- 544 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kim Dünyada Körse Ahirette De Kördür
Sabah kalktığınız ve banyoya gidip aynaya baktığınızda, ölüm hali gibi bir uykudan sonra yeniden canlanan ve tüm yaşamsal faaliyetlerini sürdürmeye devam eden bedeninizi görürsünüz. Bedeniniz yaklaşık 100 trilyon hücreden oluşan, içerisinde yüzlerce karmaşık işlem meydana gelen simetrik ve estetik yapısıyla dünkünden farklı olmayan haliyle karşınızdadır.
Bu yeni gün, Allah’a yönelmeniz ya da O’na olan yakınlığınızı artırmanız için verilmiş yeni bir fırsattır. Belki de son bir fırsattır. Belki bugün dünyadaki son gününüzdür. Bu günü sıradan bir 24 saat olarak görmek yerine, Allah’ı hoşnut edebileceğiniz bir süre olarak değerlendirmek ve zamanı lehinize olarak kullanmak daha akıllıca olmaz mı?..
O halde düşünelim... Etrafımızda gördüğümüz her şey ya da görmediğimiz halde varlığından haberdar olduğumuz varlıklar ve sistemler; güneş, dünyamız, ay, galaksiler, yıldızlar, gezegenler, dağlar, denizler, bulutlar, nehirler, insanlar, hayvanlar, bitkiler, mikrodünya… Tümü Allah’ın eşsiz sanatını ve gücünün sınırsızlığını bizlere tanıtan delillerdir.
Allah’ın hayranlık uyandırıcı varlık delillerini baktığımız her yerde görebiliriz. Mucizevî hassas ısı algılayıcılarına sahip bir sivrisinek dahi, insanın, Rabb’imizin yüceliğini, gücünü ve kudretini kavrayarak, iman etmesine vesile olabilir. Tüm varlıkları yaratan ve her an denetiminde tutan Allah’ın, eşsiz ve benzersiz sanatıyla yarattığı mucizevi tasarımlarını sergilemediği tek bir santimetrekare yoktur.
Kur’an’da Allah’ın varlığının delili olan her şey “ayet” olarak tanımlanır. Allah, “Yeryüzünde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar için ayetler (deliller) vardır. Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?” (Zariyat Suresi, 20-21) buyruğuyla, kullarının evrendeki ve kendi nefislerindeki ayetleri, mucize ve delilleri görmelerini ister.
Yüce Allah, “Kör olanla (basiretle) gören bir değildir.” (Fatır Suresi, 19) buyurarak iman eden insanların görebilen, inkar edenlerin ise göremeyen kişiler olduğunu bildirir. Bu nedenle pek çok ayetle insanlara görmelerini engelleyen gaflet perdelerini kaldırmaları ve düşünmeleri yönünde çağrı yapılır. İnsan bu şekilde hepsinin ardındaki Yaratıcıyı görebilir.
Evrendeki tüm olaylar, Rabb’imizin izniyle, O’nun bilgisinde ve kontrolünde gerçekleşir. Görebilen insanlar için Allah’ın delilleri her yerdedir. Allah hiçbir şeyi boşuna yaratmaz:
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler (deliller) vardır. Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.” ( Al-i İmran Suresi, 190-191)
Korku, çaresizlik ve pişmanlık yaşamamak için kıyamet günüyle karşılaşmadan önce, her insan kendisini samimiyetle gözden geçirmeli. Kalbi, gözleri ve şuuru kapatan, insanı hayvandan da aşağı bir canlı haline getiren gafletten korunmak için gönülden Allah’a yönelmeli, O’nu sıkça anmalı ve Kur’an’a tam tabi olmalı.
Kendini gafletten müstağni (bu durumdan uzak) görmek büyük hata olur. Çünkü kendini uzak görmek, insanın her an gaflete sürüklenebileceğini gösterir. Gaflet içinde kör olarak yaşamanın ve yaşanan karanlığın gün geçtikçe artmasının en önemli nedeni insanın kendisini kusursuz zannetmesi ve durumundan hoşnut olmasıdır. Ancak müstağniyetten kaçınırsak, Kur’an’ın ışığında durumumuzu görebilir, eksiklerimizi ve hatalarımızı düzeltebiliriz.
Rabb’inin kendisine bir nur verdiği kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir? Görenle görmeyen hiç eşit olabilir mi? Ve karanlıklarla aydınlık?..
Kim bunda (dünyada) kör ise, O, ahirette de kördür ve yol bakımından daha ’şaşkın bir sapıktır.’ (İsra Suresi, 72)
Fuat Türker