- 570 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAĞDAŞ İNSANIN SIKINTISI
Toplumumuzda yaşanan en önemli kriz bence cehalettir . Özellikle dini konularda ( ki bu konular insan yaşamında temel unsurlar olmasına rağmen ) insanlar çok kez “ Bana göre …” fetvasının ardına sığınırlar .
Halbuki insan yaşamında “Bana göre …” yoktur ; “ Kur’an’a göre …” vardır . İnsanı yaratan Allah , insana verdiği en güzel nimet olan aklı kullanmasını öğütler . Akılda kıstas Yaratıcı’nın emrettiği yoldur . Bu yol “sırat-ı müstakim” olarak nitelendirilir ,aynı bir otoban gibi ..
Ama insanlar akıllarını kullanırken “ Bana göre …” demeye başlayınca yollar çoğalır , istikametler değişir . İnsan yaşamındaki tüm yollar bir örümcek ağına dönüşse de sonunda bir bitiş noktasında (ölüm istasyonunda) buluşur .
Makineyi yapan mühendis onun kullanma ve bakım talimatlarını da ambalajın içine yerleştirmiştir . İnsan denilen mükemmel yapının yaşam reçetesi de onu yaratan tarafından düzenlendi . Bu Kitap insanların mutluluk talimatıdır . “ Ben ancak muallim olarak gönderildim” diyen örnek bir Büyükelçi tarafından bizzat yaşanarak , anlatılarak insanlara öğretilmiştir .
İnsanlık tarihinde öyle dönemler yaşandı ki öğretmenlere öğretmen lazım oldu . Ataların maymun , insanın et,kemik , hayatın ev,kadın,araba ,para olduğu anlatıldı .
Tükürükteki ‘pityalin’ mayası belletildi ama yere tükürmenin çirkin ve zararlı olduğu öğretilmedi . Fizik,kimya , matematik öğretildi , oturup , kalkma , konuşma usulü anlatılmadı . Sırtlarında kitap taşıyan diplomalı cahiller türetildi . Tahsil bilgisizliği aldı ama cehalet baki kaldı .
“ Öğretmenler ! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır “ dendi .
Gerçek Başöğretmeni nesillerimize tanıtacak öğretmenler yetiştirilemedi .
Tanımak ve tanıtmak ; sevişmenin ilk adımıydı . Değil adım atmak yollar perdelendi .
İstanbul Kanlıca’da oturan bir Müslüman anlattı :
“ Emekli Hava Generali bir arkadaşım var . Sohbet arasında dert yandı “ Her şeyim var , evim , arabam , eşim , çocuklarım , torunlarım ,yazlığım ,kışlığım … Devletin verdiği emekli maaşı yetip artıyor fakat içimde müthiş bir sıkıntı var atamıyorum . “
“ Paşam, dedim ; bunun çaresi var . “
Merakla “ Nedir ? “ dedi .
“ Bunun çaresi namaz kılmaktır .” der demez , lafı ağzıma tıkadı .
“ Aaaa ! Sen şimdi kalktın eski kafaya gittin ! Olmadı ! “
“ Paşam ,dedim ; bu işte bir zorluk yok . Üç gün yapalım , beğenmezsen bırak ; bir şey kaybedecek değilsin …”
“ Pekala ; bir deneyelim .” dedi .
Üç gün birlikte abdest aldık ; Boğaz’ın kıyısında çınar ağaçlarının gölgesindeki iskele camiinde namazlara devam ettik .
Sonra günleri aylar takip etti . Çoktandır görüşememiştik . Karşılaştığımızda gözleri huzur ve sevgi doluydu .
“ Rıfat’cığım, dedi ; sabah namazından sonra evlerin damlarındaki kiremitlerin dizilişini , dizenin ustalığını seyrediyorum . Ağaçlar , kuşların cıvıltıları , sabahın sessizliği , her şey bana sonsuz zevk veriyor . Allah’a şükrediyorum . Namaza başladıktan sonra dünyayı daha çok sevmeye başladım . “
Öğretmenin meselesi sevdirmek , tanıtmak olmalıdır .
Güzeli tanıyan , sever .
Seven , sevdiğinin peşinden gider .
Mutluluğa giden yolda , bir eğitim ve bir nasip meselesidir bu …
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.