SİYASET FELSEFESİ VE SİYASETİN DOĞASI
SİYASET VE SİYASETİN DOĞASI
ABİDİN KARAZÖHREOĞLU*
GİRİŞ
Siyaset nedir diye sorulduğunda bunun cevabının sınırlarını çizmek bir hayli güçtür.
Çünkü siyasete dair elimizde yazılı kaynak bakımından tam 3000 yıllık metinler vardır.
Özellikle 2500 yıllık bir siyaset yazma geleneğini düşünecek olursak rahatlıkla tanım
bolluğundan bahsedebiliriz. Burada bu bolluktan sırasıyla söz etmek mümkün değildir. Bu
hem yazının amacını hem de sınırlarını aşmaktadır. Bu mütevazı çalışmanın amacı burada
kısaca siyasetin genel bir tanımını yapmak, siyasetin doğası üzerine düşünceler sunmaktır.
SİYASET VE SİYASET FELSEFESİ
Siyaset dilimize Arapçadan geçmiş bir sözcüktür ve devlet ve toplum yönetimi ile
ilgili tüm etkinlikleri ifade eder. Ayrıca Arapça da kökü sws olan siyasa kelimesi yönetmek
eğitmek terbiye etmek yetiştirmek anlamına da gelir.1 Felsefi açıdan siyasetle ilgili bu alanı,hem siyaset bilim hem de siyaset felsefesi inceler. Siyaset bilim devlet biçimlerini, siyasi olguları ve süreçleri ele alır, betimler ve olanı olduğu gibi inceler. Siyaset felsefesi ise var olan siyaset üzerine bir sorgulama ve akıl yürütme etkinliğidir. Siyaset felsefesi ideolojiler üstü bir tutumla olması gerekeni araştırır.
Siyaset felsefesi, siyasal düşünceye ilişkin kavram ve tanımları kapsayan felsefe dalıdır.
Çağdaş siyaset biliminin kapsamına giren siyasal ve yönetsel örgütlenmeye ilişkin betimleyici açıklamalardan farklı olarak, tarihsel ortamı ve değer yargılarını da yansıtan kuramsal birnitelik taşır. Ana sorunu, iktidarın insanın varlığını sürdürmesini ve yaşamının niteliğini yükseltmesini sağlayacak biçimde kullanılması ya da sınırlandırılmasıdır. Belli bir yaşamfelsefesinin ışığında yönetimin amaçlan, siyasal yükümlülüğün temelleri, bireylerin devlet karşısındaki hakları, egemenliğin dayanağı, yasama ve yürütme yetkileri arasındaki ilişki, siyasal özgürlük ve sosyal adaletin tanımı gibi sorulara yanıt arar.2
Yargı ölçütlerini belirlemesi ve siyasal iktidarın tanımlaması yüzünden kuramsal
disiplinlerin en önemlilerinden biri sayılır. Kısaca Siyaset felsefesi, olması gerekeni ele alır;
siyasi otoriteyi, bu otoritenin oluşumunu, kaynağını, gücünü nasıl sürdürdüğünü, siyasi
otoriteyle birey arasındaki ilişkiyi ve bunların daha iyi ve adil bir duruma gelip
gelemeyeceğini açıklayan düşünce ve görüşleri kapsar. Eski Yunan’da doğmuş olan siyaset
felsefesi, günümüzde siyasi otoritenin gücünü, doğasını ve kaynağını, siyasi otoriteyle birey arasındaki ilişkileri ele alır. Siyasi kurumların ve bu arada devletle birey arasındaki ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği konusu üzerinde ciddi şekilde düşünceler üretir.3
SİYASETİN DOĞASI
Siyasetin bir doğası var mıdır? Yani onu işleyen, gerçekleştiren bir sosyo-psikolojik bir
süreç var mıdır? Kuralları daha önceden belirlenmiş midir? Sınırları keskin çizgilerle çizilmiş
midir? Soruların tamamına toparlayıcı bir cevap vermek gerekirse, bu konuda yapılan
tartışmaların, yazılmış eserlerin çok ciddi boyutlarda olduğunu belirtmek gerekir. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu eserleri ve düşüncelerin tamamını buraya almak bu çalışmanın
sınırlarını aşmaktadır. Kanaatimce ‘insanın bir doğası vardır’ diye bir iddiada bulunuyorsak siyasetinde kendine ait bir doğası vardır Biraz Siyasetin doğasını inceleyecek olursak,siyasetin kendine özgü, doğal ve zorunlu kuralları olduğunu görürüz.
Siyaset öncelikle kişiseldir. Hem Weber’in “bir meslek olarak siyaset” makalesi, hem de
Machiavelli’nin ve Hobbes’un lider/siyasetçi analizlerinden yola çıkarak, siyaset iktidarı ele geçirme ve elde tutma sanatıdır. Her siyasetçi de mümkün olan en yüksek iktidar makamınıarzular ve oraya ulaşmaya çalışır. 4İnsan doğasının bir yönüyle benzeşmeler gösterir. Hiçbir meslekte başarı siyasette olduğu kadar önemli değildir. Hiçbir mazeret de başarının yerini tutmaz. Bunun için siyaset sürekli bir başarı arayışı; durmak bilmez bir mücadeledir. Bu yolda ahlaki ve toplumsal kaygılar ikinci plandadır. Çünkü bu durum siyasetin doğası gereğidir. Machiavelli, siyasetin kendine özgü yasaları olduğuna inanır. Siyasetin doğasıgüçler savaşıdır. Her güçler savaşında olduğu gibi siyasette de çıkar çatışması vardır. Bu çıkarçatışması siyasette iyi ve kötü gibi kavramları anlamsız kılar. Eğer kazanım sağlıyorsa savaşda barış da mübahtır.Modern siyasetin doğası ise, egemen olma ve sahiplik güdüsünü aşırı biçimde öneçıkarmaktır. Siyasetin doğasını anlamak için siyasetçiler tarafından üretilen politikalarınözüne bakılmalıdır. Bunun yapılabilmesi için ise mevcut durum incelemeyi ve budurumundan dersler çıkarmayı ilke edinmiş olmak gerekir.
SONUÇ
20. yüzyılda siyaset felsefesinin eskiçağdan bu yana tartışılan sorunlarla karşı karşıya
olduğu söylenebilir. İnsanoğlu bu sorunlara yeni çözümler, düşünsel alanda da fikirler
Üretmeyi doğası gereği kendine ödev bilmiştir. İnsanın doğasında bulunduğu varsayılan
potansiyellerden biriside yönetme ve yönetilmeye dair olandır. Yönetme ve yönetilmeye dairolan her şeyde siyasetin alanıdır. İnsan doğası gereği bu unsurları nasıl içinde barındırıyorsa siyasette doğası gereği insanla birlikte var olan en önemli unsurdur.
*K.K.Ü.SOSYAL BİLİMLER ENST.FELSEFE A.B.D.Y.L.Ö
1 Nevzat Can, Siyaset Felsefesi Problemleri Elis Yayınları İstanbul 2005 s.20
2 M.Ali Ağaoğluları Eski Yunan da Siyaset Felsefesi V Yayınları Ankara 1989 s.V-VII
3 Mustafa Erkal, Sosyoloji Derneği Yayınları İstanbul 2000
4 www Felsefe kulübü.com 16.03.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.