ÖZDE YAŞAMAK…
ÖZDE YAŞAMAK…
Olmak ya da olmamak…
Yaşamak ya da yaşamamak…
Nasıl yaşamak…
Yaşarken yaptıklarımız…
Yapamadıklarımız…
Yapmak isteyip yapamadıklarımız… Bu yazıya başlarken, etkilendiğim Michael Josephson’nın bir yazısından yararlanacağım…
Hazır olun ya da olmayın, bir gün sona geleceksiniz.
O gün geldiğinde Zenginliğin... iz, hıncınız kininiz, öfkeleriniz, hayal kırıklarınız, umutlarınız, tutkularınız, planlarınız ve yapmak istedikleriniz hiçbir önemi kalmayacak.
Öyleyse önemli olan nedir?
Yaşadığımız günlerin değeri neyle ölçülür.
Önemli olan, ne aldığınız değil, ne verdiğinizdir.
Önemli olan, öğrendikleriniz değil, öğrettiklerinizdir.
Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, merhamet, fedakârlık ve cesaretle atmış olduğumuz her adımla, başka yaşamları zenginleştirmiş olmanızdır.
Önemli olan, yetenekleriniz değil, karakterinizdir.
Önemli olan, diğer insanları yüreklendiren, onların sizi takip etmesini sağlayan örnek bir insan olmaktır.
Önemli olan kaç kişi tanıdığınız değil, siz gittiğinizde ebedi bir yoksunluk hissedecek olan insanların sayısıdır.
Önemli olan, hatıralarınız değil, sizi sevenlerin kalbinde yaşayacak olan hatıralarınızdır.
Önemli olan, ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır.
Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz.
Önemli olan, koşullar değil, seçimlerinizdir.
Önemli bir hayat yaşamayı seçin.
Kısa ve öz bırakmak istiyorum…
Çünkü anlatmak istediğimi anlattığımı sanıyorum…
Yoksa uzatıp okumayı zorlaştırmayı da sevmiyorum…
Yaşamınız öz olsun…
Anlaşılır olsun…
Yaşanmaya değer olsun…
Her gününüz bayram olsun…
Yaşayacağımız bayram insanlık alemine sağlık, mutluluk ve esenlikler getirmesi temennisiyle.