- 885 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AÇILIM NEDEN BAŞARISIZ OLDU?
Açılım sürecinin ardından üst üste gelen şehit haberleri sonrasında Türkiye demokratikleşme adı altında girdiği reform sürecini terk etti.Başbakan’ın ve kabinesinin adeta savaş çığlıkları olarak nitelenen söylemleri ile artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı söyleniyordu.Peki Başbakan nerede hata yaptı, hükümet terör konusunda ne gibi yanlışlara bulaştı bunlara göz atalım. Öncelikle Ergenekon soruşturması amacından saptı, adeta askeri kışlasına sokma harekatı haline getirildi. Evet asker demokratikleşmenin önünde engeldi ama bunun yolu yargı yoluyla değil kanun çıkarılarak yapılmalıydı. Hükümet bu konuda askerin emir komuta zincirini bozdu.
İkinci olarak toplumda, özellikle Kürt vatandaşlar üzerinde büyük beklentiler oluşturuldu. Açılım ile otuz yıllık çatışmanın hemen sona erdirileceği izlenimi verildi.Ardından beklenen somut adımlar atılmadı. Anadilde eğitim, faili meçhuller ve demokratik özerklik gibi konular görmezden gelinirken BDP üyesi belediye başkanlarının KCK davasından tutuklanmaları ve bu tutuklamanın şekli büyük tepki çekti.AKP’nin açılım dağı fare doğurdu...
Diğer bir hata İmralı konusunda yapıldı. İmralı barış konusunda etkili kullanılamadı. Önce İmralı ile görüşüldüğü reddedildi sonra dolaylı bir kabul geldi. İmralı örgüt üzerinde etkisizleştirildi. insiyatif örgtün dağ kadrosuna verildi. Kürt siyaseti silahların gölgesine itildi...
Milliyetçilere süreç doğru anlatılamadı. Bahçeli gibi milliyetçiler sürecin hep karşısında oldular.Oysa Diyarbakır mitinginde Bahçeli’nin söyledikleri ile kardeşlik projesinin amaçları aynıydı. Yöntem üzerinde mutabakat sağlanamadı.Süreç içinde PKK’lı teröristlerin dağdan indilmeleri sırasında devletin aciz duruma düşürülmesi, mobil mahkemelerin kurulması milliyetçi kesim üzerinde ön yargılar oluşturdu. Süreçl ön yargılarla yıpratıldı...
Din Kürt siyasetinde ön plana çıkarılmaya çalışıldı. Ulus kavramı terk edilerek ümmet mantığı kabul edildi. Adeta Mustafa Kemal’den Saidi Nursi’ye bir geçiş yaşandı. Hükümet kendi emrindeki medya gücüyle PKK’nın marksist leninist konumda dinsiz bir örgüt olduğunu pompalamaya başladı.Dinin bizi birleştirdiği, müslümanlığın kardeşliği savunduğu anlatılmaya çalışıldı. Hizbullah mantığı PKK üzerine salındı...
CHP ile iletişim kopukluğu meydana geldi. CHP’nin meşhur Kürt raporundan yararlanılamadı. Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununu ekonomik bir soruna indirgediği dar bakış açısı bu konuda belirleyici oldu.Yeni CHP bu süreçte etkili olamadı bu seçim sürecinde Doğu oylarına da yansıdı. CHP bu kritik süreçte sınıfta kaldı...
Silahlar sussun mantığı gerçekçi değildi. BDP ve DTK nın süreç içinde sürekli telafuz ettiği silahlar sussun isteği sonuç vermedi. Devletin bir terör örgütü ile birlikte aynı kefeye konulması en büyük hataydı. Devletin silah bırakmayacağı gerçeği göz ardı edildi. Bu söylem ile açılım süreci sürekli soğutuldu ve sekteye uğratıldı. Kürt siyaseti klişelere boyun eğdi...
Bu süreç sonunda barış ve demokrasi istekleri şehitlerimizin isimleri arkasında eriyip gitti. Eli kanlı terör örgütü yaptığı saldırılar ile TSK ve hükümeti operasyonlar üzerinde hemfikir hale getirdi. Halk tepkisi arttı, sağduyu gittikçe azaldı hatta kimi Batı illerinde Kürt yuttaşlara saldırılar düzenlendi. Sınır ötesi operasyon söylemleri sürecin bitişini simgeliyordu. Otuz yıldır silahla çözülemeyen sorunun yine operasyonlarla çözülmeye çalışıldığı bir süreç yaşıyoruz. Ne tam bir sınırötesi operasyon yapılacak ne tam bir diyalog süreci yaşanacak. Kan ile beslenen sürecin aktörleri yine şehit olan gençlerin üzerinden bildiklerini okumaya devam edecekler gibi görünüyor...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.