KÜÇÜK KIZ
Babamın küçük kızıydım ben. Elimden tutup bakkala götürdüğü,şeker alıp mutlu ettiği küçük kızı.
Küçücük bir kızdım kanayan dizleri olan , pembe pembe elbiseler içinde saçı iki yana örülüp prenses ilan edilen.Yetmedi bana bu mutluluk ,büyümek istedim. Ve gün geldi büyüdüm.
Babam artık elimden tutmuyor , şekerle alınacak bir gönlüm bile yok. İnsan kanayan dizlerini özler mi ? Ben özledim ♥
Küçüklüğümün kıymetini bilemedim. En sevdiğim oyun saklambaçtı. Hep kazanırdım. Şimdi ise en nefret ettiğim oyun. Sürekli hayattan saklanıyorum ama ebe hep ben oluyorum. Yani artık kovalamak değil kovalanmak istiyorum. Koşmayı çok severdim. Saatlerce düşmeden koşar ama yorulmazdım. Şimdi adım atmadan yuvarlanıyorum yere. Ya hayat çok zor yada ben hayatı zorlaştırıyorum.
Küçükken çok hayal ederdim kuşlar kadar özgür olabilmeyi. Havada özgürce kanatlarımı açıp uçabilmeyi. Öyle bir gün gelecek ki kanatlarımı açıp havalanacağım o mas mavi gökyüzüne. Düşünürüm aslında kuşlar göründükleri gibi özgür müdür ? Binlerce karşılaştığı tehlike onlarca atlattığı engel. Bilmiyorum geçmişin değerini bilemedim yada bilmek istemedim. Aslında hayatımın bu kadar kötü olacağını tahmin edemediğim için geçmişimi yaşamayı bilemedim.
Zor ! hayat gerçekten zor.
Özledim, geçmişi çok özledim. Geriye dönüp hatalarımı yok etmek için nelerimi vermezdim oysa. Ama sadece hayal.
Zaman bizi kovalıyor hiç acımadan. Bir dakika bile dinlenmiyor. Nefes almaya zaman bırakmıyor.
Ne alıp veremediği var bilmiyorum ama benim hayattan alacağım çok şey var.