimle Nermin'ciğim.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Bu öyküyü takip ettiğim için çok şanslıyım gerçekten güzel proje. Ve el değiştirmesi tadından bir şey eksiltmemiş aksine farklı desenlerin tadı doruğa ulaştırıyor okumayı. Siz de Eser hanıma olağansütü eşlik etmişsiniz. Diğer bölümleri şimdiden iple çekiyorum.
Tebrikler, harikaydı.