- 1316 Okunma
- 19 Yorum
- 0 Beğeni
BAYRAMI OLMAYAN ÇOCUKLARDIK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
YENİDEN ÇOCUK OLMAK...
Haydi çocuklar,
Beni de aranıza alın.
Küçük değilsem de,
Yüreğim hep çocuk kaldı.
Bu oyuncakları hiç görmedim,
Hiç trenim olmadı...
Küçüklüğümde,
Karpuz kabuklarından,
Arabalar yapardım.
Çakım yoktu,
Kabukları ellerimle yontardım.
Ben oyuncak görmedim,
Hiç robotum olmadı.
Şu topunuz ne şirin,
Şu balon ne güzel şey.
Biraz da bana verin,
Patlarsa yenisini alırım.
Artık param var.
Çocukken oyuncak alamadım,
Hiç param olmadı...
Ne güzel de oynuyor,
Üstünüzü kirletiyorsunuz.
Size kimse kızmayacak,
Ve onları,
Makineler yıkayacak.
Küçükken,
Üstümü kirletmekten,
Çok korkardım.
Hiç hoş gören olmadı...
Ne olursunuz,
Şimdi aranıza beni de alın.
Üstümü başımı,
Bir güzel kirletin.
Saçlarım dağılsın,
Sizinle çocuk olayım.
Kimseden korkmadan,
Geçmişe dönüp,
Bir anlıkta olsa sayenizde,
Çocukluğumu yaşayayım.
Çünkü benim,
Hiç çocukluğum olmadı…
Hangimizin çocukluğu sırça saraylarda, harikalar diyarında geçti ki? Gıcırlı ayakkabıları yastığın altına koymayı hep masallarda dinledik. Hiç oyuncağımız ve bebeğimiz olmadı. Çıplak ayaklarımızı camlar kesmesin diye sekerek yürürdük. Dengeli yürüyemememiz ondan.
Hayal nedir, nasıl kurulur bilemezdik ki. Onları birileri bizim haberimiz olmadan satın almışlardı. Tıpkı bedenlerimize ipotek koydukları gibi. Bizim hayallerimiz hepten tükenmişti.
Paylaşmayı düşündüğümüzde; bir dilim kuru ekmek, sevgi dendiğinde; o gün ağlamamak aklımıza gelirdi.
Mutluluk neydi ki? Şartları nasıldı? Bilemezdik. Arkadaşlarımız, karpuz kabukları ve at yaptığımız çubuklardı. Parklarımız sokak ortaları.
Kimimizin oyun oynamaya bile hakkı yoktu. Hayatın çileleri kamburumuz olmuştu. Bu halde bir şeyler kazanmaya çabalardık.
Doğum günü, partiler, mumlar ne demekti? Anlayamazdık. Biz, açılan yaralarımız çatlak çatlak sızladığında üflemeyi bilirdik.
Dilek tutmak, temenniler acıyan vicdanımızda çok farklıydı. Acı çektiğimizin bile idrakinde değildik. Bu yüzden ölmeyi yeğlemek hiç aklımıza gelmezdi.
Biz aslında çocuk bile değildik. Sadece boyumuz ve doğarken ağladığımız çığlıklar standartlara uymaktaydı, gerisi yoktu. Galiba ruhları olmayan çocuklardık. Duygularımız çok farklıydı: İçinde sevgi ve gülümseme olmayan.
Görünüşümüz değişikti: Pejmürde ve çocuksu olmayan yanık yüzler, gözyaşı izleri. Başlar eğik ve daima mahcuptu.
Büyüyerek sonradan küçültülen kişilerdik sanki. Büyümeden, büyüklerin büyük işlerini sırtımızda taşımaktaydık.
Bize mankurt da denilemezdi. Çünkü duygularımız vardı. Sadece mantıklı düşünmeyi beceremiyorduk. Ancak, sadece çileleri adam gibi yaşıyorduk.
Bayramlara gelince; onları yaşamaya en çok bizim hakkımız vardı. Fakat maziye baktığımızda, bilinç altındaki duygularımız buna imkan tanımamaktaydı. Ruhu olmayan çocukların bayramı olamazdı ki...
YORUMLAR
Entellektüel-41
Güne gelen yazıyı bayram nedeniyle gecikerek şimdi okuyabilildim.
Tek kelimeyle harika olmuş.
Şiir mükemmel, yazı mükemmel...Sizi tebrik ediyorum
Geçmişe , gecen çoçukluğumuzdaki bayramları artık özlemle anacağız.
Hiç unutamam her bayramda yeni elbiseler alınır, büyüklerimizin ellerini öper harçlık alırdık. Ama artık yok.
Şimdi çoçuklar elbiselerini hiç kirletmiyorlar , çünkü oyun oynamayı bilmiyorlar. Onlar sanal oyun oynuyorlar.
Ya oyuncaklar o kadar çok ki kıymet bilinmiyor .
Ben saatlerce bebeğimle oynar ondan hiç bıkmazdım...
Ama herşeye rağmen yıllar öncesine dönüp çoçukluğumu yine yaşamak isterdim....
Entellektüel-41
MERHABA EFENDİM BAYRAMI OLMAYAN ÇOCUKARI HİÇ DÜŞÜNMEDİK AKLIMIZAMI GELMEDİ YOKSA GÖREN GÖZLERİMİZMİ KÖR OLDUDA ONLARI HEP HİÇE SAYDIK HEP MEVLAMDAN DİLEDİM PİYANGO ÇEKTİM LOTO OYNADIM KÖPRÜ ALTI DEDİĞİMİZ BAYRAMI OLMAYAN ÇOCUKLARI BİR ARAYA TOPLAYA BİLMEK İÇİN AMA RABBİMİNDE BİR BİLDİĞİ VAR Kİ BANA BU FISATI VERMEDİ AMA HALA ÜMİDİMİ KAYBETMEDİM BARAMLAR VE ÖZEL GÜNLER ARTIK BENİM İÇİN HÜZÜNLE GEÇEİRMEYE ÇALIŞTIĞIM EN ZOR GÜNLERİM KAYBETTİK ANANELERİMİZİ KAYNETTİK BAYRAMLARIMIZI KAYBETTİK GALİBA İNSANLIĞIMIZI BU HER KES İÇİN GEÇERLİ BİR SÖZ DEĞİLKİMSE ALINMASIN AMA ÇOĞUNLUĞUMUZ ARTIK BÖYLEYİZ SADECE KENDİNİ DÜŞÜNEN İNSANLAR HALINE DÖNÜŞTÜK BAYRAMLAR TATİL GÜNLERİ OLDU BİR ALLAHIN KULU KAPI ÇALMAZ BAYRAMLAŞMAZ OLDU İNANIN SEYFETTİN BEY BU BENİ ÇOK ÜZÜYOR NERDE ÇOCUKLUĞUMUZDAKİ KOMŞULUKLAR BAYRAMLAR ÖYLE ÖZLER OLDUMKİ İYİ BAYRAMLAR DİLEYİP GELEN MİSAFİRİME BİR ŞEKER İKRAM EDEYİM YOK ARTIK YOK ONUN İÇİNDİRKİ İNSANLIĞIMIZI KAYBETTİK GALIBA DEDİM HER ŞİİRİNİZDE OLDUĞU GİBİ BU GÜZEL YAZINIZDA BENİ BENDEN ALDI TAA ESKİLERE GÖTÜRDÜ BİNLERCE SEVGİ ÇİÇEKLERİ BIRAKIYORUM GÜZEL SAYFANIZA BİZİM NESİLDE BİTİNCE NE OLACAK BİLEMİYORUM EFENDİM HOŞÇAKLIN BİR KUSUR İŞLEDİ İSEM AF OLA
Entellektüel-41
Bilmedigimiz bir bayram idi hayat aslinda
icinde mutluluk, kardeslik ve baris olan diyarlarinca.
Tatmadigimiz seker idi hani pembe pembe...
ki yaziyi okuyunca düstü aklima
aslinda hepimiz cocuguz,
hepimiz umut pesinde ama yarimiz sanirim bir fazla seker icin kötülükle kandirilip telef olmusuz.
...
Bayramlar dedik de
iyi ki bayramalr var, yoksa bu güzel yaziyi okuma imkanim olmayacakti.
Tebrikler
saygilar
Nar-ı Çiçek tarafından 9/2/2011 12:19:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
Entellektüel-41
ah!
çocukluğumuz
ki
kanar durur ruhumuz
ses ver orda mısın
hadi
sar yaralarımızı
heeeyy!
nerdesin ey insanlık
?
tebriklerim günün yazısına hayata kattığınız sevgi yürekli eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız değerli hocam..:)
sevgim saygım selamlarıma..
bayramınız kutlu olsun...
Entellektüel-41
Çok anlamlıydı
çokça bizdendi
güne yakışan seçkiyi kutluyorum... saygımla
Entellektüel-41
Off dedim uzuntumden inanin , kimi yerinde yasanmisliklar anlatimlar benzeri olup duygusu ensemde nefes gibi dururken yine de sukrediyorum .
Yokluklarin yok oldugu zamanlardan cikip gelmekle beraber ve herkesin hemen hemen ayni esit sartlarda olmasindan dolayi midir bilinmez ;
Hayallerimi hep paylastim ,neler di bunlar .
Gumbur gumbur akan deresinde , kocaman cam agaclarinin yemyesiliyle , daglara cikip zaman zaman haykirislarimizla eko yapan sesini bize geri donmesi , bir inegin boynuna sarilip onunla sevgimizi onun uzuntusunu ve bunu inegin gozyasinda , tezek vururken dilimdeki atma turkude , ati egerlerken yada yuklerken ona olmadik dik bir yamacta sevgi sozumu , rahat durmasini , kocaman alabildigine bir arazimizde tirpan vururken ritmik hareketlerle yuregimin telini ona uydururken , araba yolu henuz yokken 2 -3 saatlik yolu yuk sirtimizda hic bezmeden inatla gururla toprak yola guven vererek , daga dogru yuuyen dumanindan yagisindan milimlik yerimizin kuru kalmasindan vs ne bileyim aklima gelmiyor ki simdi daha neler neler diyecegimde :)
Bunca saydiklarimin arasinda hep bir yurek sesim oldu alabildigince yuksek tempoda , sevgiyi , hayallerimi ,camurdan pastalar borekler , bezlerden bebeklerimiz , kagitlardan paralarimiz oldu hep ama hala o gunleri sevgiyle anarim .
Iyi ki yasamisim iyi ki o zamandan bu zamana geliyorum diyorum .
Tesekkurler paylasiminiza , yurek dokumunuze Setfettin bey , Saygimla..
Entellektüel-41
Çocukken sevgiyi bulmak çok önemlidir. Bir çocuğun yetişmesinde ailesiyle beraber parka bile gitmek yetişmesinde etkili olabilmektedir. Yukarıda yazdıklarınız çoğumuzun yaşadığı şeyler. Bu yüzden hayatta boynum bükülüyorsa çocuklukta yaşadığım olayların etkisi çoktur. Bir çocuk için ilgi ve şefkat bir hayat demektir. Yazınız gerçekten dokunaklıydı. Hisseden yüreğiniz daim olsun saygılarımla
Entellektüel-41
Entellektüel-41
Güzel ve anlamlı yazınızın güne gelmesine çok sevindim. Hem yazınız ve hem de şiiriniz mükemmeldi. Kutlarım. Saygılarımla.
Entellektüel-41
Bir an altmış' lı, yetmiş' li yılların ayazalrına savrulan özüm üşüdü...Sanki takvim yaprakları değildi birer birer sararıp yere düşen! Bendim, kanayan yanım...
Ve bugün, bugünkü olanaklarla kıymet bilmeyen yanım(!) neslim, insanım...
Üşüdü özüm, üşüdü savrulan benliğim, acıdı; kâinatın aynasında görünce insanlığı...
Sen, üşüme çocuk! Savrulma, gülümse; içinden, haykırma isteğiyle çığlığa dönüşen en bariz küfürleri savurarak gülümse bu canına okuduğumun dünyasına; bir tepsi baklava, bir halka simit için de olsa...
Yaşamın içinden renklerdi, gerçekçi söylemlerle etkileyiciydi yazınız, değerli şair Setfettin Bey. Güçlü kaleminize saygı ve dostlukla, başarılarınızın sürekliliği dileğimle...
Entellektüel-41
Bayramlara gelince; onları yaşamaya en çok bizim hakkımız vardı. Fakat maziye baktığımızda, bilinç altındaki duygularımız buna imkan tanımamaktaydı. Ruhu olmayan çocukların bayramı olamazdı ki...
Tebrikler.Saygılar....
Entellektüel-41
ne güzel anlatmış..ne kadar haklı yazmış...kutladım..yürekten..saygımlaaa
Entellektüel-41
Daha yoksul ama daha tok. Şimdi çocuk olmak yok; onlar efendi oldular. Verdikçe daha fazla talep ederler. Kıymet bilmez, değer vermez, arsızlık huyları, şımarıklık hakları; diyerekten hüküm sürmekte,bu günün çocukları.
Ahh o dönemin has çocukları! Kim daha mutlu, sizce; sevgili yazarım.
Yaşama dair lezzet buldum sayfanızda kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Entellektüel-41
Nilgün Akçay
Biz aslında çocuk bile değildik. Sadece boyumuz ve doğarken ağladığımız çığlıklar standartlara uymaktaydı, gerisi yoktu. Galiba ruhları olmayan çocuklardık. Duygularımız çok farklıydı: İçinde sevgi ve gülümseme olmayan.
Setfettin Bey, yazınız beni çok duygulandırdı. Bir an olmayan çocukluğuma gittim.
Onun içindir ki, görüntü resmimde bir çocuk taşırım. Onun içindir ki, bir çocuk ağladığında içim yanar. Onun içindir ki, böyle yazılar beni ağlatır.
Çünkü, biz hiç çocuk olmadık. Çocukça oynamadık. Ağladığımızda gözyaşımız silinmedi. Neden ağladığımız hiç bilinmedi. Çocuktuk ama evin geçim derdine ortaktık.
Hastalandığımızda doktora gitmek nasıl bir şeydi bilmedik, sıcak yatak nedir hiç görmedik. Geç vakit yattığımız yataktan, Sabah ezanı okunmadan bir yetişkin gibi kalkıp işe gittik.
Onun içindir ki, biz hayatın ne olduğunu doğmadan mı öğrendik ne.
Biz bayram yaşadık mı? Sahi onu da bilmiyoruz ki...
Bayramınız mübarek olsun...
Entellektüel-41
Emine UYSAL (EMİNE45)
Entellektüel-41
Entellektüel-41
Entellektüel-41
Erken büyüyen ve olgunlaşan çocuklar. Ne yorum yazsam yazınızın gölgesinde kalacak eminim. Kutlarım. Saygılarımla.