- 851 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Başınızı Çıkarıp Dışarıya Bakın!
"Rahatça ibadet ediyoruz, huşu içinde namaz kılıyoruz," diyen Müslümanlar; başınızı camiden çıkarıp dışarıya bakın!
Ne görüyorsunuz?.. Akan kanları, aç ve susuz insanları, harap olmuş evleri ve içlerindeki yoksul insanları görüyor musunuz? Ya açlıktan ölen masum çocukları… Peki tecavüze uğrayan kadın ve çocukların çığlıklarını işitiyor musunuz?..
Yaşadığımız dönem, gaflete kapılma, sessiz kalma, umursamaz davranma, yalnızca kendini ve ailesini düşünme, dünya hayatındaki çıkarların ardına düşme, nefsani tartışma ve çekişmelerle vakit öldürme dönemi değildir. Milyonlarca Müslüman böylesine büyük zulüm yaşarken ve çözüm İslam Birliği iken çaba göstermemek vicdansızlık olur. Her Müslüman, Allah’ın emri gereği, İslam ahlakının yaygınlaşması için gayret etmeli. Dünyada bu sorumluluğu üzerine almaktan kaçınan insan ahirette bu sorumsuzluğunun altında ezilebilir.
Her Müslüman dünyanın her yanındaki akan her damla kandan, zulme uğrayan, yaralanan ya da yaşamını yitiren her insandan sorumlu. Zulme son verecek büyük güç olan İslam Birliği için hiçbir çaba içerisine girmeyen kişi, bunun ağır vebaline de hazır olmalı.
İnsanların birçoğu Pakistan’da, Irak’da, Kırım’da, Keşmir’de, Patani’de, Burma’da, Doğu Türkistan’da yaşananlar hakkında bilgili değil. Hatta bu bölgelerin yerini bilmek bir yana, adını bile duymamış insanlar var. Oysa bu bölgelerde yıllardır şiddet gören, zulme uğrayan, baskı altında, aç ve yoksul yaşayan insanlar bizim din kardeşlerimiz.
Diğer taraftan yaşanan zulüm ve haksızlıkların bilincinde olduğu halde yardım edebileceğini düşünmeyen bir çoğunluk da var. Bu kişiler zulmün engellenmesi için kendisinin de çabası olabileceğini aklına bile getirmez. Dahası elinden birşey gelmeyeceğine kendisini o denli inandırmıştır ki, kendi rutin yaşamını vicdanında hiçbir kıpırdanma olmadan rahatça sürdürür. Samimi iman sahibinin ise zulme dair okuduğu haberler ve gördüğü görüntüler karşısında vicdanı sürekli diridir. Çünkü her duyduğundan ve her gördüğünden sorumlu olduğunun bilincindedir.
Peygamberimiz(sav) buyurur: "Mü’min kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, bizden değildir.” (Hakim, IV, 352, Haysemi, I, 87)
Yüce Allah buyurur: “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katın-dan bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?” (Nisa Suresi, 75)
Evet neden?.. Umursamaz, kayıtsız, kendini kurtarma peşindeki bir yaklaşım Müslümana yakışır mı?.. Bir Müslüman, dünyanın herhangi bir köşesindeki bir Müslümana gelen zarardan nasıl olur da sorumluluk hissetmez?.. Kesinlikle herkesin, acı içindeki masum insanlar, tecavüze uğrayan kadın ve çocuklar için yapabileceği birşey vardır.
Yeryüzündeki zulmün temelinde dinsizlik vardır ve inanan her insan dinsizliğe karşı fikir mücadelesi yapabilir. Allah’ın varlığını, gücünü anlatmak, Allah’ı tanıtmak, Allah korkusunu ve sevgisini öğretmek, ahireti, cenneti, cehennemi ve dünyadaki sorumluluklarımızı hatırlatmak, bu acımasızlıkların son bulması için atılacak ilk adım. Ve bu adımı her samimi insan atabilir, atmalı. Kur’an’ın güzellikleri olan adalet, merhamet, sevgi, özveri, bağışlayıcılık gibi üstün ahlak özellikleri yeryüzüne hakim olursa, adalet, barış, huzur ve güven dolu mutlu bir dünya oluşur.
Dinsizliğin insanlığı yıpratıcı, yıkıcı etkilerini ortadan kaldırarak, din ahlakının güzelliklerini yerleştirmek, tüm insanlara yapılan yardımdır. İslam’ın anlamı olan barış, hoşgörü, sevgi ve şefkati esas alan bu çaba, baskı ve eziyet yapan kişilerin de vicdanlarını harekete geçirebilir. Ve böylece yeryüzünde zulüm engellenebilir.
İslam Birliği bugün kaçınılmaz bir ihtiyaç. Güçlü bir beraberlik ve dayanışma zorunlu. İslam aleminin ortak sesi olacak, dünyaya hoşgörüyü öğretecek, Müslüman olan ve olmayan her insana refah ve huzur getirecek olan İslam uygarlığının yeniden inşası için çaba göstermek, Allah’ın ipine hep birlikte sarılmak en önemli sorumluluklarımızdan olmalı.
"Yapabileceğim hiçbirşey yok, elimden birşey gelmiyor" diyen Müslüman, İslam Birliğinin kurulması için Allah’a samimi ve yoğun bir şekilde dua edebilir. "Hayır, bunu da yapamam" diyen kişiye şunu hatırlatmalı; zulme rıza gösteren, göz yuman, karşı çıkmayan, zulme ortak demektir.
Yüce Allah vaadinden dönmez. O, İslam ahlakını yeryüzüne hakim kılacak ve nurunu tamamlayacak. Ancak bu süreç bizlerin imtihanıdır.
"Kim cehd ederse (çaba gösterirse), yalnızca kendi nefsi için cehd etmiş olur. Şüphesiz Allah, alemlerden müstağnidir." (Ankebut Suresi, 6)
Fuat Türker
YORUMLAR
Yazılanların içeriğinde önce toplumların yapısal değerlerini,yaşamsal süreçlerindeki görüş ve düşüncelerin yumağında insanoğlunun varlığını düşünerek o pencereden bakmak gerekir.
Dünyayı saran emperyalizmin korkunç canavarlığı ezilen toplumların dramı ise çok üzücüdür.Kuranı okumak ve onun istemleri doğrultusunda özsel olarak yaşamak gerekir.Toplumların işlevinde değişim olmadığı sürece anlatılmak istenilen arzuların gerçekleşmesi olanaksızdır.Evrensel bir bütünlük içerisinde dünya barışını sağlanmadığı sürece istenilen huzuru ve mutluluğu bulmak koşulsusdur.
Ortadoğu ve arap müslümanların yaşama ve yaşayış tarzlarını bilenler için de insanların ölümü,vahşice yapılan cinayetlerin denizinde gerçekleri görmemek bir aptallıktır.Mısır,Suriye,Irak,Libya gibi arap ülkelerinde yaşanıların dıramını hiçbir zaman unutulmamalıdır.Allaha sadece müslümanlar inanmıyor ki,o güce inananlar diğer inançlı toplumlar da vardır.Cehalet insanoğlu için en büyük düşmanlıktır.Globallaşmış bir sümürü düzenin varlığına karşı hangi unsurlar dimdik durmuştur.Orta Doğu projesi emperyalizmin tüm istemi orayı karmaşık bir hale getirerek o zenginlikleri almak değil midir?Hanı Irakta özgürlük olacaktı.Irak savaşı kaç yıl oldu,hala orda sunnı ve şii müslümanların camileri bombalanıyor.O enkazların üzerine hala barış sağlanmadı.
Ben kur'anın hem arapçasını ve hemde meallarını okuyarak yetinmedim.Ta Dalton'dan,Aristo Talas'tan başlıyarak düşünme sürecini inceliyerek evrenseleşen bir bir bütünlük içerisinde tüm filozofların yaşam biçimlerini algılyarak,ortaçağ iskolastik zihniyetinin yıkılşı ile yerine uygar düşüncelerin yerleşmesiyle enteletüel bir anlayışla,insan için mücadele veren o bilim adamların neler çektiklerini kaçı biliyor.Bir Viktor Hugo,Tolstoy'yu,Engels'i,Karl Mark'sı,Tostevksi vs. tanımak ve onların düşüncelerin öğrenmek bir gerekliliktir.Adlarını ve yaşam tarzlarını anımsamadığım nice değerli ilim adamların yaşamlarını ölümle bitiren zihniyetin zülmünü unutmamak gerekir.Ben inançlı biriyim.Ama evrensel bilemsel diyalektiği öğrenen biri olarak hep bu yönde acı çektim.
Açıkladığınız tüm düşüncelerinize katılıyorum.O korkunç naktaları inanarak görmek gerekir.Kalemine sağlık.Tebrikler...
Sevgim sevgin olsun can dost,sevgilerimle...
dost46 tarafından 10/20/2011 8:06:41 AM zamanında düzenlenmiştir.