- 1032 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Gitar Telleri 1
Kadın duyduğu gitar sesine sürükledi adamı.Çalınan parça ile yıllar öncesine gitmişti.
Yıllar öncesinin o unutulmaz yazına.
’Bernanın bir sevgilisi var’ dedi Songül. Bunu Soner’e daha bir sıkı sarılarak söylemişti.
’Kimmiş’ dedim denize taşları savurmaya devam ederek.’Yenilerden, üç aylığına kiralamışlar Bernaların yanındaki yazlığı, ismi Mert miş’.
Kafamı kaldırıp sarmaş dolaş çifte baktım.Songül çilli yüzünü daha sevimsiz yapan sinsi bir gülümseme ile baktı bana.
Berna, Songül ve ben üç arkadaştık. Her yaz aynı sitede barınan tatilciler. Bir yaz evvel hiç birimizin sevgilisi
yoktu. Sitedeki oğlanları beğenmiyor, sahildeki yabancılara da yüz vermiyorduk. çok sıkıcı geçmişti yaz.Bir sene
sonra ne olursa olsun böyle sıkıcı bir yaz geçirmemeye söz verdik birbirimize. Hem bir sene daha büyümüş olacaktık.
Songül ilk ben bulurum demişti. Buldu da, en güzelimiz olduğundan değil patavatsız denecek kadar çok konuşan ve hepimizden sosyal olduğu için becerebildi bence bunu.
Berna utangaç bir kızdı Songül ne kadar çenebazsa o o kadar suskun.O suskuyla çocuğu nasıl tavladı diye düşünmeden edemedim.
’Akşama sahilde görüşürüz’ dedi Songül tamam dedim. Duyduklarından bile emin olmadan kime attığım belirsiz taşları denize fırlatmaya devam ettim.
Neredeyse bir ay geçmiş, ben hala tektim aralarında.Berna, Mert, Songül, Soner ve yalnız kuş ben.Bazen Mert’in yada Soner’in arkadaşları,
sitenin diğer çocukları kalabalık grup olur yalnızlığımı anlamazdım.Bernanın ve Songülün tüm çöpçatan tavırlarına rağmen artık bu yazdan da umudumu kesmiştim.
Kışın okuldur dersanedir bu burukuğu hissetmezdim ama önümüzdeki kış üniversite sınavları için sıkı bir kampa girecektim.Eğlenmek için bu yazdan çok şey ummuştum.
Fakat yaşıtım oğlanları öyle aptal buluyordum ki .Songül sık sık, Berna da arada birayı fazla kaçırdımı anlattırdı sevgilileri ile nasıl öpüştüklerini.
Hatta Songülün bundan çok daha fazlasını yaşadığını düşünüyorum. Bir kere bikinin üstünü çıkarıp beraber yüzdüklerini anlatmıştı..Ne buluyorlarsa bu boş çocuklardan.
Cinselliğe dayalı sohbetlerinden hem ürker, hem onlar adına endişelenir, hem de beni bu konularda en bilgisizleri zannetmesinler diye sohbete dahil olmaya çalışırdım.
O çocuklukla kadınlık arasında ki gizemli geçite adım atan bu iki kız benim arkadaşımdı. Gözlerinden okuyabiliyordum duydukları merakı.
Sabahları deniz, kum akşam okey partileri, kelime oyunları falan derken geçip gidiyordu günler. Rutin bomboşluk duygusuna alışmıştım. Oldum olası aileme karşı sıcak bir kız değildim
ama daha bir uzaklaşmış, sadece yemeklerde bir iki kelime eden asabi bir ergene dönüşmüştüm.Üzerime gelmiyorlardı. Kışın baskıları için hakları olsundu.
Sonra aniden o geldi. Koyun en sakin, en uzak en bakir tarafına çadırını kurdu, kocaman kırmızı bir motoru vardı. Ateş kabartmaları vardı motorun üzerinde. Onda da baş parmağı
ile işaret parmağına açık ağzı ve dişleri yerleştirilmiş, dirseğine kadar kıvrıla kıvrıla uzayan bir yılan döğmesi .Ve gitarı vardı.
Önce meraktan yakınlarında denize girmeye, gece çadırın etrafında dolaşmaya başladık sonra gitar sesinin o çekici tınısından etkilenip beşimizde tanıştık onunla.İsmi Teomanmış.
Gecelerimiz renklenmişti, tabu okey gibi aptal oyunlar yerine gitar sesine kendimizi bırakıp küçükken bize anlatılan masalların büyüsüne kapılırcasına gözlerimizi yumuyor.
Varoluşumuzun gelecek serüvenlerine kendimizi hazırlıyorduk. Ya da ben öyle yapıyordum.O gitar sesi benliğimde bir kapıyı aralamıştı sanki ve Teoman
Yanında kendimi öğreniyordum, yanında kendimi buluyordum. Bakışlarımız karşılaştığında hemen kızarıyor başımı öne eğiyordum,
içimden dua ederek ’kafamı kaldırdığımda ne olur Allahım bana bakmaya devam etsin’. Ama gözlerinde derin bir acıyla gitar tellerine bakar.Bana bakmazdı.
Bir gün tüm cesaretimi toplayarak sordum.
’Gitar çalarken acı çeker gibi bir halin var, neden?’
’Çünkü şarkılar gerçek değildir ama ölümsüzdür, insanlar ölümlüdür.’ dediğinde hiç bir şey anlayamamıştım.
YORUMLAR
İlk bir kaç paragraf -bana göre- roman dilinde yazılmış. Sonraki paragraflarda öykü dili kullanmışsınız. Arada kullandığınız zaman eklerinde değişimler olmuş. Fakat ben hala büyük bir inançla çok iyi bir roman yazabileceğiniz kanısındayım. Hele ilk paragraflarınızı okuduktan sonra.
Felsefesi ayrı güzel bir çalışma. Teomanın son cümlesi de yerinde ve finale uygun- bana göre.-
Yazmak bir lütuf...Nasıl da cesurca dolanıyor boynumuza değil mi? Yazmak size çok yakışıyor. Her paylaşımda bir adım daha yükseldiğinizi görmek ne güzel. Özgün anlatımınız ve samimi kahramanlarınız sayesinde yazılarınızı okumak büyük keyif.
Sevgiler.
Çok sıkı bir hikaye olmuş ama elleri gevşek, cömert. Düşündürücü... yalnızlığı ortaladım dilimin ucunda, felsefenin kölesiyim, ah şu ayaz...Keşke hiç kesme sesini.
Bir yazı bu denli kışkırtıcı olunca ben doyamıyorum okumaya. Bizatihi hayata meydan okumanın yanında farklı bir duruş vardı ve koşarken insan birden pause tuşuna basmak gibiydi. Kalakaldım... Tek kelimeyle bana göreydi.
Tebrikler.