- 676 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ALLAH'A GİDEN YOL - 2
Aslında asıl sorun da bundan sonra başlamaktadır. İnsanın varoluşunu inceleyen pek çok bilim dalına mensup araştırmacılar farklı tezler ve kuramlar ileri sürmektedirler. İleri sürülen kuramlar ise, doğruluğundan kuşku duyulmayacak kesin ve net yanıtlar sunmaktan uzaktırlar. Üstelik açıklık getiremedikleri konularda insanı hayretler içinde bırakan bir rahatlıkla ve hiç sıkılmadan kuramlarını tesadüflere dayandırmaktadırlar.
Örneğin, insanın atasının maymun olduğu varsayımından hareket eden ‘evrim teorisi’ ve bu teorinin uzantısı olan, Darwin’in ‘doğal seçilim teorisi’nde pek çok açıklanamayan konu, şansa ve tesadüflere bağlanmaktadır.
İnsanın kimliğini ve ne olduğunu açıklamaya çalışan kuramları ve varsayımları, daha geniş bir çerçevede irdelemek doğru bir karar olacaktır. Fakat bunların içinde en üzücü olanı; her yönüyle mükemmel niteliklere sahip insanın, yine insan tarafından konuşan ve düşünen sosyal bir hayvan olduğu tanımına maruz kalmasıdır. Bu gerçekten üzücü ve aynı zamanda bir o kadar da düşündürücüdür. İçinde Dünya’mızın da bulunduğu mükemmel bir eser olan Evren’in, benzersiz nitelikleri dolayısıyla önemli bir parçası olan insanı; böylesi sağlam bir dayanağı olmayan ve dar çerçeveler üzerine oturtulan kuramlarla tanımlamamız ve kesin bir sonuca ulaşmamız asla mümkün olamaz.
İnsan, Evren’in ayrılmaz bir parçasıdır ve tesadüflerin sonucunda şans eseri oluşmuş olan bir varlık değildir. Bunun gibi Evren de tesadüfler sonucu oluşmamıştır. Nasıl ki her eserin bir yaratıcısı, mimarı varsa; Evren’in ve onun bir parçası olan başka bir deyişle, onunla bütünleşen insanın da bir yaratıcısı, mimarı vardır. Bir emek olmadan bir netice ya da bir eser elde edilebilir mi? Elbette ki böyle bir şey asla mümkün olamaz. Ve yaratıcının yani eser sahibinin ustalığı, yüceliği de yaratılan eserin büyüklüğü ve taklit edilemez olma ölçüsüdür. Evren’in veya insanın taklit edilebilme olanağı var mı? sorusuna kısa ve basit bir sözcükle anında şöyle bir yanıt verdiğinizi duyar gibiyim. ‘İmkânsız.’
Taklit edilmeleri imkânsız olan, eşleri ve benzerleri bulunmayan bu şaheserlerin yaratıcısı olan ‘Allah’a giden yol’ işte burada başlıyor. İster Allah, Cenab-ı Hak, Rab veya Tanrı deyin... Yüce yaratıcının pek çok ismi vardır. Fakat O tektir, eşi ve benzeri yoktur. O her şeyi yokluktan yaratmıştır. Zamanın ve mekânın yaratıcısıdır. Yani evrenin ve evrenin içinde bulunan (bilinen veya bilinmeyen) bütün varlıkların yaratıcı O’dur.
Bütün bu anlatılanların sonucunda şöyle bir soru ile karşılaşabiliriz. Allah’ın sonsuz evreni ve mükemmel varlık insanı yaratmasının sebebi nedir? Bu soruya verilebilecek en güzel cevap ise bir hadiste açıklanmaktadır. Yüce yaratıcı şöyle buyuruyor: “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmekliği sevdim. Âlemleri yarattım. Yani süslü, sanatlı, güzel ve mükemmel olan her şeyi yarattım ki onlarda kendi güzelliğimi, mükemmelliğimi göreyim ve göstereyim diye.” Ve böylece Allah yarattığı bütün güzellikleri yeryüzündeki temsilcisi olan insanın istifadesine sunmuştur. Asıl önemli olan ise; insanın kendisine sunulan gizli hazineleri ne gibi amaçlar için ve ne şekilde kullanacağıyla ilgilidir.
Dolayısıyla insanı en üstün niteliklerle donatan ve yeryüzünde kendisine halife olarak seçen Yüce Yaratıcının onu kendi haline bırakması ve başıboş kalmasına izin vermesi de beklenemez. İnsanın yeryü-zünde rahat ve huzur içinde yaşamasını sağlayacak bilgiler Hz. Âdem’e öğretilerek, onun vasıtasıyla da insanlara iletilmiştir. Böylece insanlar, yaratılışlarının gayelerini ve Allah’a olan kulluk görevlerini nasıl ve ne şekilde yerine getireceklerini öğrenmişlerdir.
Aklı ve düşünme yeteneği sayesinde iyiyi, kötüden ayırabilecek yapıda olan insanın yaratılışının temel gayesi ise imtihandır. Dünya da bir imtihan yeridir. Alacağımız notların derecesine göre elde edeceğimiz mükâfatların veya bazı cezaların olması ise gayet doğaldır. İnsanın elde edeceği en büyük ve en yüce ödül, kuşkusuz ‘Cennet’ olacaktır. Cezaların en büyüğü ise ‘Cehennem’dir. İnsanlık tarihinin pek çok aşamasında Allah, doğru yoldan çıkarak adeta şeytanın oyuncağı haline gelen toplumlara peygamberlerini göndererek onların, doğru yola dönmelerini ve şeytanın tuzaklarından kurtulmalarını emretmiştir. Emirlerine uymayan, uyarılarını dikkate almayan toplumları ise yeryüzünden silmiştir.
Sonuç olarak insanın din ve inanç dolu bir yaşamı seçmesi; onun en büyük nimetlere ulaşması için de bir vesile olacaktır. Böylelikle gönlündeki tomurcuklar açılıp çiçeklenecek ve ruhu da eşsiz güzellikteki meyvelerini vermeye başlayacaktır. Ruhu hidayete eren insanı ise; ne bir fırtına, ne de bir deprem yerinden kımıldatamayacak, ona asla zarar veremeyecektir. Kendilerini bilim adamı olarak gören, fakat akıl ve mantıktan uzak olarak davranan bazı insanlar ise; maalesef olguların ve olayların aslına değil de, basit görünüşlerine baktıkları için yanılgılardan kurtulamayacaklardır. Takıldıkları, içinden çıkamadıkları ve akıllarının almadığı konularda da şans eseri veya tesadüfen böyle olmuştur diye geçiştirmekte herhangi bir mahsur görmeyeceklerdir. Üstelik bu düşünce tarzıyla savundukları bilimsellik ilkesine de aykırı davranmakta yani, kendi kendileri ile çelişkiye düşmektedirler. Oysa şans veya tesadüf diye bir şey yoktur. İnsan aklının kavrayabildiği, anlam verebildiği veya düşünce gücüyle algılayamadığı yani, anlam veremediği her şey Yüce Yaratıcı tarafından belli nizam ve ölçülere göre yaratılmıştır. Kuran’da bunun sayısız örneklerine ve delillerine kolayca ulaşabiliriz.
İster filozof gibi felsefi, bilim adamı gibi bilimsel veya inançlı bir insan gibi dinsel olarak düşünün veya başka bir şekilde; nasıl düşünürseniz düşünün, ancak akıl ve mantığınızla erişebileceğiniz bir tek yol olacaktır. O da Allah’a giden yol… Çünkü doğal ve kaçınılmaz bir şekilde bütün yolların O’na çıktığına tanık olacaksınız. Şayet gidilen yolun doğruluğundan emin olmak istiyorsanız; Kuran’ı kendinize rehber edinmeniz yeterli olacak ve Hz. Muhammed(s.a.v.) de yolunuzu aydınlatacaktır. İşte asıl ve kesin olan da budur.
Not: Bu yazının hazırlanmasında bazı ansiklopedik kaynaklardan yararlanılmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.