VE TANRI KADINI YARATTI
VE TANRI KADINI YARATTI
Ve tanrı kadını yarattı. Erkek mal gibi kaldı. Çünkü böyle güzel bir şey görmemişti. Dokunmak istedi ama nasıl dokunacağını bilemedi. Konuşmak istedi ama ne söyleyeceğini bulamadı. Arkasını döndü ve yattı. Kadınsa öylece kala kaldı. Oysaki dokunulmak istedi kibarca, anlatılmasını istedi güzelliğinin ve kendinin. O vakit anladı erkeği ve döndü oda yattı. Erkek bu bilmeceyle uyuyamıyordu. Kadınsa bilmecenin cevabının erkek tarafından bulunamama sebebi yüzünden uyamıyordu. Bu kadar mı saf ve aptal olabilirdi erkek.
Ve erkek uyandı. Bir düştü kadın onun için uyandığında kaybolan bir güzellikti. Gözleri aradı bu düşü her yerde ama yoktu bir rüyaydı. Keşke dokuna bilseydi, yada konuşabilseydi. En son dokunduğu için solan yaban güllerini hatırladı. Dokunmadığı için kendini memnun hissetti. Kaybolan güzellikler küçük beyninde yaralar açıyordu. Tekrar arandı ama kadın yoktu.
Ve kadın uyandı. Yanında yatan kaba saba şeye baktı. Erkeğe öfkeliydi. Kalktı ve kibarını aradı saatlerce ve günlerce ama yoktu. Daha iyisi muhakkak olmalıydı. Olmak zorundaydı. Ağaçlar, vadiler, göller, denizler ve tabi ki çiçekler. Erkek yoksa çiçekler vardı. Ama erkeğin ona çiçek getirmesini istedi içinden, ama erkek ona çiçek getirecek kadar medeni olamamıştı. Sarıldı ve çiçeklere tekrar uyudu.
Ve erkek anlıyordu. Günlerce onu araması fayda etmemişti. Karmaşık bir bilmecenin içinde hissediyordu kendini. Çözümünü bulamadığı bir bilmece ve aramaktan vaz geçti. Önünde duran çiçeklere baktı. Güzel ve çok kibarlardı. Aynı kadın gibiydiler. Keşke ona bu çiçeklerden verebilseydi. Belki o zaman onu anlaya bilir yada konuşa bilirdi. Kendine öfkelendi. Her zaman fırsatları elinin tersi ile itiyordu. Kopardı yaban güllerini bir buket yaptı bunu ilk defa yapıyordu. Sonra koşamaya başladı.
Ve kadın güzel olmadığına karar verdi. Güzel olsaydı erkek ona dokunur ve onunla konuşurdu. Kendini daha güzel yapmak istedi çiçekler gibi rengarenk olmak istedi. Çiçekleri yüzüne sürmeye başladı daha fazla güzel olması gerekiyordu. Ama olmuyordu. Sudaki yansımasından tiksinmeye başlamıştı devamlı dert yanmaya ve şikayetlere başladı. Ağlayarak oda koşmaya başladı.
Ve erkek elinde güllerle tepede güneşin batışına doğru koşarken onu gördü kadını. Ve kadın yorgun ve bitkin gözlerinde ona gelen kaba erkeği gördü. Tepede güneş batarken karşı karşıya bir birlerine bakıyorlardı. Erkek gene kalmıştı elindeki çiçekleri tedirgince ona uzattı. Kadın güzel olmadığını düşündüğü için erkeğin yüzüne bakmıyordu. Hafifçe erkekten çiçekleri aldı ve erkeğin kafasına vurdu. Döndü arkasını ağlayarak tepeden aşağı uzaklaştı. Erkek gene mal gibi kalmıştı. Oturdu kafasından topladığı gülleri yerken güneşin batışını seyretti ve kadını anlamanın imkansız olduğunu o vakit anlamış oldu.
Ve tanrı kadını yarattı erkeklerin dünyadaki cehennemini oluşturmak için.
Ve erkek her gün elinde çiçeklerle ona koştu kadına ama hep çiçeklerle, oysa bir gün bir meyve, yada başka bir gün başka bir şey götürmeyi öğrenmedi. Ve kadın sonunda çiçekleri kabul etti. Öğreniyordu var olanla yetinmeyi ama çok yavaştı. Sonunda oda öğrendi erkekleri yönetmeyi.
Ve tanrı…
YORUMLAR
kadınları nasıl yok edip sonunda daha iyisi yok bari bu kadarıyla yetinelim mantığını empoze ettiğinizi gayet açık belirtmişsin ama kadın erkeğin cehennemi değil onu cehenneme dönüştüren şey yine erkek halbuki iste yangınları söndürüp sevgiyle yaşertip cennet yapabilir bir erkek istese kadını