- 722 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Kazara Çocuk Olmak
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“Kirpiklerim yanacak. Çok sıcak gelmeye başladı gözlerime, ejderha gözlerime alev püskürtüyor. Neden gözlerime püskürtüyor. O kadar yanıyor ki gözlerimi açamıyorum. Ejderhayı görmeliyim. Büyük bir acıyla gözlerimi açıyorum. Ejderha camdan mı yapılmış? Camdan küpeler... anlıyorum. Rüyaymış hepsi. Gözümü tavandaki hiç sevmediğim avizeyle açtım yine. Cam salkımları olan eskitme avize. Gözümü yakan perdenin aralığından sızan sabah güneşiymiş demek ki. Bu avizeyi istemiyorum odamda, anneme kaç defa söyledim. Neden arabalı ya da ejderhalı bir avize almıyor bana. Bu avize çok sıkıcı. Her sabah bunu görmek istemiyorum. Kahvaltıda anneme mutlaka söyleyeceğim. Benim odama yeni bir avize alalım diyeceğim. Ama yapamam. Bu günlerde çok üzgün ve hep endişeli. Babamın ölümünden sonra evdeki herkes değişti. Şimdi avize istemenin sırası değil. Uslu olup onları mutlu etmeliyim. Ben daha kolay atlattım babamın ölümünü. Bu yüzden bana garip bakıyorlar. Saat kaç olmuş, eyvah! Okula geç kalacağım. Yine azar işitmek istemiyorum.”
Mete gözlerini işaret parmaklarıyla ovuşturdu. Güne hazır olmak için derin bir nefes aldı ve yatakta doğruldu. Yorganı aşağıya doğru sıyırdı tiksiniyormuş gibi aceleyle. Yataktan indiği gibi odanın kapısına koştu. Yavaşça açtı ve beklemeye başladı. Kulağını kapını aralığına yaklaştırdı, mutfaktan gelen sesleri dinliyordu. Adının geçtiğini duydu. Yüzü buruştu. Gözlerini tekrar ovuşturdu ve odadan çıktı. Ayaklarını sürüyerek koridorda ilerledi. Acelesi yoktu sanki. Halıdan çıkan sesleri dinledi, daha çok sürtmeye başladı.
“ Annem görse yine kızar kesin. Ayaklarımı sürüyerek yürümemden nefret ediyor. Ama ben seviyorum. Halıdan çıkan hışırtıyı duymayı seviyorum. Evdeki her halının farklı bir hışırtısı oluyor. Bazen gözlerimi kapatıp yürüyorum, çıkan sese göre hangi halıdan geçtiğimi bulmaya çalışıyorum. Bence güzel bir oyun. Diğerleri neden hiç oyun oynamama izin vermiyor. Ne yapsam kızgın kızgın bakıyorlar. Aslında biliyorum. Bütün bunların sebebi babamın arabayla takla atması. Ben de istemezdim ölmesini. Ona hep yavaş gitmesini söylerdi annem. Dinlemedi. Ona kızıyorum bazen. Ölmüş olması onun suçu, benim değil.”
Koridorun sonuna geldi. Mutfak kapısının önünde kolları iki yanına sarkmış vaziyette beklemeye başladı. Parmaklarını hayali bir piyanonun tuşlarına basar gibi hızlı hızlı oynatıyordu. İçeri girecekmiş gibi vücudu öne hamle yaptı fakat ayakları hiç kıpırdamadı. Her sabah olduğu gibi yine kahvaltı masasına, ailesinin yanına gitmek için tereddüt yaşıyordu.
“ Parmaklarımı böyle oynattığımı görünce yine kötü kötü bakacaklar. Bu sabah kimseyi kızdırmamalıyım. Sessizce kahvaltımı yapıp okula gideceğim. Evet, onları kızdıracak hiçbir şey yapmayacağım bu sabah.”
Parmaklarını oynatmayı kesip ellerini yumruk yaptı ve derin bir soluk alıp mutfaktan içeri girdi. Herkes masaya oturmuştu. Mete’nin geldiğini görünce konuşmayı kestiler. Ayten hariç herkes ona gülümseyerek bakıyordu. Ayten kafasını bile kaldırmadı. “ sonunda masaya teşrif edebildin!” dedi soğuk bir sesle.
“işte yine çok sinirli. Ben daha yeni uyandım, onu kızdırmak için ne yapmış olabilirim ki. Annemin karşısına oturmak istemiyorum ama başka yer kalmamış. Ablam ve abilerim benden önce en rahat yerleri kapmışlar. Bütün kahvaltı boyunca bana dik dik bakacak şimdi. Odama yeni bir avize istediğimi de söyleyemem, bugün de çok kızgın görünüyor. Gözlerinin altı yine morarmış. Babamın ölümü yüzünden geceleri uyuyamadığını biliyorum. Ama benim suçum değildi, neden bana karşı bu kadar sert anlayamıyorum.”
Mete Ayten’e cevap vermedi. Dudaklarını birbirine sımsıkı bastırarak yerine oturdu. İçinden bir şeyler söylediği belliydi. Bu masada yapılan kaçıncı huzursuz kahvaltıydı kimbilir. Oturur oturmaz çatalını aldı ve kahvaltılıklardan tabağına koymaya başladı. Ne zamandır hep yaptığı gibi, 3 salatalık dilimi 2 zeytin ve 1 kaşar dilimi. Aceleyle yemeye koyuldu. Masadan bir an önce kalkıp evden çıkmak istediği belliydi. Kimse konuşmuyordu. Çocuklar Ayten’e bakıp Mete’nin tabağını gösterdiler. Ayten derin bir nefes alıp alnını ovuşturdu. Aralarında anlaşmışlar gibi kimse tek kelime etmiyordu.
Bir kaç dakika sonra Mete yerinde doğruldu. Çayından son bir yudum aldı ve masadan kalktı. Yine aceleci hareketlerle mutfaktan çıktı. Lavaboya gidiyordu. Ayten arkasından seslendi: “ Hemen çıkıyor musun?” Dişlerini fırçaladığı için sesi boğuk çıkan Mete cevap verdi: “ tabağımdakileri bitirdim ya anne, hemen gideceğim.” Ayten’in yüzü karardı, kaşları çatıldı ve sadece derin bir nefes aldı, bir şey söylemedi.
Mete kapıya doğru koşturdu. Kapının yanındaki dolaptan paltosunu ve çantasını aldı. Ayakkabılarını özensizce ayağına geçirdi ve kapıyı çekti. Kapı sesinin duyulmasıyla kahvaltı masasındaki herkes birbirine bakmaya başladı. Hepsi birinin bir şey söylemesini bekliyordu. Sessizliği Nur bozdu.
- Anne ne zamana kadar böyle davranmaya devam edecek? Doktoruyla tekrar konuşmamız gerek.
Ayten gözlerini kıstı, ağlamamak için kendini sıkıyordu. Ağzını açtı ama kelimeler fısıltı gibi çıkıyordu: “biliyorum kızım. Bugün uğrayacağım.”
Hakan elindeki çatalı tabağı vurarak bıraktı ve henüz kalınlaşmaya başlayan sesiyle konuştu:
- Hala küçük bir çocuk gibi davranıyor. Seni böyle üzmeye hakkı yok, bizi endişelendirmeye hakkı yok. Bence bilerek yapıyor, bizimle dalga geçiyor.
Kerim sabahtan beri ilk defa bir şey şöylüyordu:
- Saçmalıyorsun. Çok büyük bir kaza atlattı, hala şokta. Psikolojisi bozuldu ve kendinde değil. Neden bilerek yaptığını düşünüyorsun? Ne kadar zavallı göründüğünü görmüyor musun?
Nur ;
- Bir aydır tedavi görüyor. Kendini hala evin en küçük çocuğu zannetmesi delirdiğini gösterir. Babamın bu kadar güçsüz olmasını kabullenemiyorum.
Ayten gözünden yavaşça sızan bir damlayı eliyle sildi ve tabağını alarak masadan kalktı. Tabağını lavaboya bırakırken mutfak penceresinden caddeye doğru yürüyen Mete’yi gördü. Kafası önünde eğilmiş yavaş yavaş yürüyordu. Bir elinde iş çantasını taşıyor diğer eliyle yine parmaklarını oynatarak bir şeyler yapıyordu. Yaramazlık yapmış ve suçunu bilen kocaman bir çocuk gibi mahzun görünüyordu. Ayakkabılarını yine ters giymişti.
YORUMLAR
mürekkephokkası
Davidoff
İyi dileklerimle.
mürekkephokkası
Hoşgeldiniz diyorum öncelikle size.
Böyle bir durumla karşılaşsam, hemen ne yaparım acaba diye düşündüm? Çok zor bir durum.
Aytenin sevgisi umarım, her şeyin üstesinden gelir. Yani gelsin.. Yani öyle arzu ettim.
Anladın değil mi ?
Sevgiler,