- 852 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Mezarlıkta Günlerim
Yaz tatili başlamıştı.Bu yaz tatilinde babamla beraber yakın İllerden birinde bir inşaata gideceğimiz söylenmekteydi.
Liseye başladığım ilk yıllarımdı.Henüz on beş yaş civarındaydım.İlk okulu bitirdikten sonra her yaz tatilinde babamla beraber, yaşadığımız kentin çevresinde, babamın işinden dolayı şantiyelerde kalırdım.Babam Devlete iş yapan küçük ölçekte bir müteahhit di.genellikle işleri yakın çevrede okul,yol gibi işlerdi.Bu işlerinde en iyi yapıldığı mevsim yaz ayları olduğu için babam, ağabeyim ve benim aylak bir şekilde dolaşmamızı istemediği için bizleri inşaatlarda çalışmaya götürür,aynı zamanda da bekçilik yapardık.
Okulun kapanmasından birkaç gün sonra yatağımı ve giysilerimi hazırlayıp Birtakım iş malzemeleri ile beraber bir kamyonla yakın illerden birinde Stadyum işi için yola çıktık.Üç dört saatlik bir kamyon yolculuğundan sonra inşaat alanına gelmiştim.
Burası stadyum olarak yapılmış,zaman içinde ana giriş kapısı kırılmış,kapalı tribün ise bakımsızlıktan harap olmuştu.Ayrıca stadyumun tabanında su toplandığından tabana kanallar yapılacak içeride daha önceden kalan toprak yığını da dışarı atılacaktı.
İş alanı hayli büyük ve kapıları olmayan bir alandı.
Hemen kapalı tribün önüne getirdiğimiz tahtalardan bir baraka yaparak kalacak yerimi hazırlamaya koyuldum.Lakin yetişmediğinden babamlarla beraber gece dışarıda açık havada yattık.
Ertesi günü babamın da yardımıyla şantiye olarak kalacağımız yer hazırdı.Tahtadan iki ranza yaptık ve yataklarımızı serdik.kalacak yer hazırdı.Yemek yapılacak yeride hazırlamış,babam akşam için sıcak bir şeyler yapmıştı.
Derken işe başlamak için babam çalışmalara başladı.İşçi bulunması,malzeme alımı işlerinekoyuldu.Haliyle artık yanımda olmayacaktı.Yalnız kalmayayım diye rahmetli ortağımızın benim yaşlarımdaki oğlu yanıma gelmişti.
Gündüzleri çalışmakta geceleri sözüm ona iş alanını beklemekteydim.Yaşım küçük olmasına rağmen diğer işçilerle beraber çalışmakta ve onlara yardım etmekteydim.
Bir gün komik bir şey odu.Rahmetli ortağımız, oğlunun kanal içinde çalıştığı sırada ona saati sordu.Fakat çocuk yanlış anladı ve cebinden sigarayı çıkarıp babasına uzattı.İşte o an kıyamet kopmuştu.Oğlunun sigara içmesine çok kızan adamcağız elinde taş, oğlan stadın içinde başladı bir kovalamaca.Küfürlerin bini bir para.Gülelim mi ağlayalım mı şaşırmış halde uzun süre bu didişmeyi izledik.
Aradan çok zaman geçmedi ortağımızın oğlu evine gitmek zorunda kaldım. Galiba başka işte çalışacakmış.Şimdi burada yalnız kalmak kolay değildi.Rahmetli ortak ben burada kalamam dedi.Babam bana bakarak ne dersin deyince mecburen olur yalnız kalırım dedim.Ama içime sorsalar içim kararmaktaydı.
Gündüzleri kanallarda çalışırken çıkardığımız iskeletlerden buranın bir eski mezarlık olduğu anlaşılmıştı.İskeletlerle oynar, ellerini kollarını güzelce dizer, çenesini ve dişlerini yerine getirir,diğerlerine gösterirdim.Onlarca iskelet çıkarmış,topraklarla beraber dışarı atmıştık.Şimdi ben bu yerde yalnız kalacaktım.Aslında daha ufak yaşlarda çok korkak bir çocuktum.Ancak yıllar içinde, çok korkusuz biri olmuş,genelde yaşayan insanların çok daha zararlı olduklarının farkına varmaya başlamıştım.
İşin kötü yanlarından biri ana kapısı açık olan bu yere geceleri, içki içmeye,esrar içmeye gelenler olmaktaydı.Ancak stadyum büyük olduğu için, hayli uzakta otururlar,yakınıma gelmezlerdi.Yinede endişe etmemek elde değildi.
Günler böyle geçerken,korku ve endişeler içinde akşam işçiler gidince yemeğimi yapar yer ve uyurdum,Gece yarısı kalkar oturur çevreyi seyrederdim.
Bir gün yine erkenden yatmış gecenin birine doğru uyanmıştım.Amanın birde ne göreyim stadyumun orta yerinde beyaz bir şey durmaz mı.Uzaktan ay ışığında parlamakta ama ne olduğunu seçememekteydim.
Endişelenmiş korkudan nefesim tutulmuştu.Yavaşça yatağımdan kalkıp tahtalar arasından iyice dikkatle baktım.Her ne idiyse öylece durmaktaydı.Elime bir kürek sapı alarak tahta kapıyı yavaşça açtım usulca dışarı çıktım.Kalbim yerinden çıkacak sanıyordum.Ne terlediğimi, nede üşüdüğümü anlamadan, yavaş adımlarla gördüğüm beyazlığa yaklaşmaya başladım.
Allah’ım neydi bu beyaz şey diye ha bire kendime soruyor, dualar okuyordum.
Kişilik olarak bilinmeyenlere karşı aşırı merakımdan, ne olursa olsun bu beyaz şeyin ne olduğunu anlamalıydım.Epey yaklaştım yinede ne olduğunu anlamadığım şey öylece durmakta herhangi bir hareket yapmamaktaydı.Zaman, zaman geri dönmeyi düşünsem de bu bilinmeyen şeyi mutlaka öğrenmek arzusu ilerlememi engellememiş yürümeye devam etmiştim
İyice yaklaştığımda birden o beyaz şeyin, işçilerin kenarda duran badana varilini stadyumun orta yerine getirerek koymuş olduklarını anladığımda, yaşadığım sıkıntıdan olacak elime aldığım koca,koca taşları defalarca varile attığımı asla unutamam.bir süre sonra sakinleşip yerime gelmiş derin bir rahatlık içinde sert yatağıma uzanmıştım.
Bu mezarlıkta korkumu yenmeye çalışmaktaydım.İyice yalnız kalmaya,hele böyle bir yerde bu yaşımda yalnızlığı, gecenin sessizliği ile paylaşmaya başlamam, içimde yalnızlığa karşı bir sevginin oluşmasına neden olmaktaydı.
Derken bu yerde geçirdiğim en kötü olayı da anlatmadan edemiyeceğim.Bir gece uyurken bir tıkırtı kulağıma geldi,zaten uyur uyanık uyumaktaydım.Uyanıp dikkatle kapıya baktım.Kapıyı içeriden bir demir tel ile çiviye tutturuyordum.Bir el içeri uzanmış teli açmaya çalışıyordu.
Nasıl bir hale geldiğimi anlatamam.Korku,endişe,kendimi koruma isteği birbirine karışmış,heyecandan kalbim nasıl atacağını şaşırmıştı.Sessizce yataktan doğruldum.Kapıya doğru sessizce yaklaştım.Elime mozaik tarağı denilen bir aleti aldım.Bu aletin iki tarafı da dik açılı bir çapa şeklinde kısa saplı demirden yapılmıştı.Sıkıca sapından kavrayıp, kapının arkasına yaklaştım.İçeri uzanan el teli açmaya çalışıyordu.Ele vurabilirdim.Fakat kapının açılması ile elimdekini gelenin kafasına vurmayı düşünüyor bekliyordum.Nefes aldığımı dahi kendim anlayamıyordum.ne olacaksa olacaktı.
Birden babam aklıma geldi, olabilirmiydi?.Çünkü çimento almak için birkaç gün öncesinden Yakın vilayete gideceğini biliyordum.Bu kısa süre içerisinde beynimden ne çok düşüncelerin geçtiğini anlatamam.Yapı olarak olay anlarında heyecanlanmama rağmen olayları yorumlama ve kasılma huyumun olmadığını, sonraki yıllarda daha çok anlamıştım.Olay anlarında yapılması gerekenleri yapmak için soğukkanlı bir şekilde kararlar alıyordum.Bu yapımın daha sonra yaşadığım yıllar içinde karşılaştığım olaylarda bana çok faydasının olduğunu anlamıştım.
Böyle sıkıntılı anımda birden aklıma gelen babam duraklamama neden olmuş,gayri ihtiyari baba diye seslenmiştim.
---Baba,baba
Dışarıdan ses,
---Benim oğlum,
Öylece o an kalakalmıştım.Ya seslenmeseydim, ne olurdu o zaman diye aklıma kötü şeyler gelince o an nasıl bir sıcak suyun başıma döküldüğünü ve terler içimde kaldığımı anlatamam.Sadece kapıyı açıp babama dönerek,
---Neden seslenmedin,bak elimdekini görüyormusun?
Babam dikkatlice elime baktığın,gecenin karanlığında bir an sessiz kaldığını ve yanlış yaptığını anlamanın neticesinde kekeleyerek,
---Ne bileyim oğlum seni uyandırmak istemedim.Uyanacağını bilseydim….
Başka bir şey söylemedi.Beraberce uyumaya çalıştık.babamın neler düşündüğünü bilemedim.Ama sabaha kadar uyumadan olayın muhasebesini yaptım.terler içerisinde saatlerce yatağımı sevemeden sağa sola dönüp durdum.Sadece bu gece olsa, çok daha iyi,olayı çok daha fazla gecelerde yaşadım.Her aklıma geldiğinde uykularımın kaçmasına engel olamamıştım.
Temmuz 1972
Mehmet Macit
YORUMLAR
İkinci kez sayfanızı ziyaret ediyorum şiir kısmında olduğu gibi burdada aynı metodu uyguladım yazılarınızın konu başlıklarına göz attım nazarı dikkatimi çekecek birini seçmem için vede Mezarlıklara aşina daimi ziyaretçi olaraktan bu yazınızda karar kıldım evet bu gerçektirki mezarlıktaki ölülerden kimseye zarar gelmez onlar orda kendi sessizliklerinde ruhlarının inzivasında asıl dışarda yaşıyan insanlar onlardan çekinecek korkacak durumlara geldik tehlikenin nerden ,kimden geleceği belli olmuyor herkes insan fakat herkes insanlık vasıfları taşımıyor.Sizin hikayenize gelince siz ta o yaşta cesur yürekmişsiniz omuzlarınıza yüklenen sorumlulukta korkuyu yaklaştırmamışsınız yanınıza öyle görünüyor kalp atışınız o anlarda yüksek tempoda gibi algılanıyorsada kendimi buldum satırlarınızda hırsız korkum var fakat gece tıkırtı duysam sinmiyorum kim var orda diye ayaklanıyorum:)))bu arada Babanızda bayağı cesaret varmış demek oğlundaki cesurluk kavramının geliştiğinden habermiş ki o kadar küçük bir delikanlının omuzlarına o anki yanlızlığı korkuyu bırakıp işi için gittiğinde meraklanmamış neyseki kazasız dertsiz atlatmişsınız mazallah ya seslenmeden icraata geçse elinizdekini kullansa idiniz evet yaşananlar iz bırakır zaman zaman belleklerimizde canlanırlar
mehmetmacit
tekrar tesşekkür ederim.saygılarımla.