- 647 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YIKMAYIN YUVALARI
Türk Milleti’ni diğer milletlerden ayıran en belirgin unsur olan ahlakın, en güçlü besleyicisi olan aile kurumu sürekli çatırdamakta, sürekli yuvalar yıkılmakta, çocukların boyunları bükülmektedir.
İki farklı kültürün ve iki farklı bireyin bir araya gelmesiyle başlayan evlilik, evcilik oyunu gibi algılanmakta, çiftler sanki evlenince pembe panjurlu köşke kavuşacakmış gibi sürekli ütopik hayaller kurmakta, evliliği hiçbir sıkıntının çekilmeyeceği bir kurtuluş ortamı gibi algılamaktadırlar..
Oysa evlilik hayatın birlikte yaşanmasıdır, ve evlilik kimseyi fizik kanunlarının ötesine taşımaz.
Evlilik ne tatlı bir şeker, ne acı bir biberdir, evlilik baharatı birlikte katılan bir yemektir, yeter ki çiftler bu yemeğin tuzu olmayı becerebilsinler..
Bilgiden ve birikimden yoksun ailelerin terbiyesiz terbiyesinden geçen gençler, ilişkilerini ciddiyetsiz temellere dayandırmakta, ve gördüğünüz gibi ekranları sürekli boşanan çiftler, cinnetler ve cinayetler doldurmaktadır..
Belki de boşanmış bir ailenin meyvesi olduğum için çok üzüldüğüm ve hassas olduğum bir konu bilmiyorum, fakat sağda solda babasız ve anasız büyüyen çocukları görünce üzülüyor, empati yapabiliyorum..
Aile büyükleri ve eşlere çağrım, yuva kuracağınız insanı çocuğunuzu evlendireceğiniz kişileri iyi seçin, ve evlilikleri en sağlam evlilik biçimi olan görücü usulü ile yapmaya, yaptırmaya çalışın..
En ufak bir tartışmada hemen olayı uçlara taşımak yerine, çözüm üretmeye çalışın..
Boşanmaların önüne bir şekilde geçemezsek bizi biz yapan en büyük dinamiklerden olan aile kavramını kaybedeceğiz haberiniz olsun, herkes elini taşın altına koysun ve toplumsal bazda çözümler üretmenin çaresine bakılsın, yuvalar yıkılmasın..
Kimsenin ama kimsenin o ufacık yavruları aile sıcaklığından mahrum bırakmaya hakkı yok..