- 1028 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE KİN (4)
Erkenden eve gidip televizyon seyredecek, yada bahçede oturup elinde kahve fincanı Mavuş Hala’nın gelinlik anılarını, ardından Hacı Mehmed’e nasıl kaçtığını dinleyecek ruhsal gücü bulamadı bir an kendinde... Bayır aşağı yürürken uçaktaki esmer kız geldi aklına’Nasıl bakıyordu ama, sanki kırk yıllık aşık’ diye geçirdi içinden.
Genelde kendisi için önem arz etmeyen insanları bir kere gördükten sonra hiç anımsamazdı..
Yolun ortasında duraksadı bir an ’Ne oluyor bana doğunun gizemli havası ister istemez beni de etkiledi galiba, Hint filmlerindeki gibi uzaklardan bakışmalar, iç çekmeler falan, ne komik ve çocukça’ bir an yüzünde alaylı bir ifade belirdi..
Aşağı kahveye doğru daha hızlı hızlı yürümeye başladı, maksadı bir kaç arkadaşla laflamak zaman geçirmekti.
İçeri girdiğinde bir kaç kişinin selamını aldı ama doğrusu pek fazla arkadaşı yoktu ona rağmen doktor olduğu için tanıyan çoktu.
Köşede çay içen belediyede memurluk yapan Fevzi’ye takıldı gözleri bir kaç adım yürümüştüki telefonun sesiyle irkildi çaresiz dışarı çıkmak zorunda kaldı. Arayan Hâle’ydi, ’Aşkım nasılsın’? ’İyiyim canım’ ’Maraş’a indiğinde arayıp haber verdin bir daha arkası gelmedi hayatım’.
Selim bir süre Hâle’yle sohbet edip yorgun olduğunu bu yüzden unuttuğunu söyledi, ve daha sonra arayacağını söyleyerek telefonu kapatıktan sonra ’Ufff ne bu ya karımmısın bu kadar sorguluyorsun’ diye sinirli bir şekilde yumruğunu sıktı.İşte şifre çözülmüş, kasa açılmış Hâlede tüm gizemini kaybetmişti nazarında Selimin..
Sorgulama, hesap sorma ve güvensizlik daha şimdiden sağlam bir beraberliğin olmazsa olmazını çıkmaza sokan kafa karıştıran itici mevzular..
Aslında biliyordu, Hâle’de ona güvenmiyordu, çünkü Gemlik’te o kadar çok kızla gezmişti ki muhakkak Hâle’nin kız arkadaşlarının içindede Selim’in eski sevgililerinden bir kaç genç kız vardı Suç ^Hâle’demiydi? hayır kendindeydi, ’Belki bende de değil’ diye düşündü, ’Kimseye bağlanacak kadar büyük bir sevgi sadakat duyamıyorum, aşka inanmıyorum ve kimseyi kazanmak gibi bir kaygım isteğimde yok’..
’Hastamıyım acaba? çocukluğumda sevgisiz ortamlardada büyümedim, Sorun ne? kimseye neden bağlanamıyorum’.?
’Yoksa bencil ukala bir adammı oldum.? Belki genç kızların üstüme fazla düşmesi, ilgi alaka, yorulmuş bıkmış olamazmıyım’..
Hüzünle önüne baktı ’Kimseye aşık olacağımada inanmıyorum artık’ diye mırıldandı, hiç kimseye’..
Fevzi’nin yanına gelip ’Merhaba’ deyip oturduğunda kafası epey karışıktı.
Fevzi gülümsedi, ’Ne o dostum? bu ne dalgınlık? hem önce gel bir sarmaşalım’ Selimin omuzunu şevkatle tuttu ’İnan yokluğunu o kadar hissettim ki, şu on beş gün bana o kadar uzun geldiki’ delikanlı genç memurun gözlerine sevgiyle baktı ’Duyanda onbeş seneliğine bir yere gittim sanacak’ ardından Fevzi koca kafasını biçimsizce sallayarak ’Yooo sana ceza veriyorum arkadaş! Beni burada bırakıp gittin, çok yalnız kaldım o yüzden çaylar senden bugün’..
Selim sokağa çıktığında, epey geç olmuştu, arkadaşıyla hoş beş arkasındanda bir kaç arkadaşı daha gelmiş geç vakitlere kadar okey oynamışlardı zamanın nasıl geçtiğini fark edememişti bile.
Karnı açlıktan zil çalıyordu ya bu saatten sonra Mavuş Halayı rahatsız etmekte istemiyordu, ayakları onu karşıdaki çorbacıya doğru sürükledi Yutkundu ’’Şimdi güzel bir işkembe çorbası hemde bol sarımsaklı’’ iki kase işkembe çorbasından sonra, iki bardakta buz gibi su içince kendine gelir gibi oldu...
’Allah’ım her yerde kendine göre güzellikler yaratmış’ diye düşündü, ’Gemlik’te böyle buz gibi tatlı sular çeşmelerden akarmıydı? ’’Arkadaş Maraş’ın sularıda memba suyu gibi’ diye mırıldandı ’’Hele bir kere geçen sene Mayıs ayında arkadaşlarıyla Yeşil Göz diye anılan bir mesire yerine gitmişlerdi ki hala ara, ara aklına gelirdi...
Hepsi bir doğa harikası olan, ilginç yerleri o kadar çoktu ki Kahraman Maraş’ın tüm sağlık ocağı sakinleriyle düzenlenen gezilere, piknik turlarına, bazen Mavuş Hala’yıda götürürdü.
Maraş’ın kendine özgü nemli Karadeniz ve Akdeniz ikliminin birlikte demlendiği bir havası vardı.
Bir kaç ay önce Fevzi ve diğer sağlıkçı arkadaşı mangal keyfi yapmaya gittikleri ve Yanı başında çam ve ardıç ormanlarıyla kaplı göl kenarları unutulacak gibimiydiki.? Neler yoktuki bu bölgenin yamaçlarında, mavi yapraklı ağaçlardan tutunda doğal alabalık göllerine kadar.
Birde Döngel Mağaraları ayrı bir güzellik, yüzlerce masal öykü barındırır bağrında sanki güzel bir kızın yakasına taktığı pırlanta bir broş misali süslemiş piknik alanının çevresini ..
Hemen batısında yükselen Koyun Oluk Dağının zirvesinde sürekli akan yedi tane kaynak suyu ’Allah’ım’! dedi, ’Kurak bıraktığı Maraş’ın merkezine karşın en azından çevresine ilginç güzellikler vermiş’..
Selim o zaman düşünmüştü başka dağlar olmamasına karşın Koyun Oluk Dağının zirvesinde yedi ayrı kaynak suyunun olması ona çok gizemli gelmişti, böyle düşünürken, kendini evin kapısının önünde buldu...
Geç olmasına rağmen, Mavuş hala onu bekliyordu, Selim onunla oturacak muhabbet edecek gücü kendinde bulamadı bir an.
Yorgun olduğunu uyumak istediğini söyleyip merdivenlere doğru yürüdü ama ihtiyar kadına laf anlatmak ne mümkün! hastalıklı kırgın bir ses tonuyla ’Yorgunsan haa? bana gelince yorgunsan daha yeni gelmişsen iki laf edememişik, bir bardak çay içesen konuşakta sonra git zıbar’..
Selim duraksadı,Mavuş Hala’nın sesindeki kırgınlığı sezince çaresiz bir kaç basamak çıktığı merdivenden geri indi.
Beraberce çay içip epey sohbet ettiler.Mavuş Hala Selim’i iki gün sonraki aşiret düğününe götürmek için hazırladığı gerekçeleri sıralayıp o kadar çok dil döktü ki ’
’Vay ihtiyar kurt’ diye düşündü Selim ’Demek beni düğüne gitmemiz için ikna etmek amacıyla konuşmaya zorladı gecenin bir yarısı’’
’Kapıya geldiler oğul’! diyordu. ’İlle doktorumuzuda getir haa diye tembih ettiler’ delikanlı bu alıngan ve evhamlı ihtiyar kadını kırmak istemedi.
İki gün sonra akşam üzeri, Selim ve Mavuş Hala düğüne gitmek için taşlı karanlık bir sokakta ard arda yürüyorlardı...
... Rabia Belgin....
YORUMLAR
Mavuş hala da çok kırılganmış,, ne yapsın zavallı ihtiyar can sıkıntısı demekki.
Düğünde Neslihen'la karşılaşacaklar büyük bir ihtimalle.
Türk filmlerinde genelde öyle olur..
Gerçi bu roman, ama yine de ihtimal kuvvetli..
Bakacağız ilerleyen bölümlere.
Böylece Maraş'ı da tanıtmış oluyorsunuz bizlere.
Belgin Sönmez
bu bölüm daha da akıcı merak uyandırıyor devam bekliyorum devamını sevgilerimle...
Belgin Sönmez
Serinin ortasından başladım belki ama çok büyük keyif aldım, inanın. Geç kalınmışlığın özrü ile tebrik ediyorum sizi. Ve aşk... Gerçekten efor gerektirir diyorum. Kutlarım. Saygılarımla