kamûs & leyl
Merhaba ey sevgli ;
Sana anlattığm ilk hikayeyi tekrar dinlemek ister misn ?
Bir varmış bir yokmuş … küçük bir sahil kentinde kamus adında bir çocuk dünyaya gelmiş.gülererk doğmuş bu çocuk , deniz gibi manalı ve derin gözleri varmış yemyeşil . o yüzden kamus koymuş babası adını.yıllar sonra serpilmiş delikanlı büyümüş ve öğrenmiş insanları.bir manada yaşadığı şehrin hacivatı olmuş adeta.gülmek ve güldürmekmiş hayatında yer tutan en büyük sevda. Minik kalbindeki aşkı kaybetmemiş gün gördükçe dünyada .dermş ki kendi kendine ;”insanlar nedn gülmüyor bu kadar nimet verilmişken onlara ,neden hala mutsuz göz bebkleri ; nedn yağmur yağarken tutmuyor sevgililern elleri! Herkese öğretmeliym hayata bakarken gülümsemeyi .”
Kamus olgunlaştıkça yeni bir dosta ihtiyaç duymaya başlamış.onun gibi düşünn ,onun gibi gören ,onun kadr bilen…aramış ,aramış yıllar geçmiş ve sonnda tanrınn onu verebileceği en büyük hediye sanmış o güzel kişiyi ve dostunu bulmuş. Hacıvatla karagöz gibi mutluymuş ikiside ama ikisede gölge değil aydnlık yerde gezerlermiş. Gün geçtikçe dostlukları pekişmiş , can yoldaşı olmuşlar artık.
En sevdiği dostu, kamus’u birgün bir yere götürmüş .ateşlerin yakıldığı ,oyunların oynandığı ,mutlu insanların bulnduğu bir kente.güzelce gezmişlr iki dost bu kenti herkes mutlu ,mesut ,bahtiyarmış.kente ilk girdiklerinde ateş başında bir genç kız varmış;gece gibi sihrli siyah gözleri, bulutlar gibi hafif büyüleyici siyah saçlrı, meleğe benzer narin bir tene sahipmiş bu kız.kamus söylememiş kimseye bir şey ,daha önce olamadığı kadr garip ,olmayacağı kadr heyecanlı imiş kamus.
Çok değişmiş gün geçtikçe kamus ;artık anlık gülşler kurtarıyormuş günleri ,tebessüm arada bir uğruyormuş dudaklarına . ateş başında oturn kızı düşünp sessizce gökyüzünü izlerken bir gece bir yıldız kayar, yakında bir yere düştüğünü sanan kamus dışarı çıkar ve gezinmeye başlar.yine güzel gözlü ,güneş gibi parlayan yüzyle orada oturuyordur o kız. Elinde bir çubuk toprağa bişeyler gömer gibi bir hali varmış genç kzın.bir süre izlemiş kamus genç kzı . gece boyu ateşin üzerinde dönüp dolaşan ve en sonunda en sevdiği ateşin kendini yakacağını bilen pervane gibi kamus .en sonunda toplar bütün heyecanını dilinn altında ve yürümeye başlar genç adam. Ateşe yaklaştıkça eriyor içinde birşeyler, git gide terliyor yüreği ; göremior artık hiçbirşeyi sadce yürüyor kamus sadce …ve yaklaşıyor ateşin kenarında oturan genç kıza ,boğazında yutkunduğnda gitmeyn bir darlık var şimdi,nefs alırken can çekişen bir balık gibi kamus.ince titrek sesle soruyor kamus ;
-oturabilir miyim ?
Kafasını kaldırmadan evet anlamında sallıyor başını genç kız.kamus yokmuş gibi devam ediyor genç kız biraz önce yaptıklarına .ama kamus ilk kez ona bu kadr yakın , ay tutulması gibi donup kalıyor ara ara kafasını çevirp genç kıza baktığnda .son bir can havliyle kovadan sıçramaya çalışan balık gibi terliyor boncuk boncuk ama yinede devam ediyor genç adam ;
-bu şehirde herkes mutlu ,herkes gülüyor ve en çok gülmek size yakışacakken siz neden mutsuzsunz? Diye ince bir nefesle soryor kamus.genç kız başını çeviriyor , kamus heycanlı ve bitkin… sadce ufak bir tebbsüm genç kzın verdği cevp.artık hayatla bağlantısın kesildiğini sanan kamus son nefesinde bişeyler anlatmaya çalışan tan yerini görmedn öleck yaşlı usta bir savaşçı gibi devam ediyor sözlerine;
-ben hayatmda hiç böyle bir duyguya kapılmamıştım,yokluğumu hiç anlamıştm;yorgun yorgun uyumayı hiç bilmiyorum ,ağlamayıda…bu kentin kapısından girdiğim ilk günden beri gözlerinizi düşünmekten uyuyamıyor bu kamus . ipek saçlarınz,ay karanlığı gözlerinz , güneş gibi narin bedeninz …yoksa siz bir melek misniz?
Kamus ,kızl denize düşmüş gibi ter damlıyor saçının her bir telinden.genç kız yine aynı tebbsümle başını iki yana sallayıp cevp veriyor genç aşık adama ;
-leyl! İsmim leyl.
yeni doğmuş bir çocğun heyecanıyla sarsılan kamus devam ediyor konuşmasına ;
-kimseniz yok mu ? annenz , babanz, … ?
Konuşmaktan çekiniyor leyl biraz duruyor yeni doğack güneşin karşısında.sessiz sessiz, elindeki çubuğu güneşin doğduğu yöne uzatp kızıllığı gösterrk konuşur ;
-biraz sonra yeni bir gün daha yaşayack bu şehrin insanları şu arkamda gördğn kulübenin içinde bir horoz var, o ötmeye başlar biraz sonra ,işinz olmalı siznde, gitmelisinz.güneşin doğmasınn verdiği güvenle sorar kamus ;
-her gece burda olur musnz?
Leyl;
-“bu kentten gitmem gerektiği güne kadr , evet.”dedi.
Son bir yutkunmanın ardından genç adam ;
-“peki , mutlu bir gün diliyorm ateşin rabbinden leyle”.deyi verdi.
Uzaklaşırken derin bir nefes almak istyn kamus , üç dört adım attıktan sonra bayılp kalır yeni doğn güneşin serinliğnde.gözlerini açtığnda güneşin yakıcı ışıkları çoktan sarmıştı odasını.çok su kaybetmişti ve dudakları çatlamıştı susuzluktan. Beyin emir vermişti dile su iste diye , birbirne değdirdi çatlak dudaklarını yüksek bir sesle ;
-“leylll !” dedi.
Akıl ne derse desin bir kere aşık oldumu kalp ,onun hükmüne girr artık beden.kamus,Kısık gözleriyle odanın duvarında ona doğru geln bir gölgeyi gördü . elinde bir tas soğuk su ve mükemmel güzeliğyle bu leyl’di. Tası uzattı leyl, dalından kopmasını istmedği bir gül gibi dokundu tasın altından tuttan leylin parmaklarına kamus ,eli uyuştu tası tutamayp düşürdü yere. Elinden kluna , kolundan diline ve oradan kalbi uyuştu genç adamın.leyl gülümsedi sadece ve döndü yüzünü kapıdan tarafa ve çıktı genç adamın çadırndan.şaşkın gözlerle tavana bakarken hangi parmaklarınn onun parmaklarına dokunduğunu anlamaya çalşıyordu kalbi uyuşmuş genç adam.bir kaç dakika sonra başka bir gölge yaklaştı çadıra bu genç dostydu kamusn. Genç dostu kendi eliyle içirdi kamus’a suyu , derin bir nefes aldıktan sonra baktı kamus’a doğru derin drin genç adam ve dedi ki ;
-“ey güzel dostum, seni en iyi ben anlayacğmı sanıyordum ama artık öyle olmadığını düşünüyorum.senan mutlulğn benm için herşeyden daha önemli ve görüyorm ki mutlu olacak birisini buldun.”
Kamus’un gözleri doldu ,konuşa bilse neler söyleycekti kim bilir neler diyecekti ruh ikizine .kamus’un elini sıktı genç dostu sıkı sıkı ve sarıldı en iyi arkadşına. Artık yoktu kamus’un da kimi kimsesi .tek başına tanımadığı bir kentte tanımadığı insanlarla başlayacaktı yeni bir hayata.ağladı kamus güneş göz yaşlarını kurutamayana kadr.derin derin iç çekti ve toprladı kendini.baktı gökyüzü aynı ama yıldızlar yer değiştirmiş, dün gece şurada olan yıldız bu gece gitmiş.
Normale döndüğünde nefs alışı kendini bulmuştu ateşin başında oturr halde.leyl yine aynı leyl ama bu akşam derindn bişeyler mırıldanıyor gibi hoş bir ses var dudaklarında. Dostunu kaybedn ama hayatınn aşkını bulan kamus düşüncelerde boğulurken şarkı söyleyn gece kuşları gibi kısık bir sesle leyl;
-iyi mizinz ?
Yorgun ve mahsun gözlerle tebessüm edior kamus ,sevgilisine ;
-o benim herşeyimdi,arkadaşım, kardeşim … o yokken bana kim sahip çıkacak şimdi ? ben hüzünlüyken kim gözlerime bakıp benimle üzülebilcek?
Genç kız biraz çekingen biraz tedirgin ;
-Size yardımcı olmama müsaade edr misniz?
Biraz olsun düşündüklerinden uzaklaşan genç adam heyecanlanır ve sorar;
Nasıl bi yardım ?
Leyl;
-artık sende benim gibi yanlızsın. Sen benim yarım ol ben yanına geldiğimde bütün.hayatımda bana değr veren ilk insan sensin kamus.
Genç kızn gözlerinden acı damlalar ateşe düşerken, kamusn gözlerinde heyecan ve mutluluk boşalıordu geniş topraklara.
Ayağa kalktı kamus ,leyl de yöneldi ona doğru . yaklaştılar ateşin gölgesinde iki aşık birbirlerine gözlerden akan damlalar nisan yağmuru gibi toprak kokusuna bulamıştı bu güzel kenti.bir adım daha yaklaştılar birbirlerine ve kamus sarıldı muhakkak sevdiğine leyl de öyle.gece boyu gülen gözlerle hiç konuşmadan birbirlerini izleyen iki genç aşık güneşin bende burdayım demesiyle ayıkır.leyl benm gitmem gerekiyor der ve sarılır kamusa .kamus çadırına dönerken ayakları yere basmayan bir ruh gibi dolaşıor ortada. Leyl in Sarayda çalıştığnı söyler ona şehre ilk geldiklerinde karşılarında elinde su ile bekleyn adam .yeni eşinn ne iş yaptığını yakından görmek isteyn kamus çadırında düşünmeye başlar.aklına bir fikir gelmiştin kamusun ama uygulaya bilmek için önce saraya sebze meyve götürenlerin yanında işe başlaması gerekmektedir.yardım isteyeceği tek adam dostun arkadaşı olduğuna kanaat getirp komşusunn dükanına gider. Orda istediği tüm bilgilere ulaşıp işe başlamk için sebzeci dükkanına gidip yalvarır yakarr fakat adama ihtiyacımz yok derler.
Gece olduğnda yine ateşin başında bulşan yeni aşıklar el ele göz göze ve kalp kalbe birbirlerine sımsıkı bağlanmışlardır iyice. Leyl konuşmaya başlar ;
-hani annen,baban yok mu demiştin bana .. annem yok , üvey bi babam var şu ilerdki sarayda kalıoruz.
Kamus dvam edr;
-Küçük yaşta babamı kaybettim,annemi zaten hiç tanımadım.
İkisi içinde hüzünlü bir gece geçmiştir. Yan yana gök yüzüne dönerk uznırlar toprağa , mutludur ikiside leyl babasına nasıl söyleyeceğni düşünrken kamus da genç dostunu düşünr içten içe.
Genç kız aniden yükses bi sesle ;
-saraya bahçivan arıyorlar ,kralın en sevdiği bahçivanı öldü ve çiçeklerin durumu çok kötü.çiçeklerine bakmak için birisine ihtiyacı var.yarın öğleden sonra gel bahçivan olduğnu söyle kral çok sevinecktir.
kamusun işine gelir bu teklif .saraya girmenn imkansız olduğunu düşünn genç adamın şimdi gözleri parlar ve bir katta daha artar heyecanı.
-tamam benimde işe ihtiyacım var. der kamus.
Gün aydınlanmadn eve girmesi gerkn leyl toparlanır ve vedalaştıktan sonra evine döner.kamus çadırına gidip yarın kralın karşısında temiz ,düzenli görünmk içn 2 çift giysinden birisini onarmaya başlar .öğle vakti gelmiştir . kamus çoktan sarayın önünde hazırdır. Nöbetçi askerler tarafından üzeri aranır ve içeri alınır. Bir gurp asker eşliğinde altın işlemeli kolonlar arasından geçer çinileri büyük bir hayranlıkla seyredrk büyk avluya girer. Karşısında oturan , heybetli, en değerli taşlarla süslenmiş giysisiyle oturan bi adam vardır . kral olduğunu düşünr ve saygı ifadesi olarak eğilir tahtın önünde.başı yerde konuşmaya başlar;
-bitkiler insan gibidir ne kadr değr versen o kadar mutlu olurlar.çiçekler bayanlar gibidir onları sdce sevmk yetmez ,…
Kamus sözünü tamlamadan kral ;
Daha önce bu işi yapmış olmalısın ,şimdi bahçeye in bana tohumluk karanfil ve hasta bir gül getir.
Kamus ayağa kalkar ve yanında iki askerle bahçeye iner.aradan 5 dk geçtikten sonra elinde dibinden sökülmüş bir gül dalı ve biraz da karanfil tohumu döner kamus.kral;
-neden sadece gülü koparmadın budala bütün dalı getirdin?!
Kamus kendinden emin cevap verir;
-sadce gülü koparıp getirseydim o gülün iyileşme gibi bi şansı yoktu. ama ben bu dalın hepsini iyileştirebilirm ve bu koparmadığm gülüde.
Kral sevmiştir kamusu.Genç ve bilgili bir bahçivan uzun yıllar işime yarr düşüncesiyle kral emir verr askerlerine ;
-Yeni bahçivanın evini hazırlatın!
Kendinden emin kamus mutluluktan kafasını yerden kaldırmadn yürür geniş saray koridorlarında. bahçeye indiğinde yeni evini ve çevresini gezmek bahanesiyle leyli görme umuduyla dolaşır biraz . sonra eşyalrını toplamak için çadırına gider ve eski püskü yatağına oturduğunda “koca saraydan geceleri nasıl çıkarım” die düşnmeye başlar.”leyl çıkabiliosa bende çıkablirm “die düşünr ve mutluluğu artmaya başlar.gece olmuştur ve ateş başında bulşma saati gelmiştir aşıklar için. Kamus bir süre beklemiştir sevgilisini ve leyl de geliodur işte ayağa kalkar genç adam sarılrlar birbirlerine. Gün geçtikçe aşkları , sevgileri artıyordur birbirlerne karşı .kamus tutar elinden güneş gülüşlü leyli başlar anlatmaya ;
-bugün o büyük altın işlemeli kolonlu büyük saraya gittim , yüce kralı gördüm , onunla konuştum .beni yeni bahçıvan yaptı .
Leyl;
-artık ateş başı bulşmalar yok.sarayın içinden geçn bir dere var ,en üstte tepede bir ağaç var onun altında beklicem seni her gece .
Artık her dakikaları , saatleri,günleri beraber geçiyordur genç aşıkların. Gün geçtikçe birbirlerine daha çok bağlanıyordurlar genç çift.kamus bu arada işine verdiği önem ve titzliğiyle kralın gözüne girmiştir.kral kamusu ayrı bir seviyodur artık diğerlerinden.bir gün padişah bahçede gezintiye çıkmıştır. Kamus yanında çiçekler hakkında bilgi vermeye devam ederken büyük kral iki adım atıktan sonra durr ve arkasından gelen kamusa döner. Der ki;
-Evlat seni çok sevdim.işine verdiğin önem ve her işinde titizlik hoşuma gidiyor.araştırdım kimin kimsende yokmuş.adının kötü bir olayda geçtiğini söyleyende olmadı. Seni kzımla evlendireceğim!
kralın bu kadr iltifatını alan kamus mutlu mutlu gözleri ışıldarken evlenme konusu bütün duygularını değiştirmiştir.kral bir karar verdimi özerine söz söylenmez ilkesine göre davranmalıydı kamus. Ama gönlü izin vermez ve sessizce mırıldanır padişaha;
-efendim ben başka birisini seviyorum.
-benim ülkemde kimi seveceğine ben karar veririm genç adam .
Olduğu yerde kalan kamus şimdi bir ölüden beterdir. Yürüyemez,konuşamaz hale gelmiştir.başka birisiyle evleneceğini leyle nasıl söyleyebilir ki ?akşama kadr kurduğu hayaleri düşünen ,leyli düşünen kamus son kez kralın karşısına çıkmayı planlar.yatağına uzanmış yorgun bir halde yatarken külübesinin kapısı bir muhafız tarafından çalınır.
-efendimiz sizi çağırdı.
Yavaş yavaş üzerini giymekte olan kamus “ben bunları leyle nasıl anlatırım” düşüncesiyle yanıp tutşmaktadır hala.altın kolonlu koridorlar gümüş kemerli duvarlar artık ilgisini çekmiyordur genç adamın .büyük kralın huzuruna vardığnda , tahtın yanında bir kız vardır gözleri yerde ,halı dokuması işler gibi kafasını hiç kamustan tarafa çevirmeyen bir kız.kamus eğilir padişahın önünde selamını verir ve kraldan önce yaşlı gözlerle konuşmaya başlar.
-efendim bana kızınızı layık görerk beni onurlandırdınz ama benim benim bir sevdiğim kız var ki ne yerde eşine rastladım ne gökte izine . yüce kralımz izin verirse onunla beraber mutlu olmayı dilerim ?
Tebessümle bu konuşmaları dinleyen yüce kralın gözleri dolar.cevap verir genç adama:
-eğer sana sunduğum bi nimeti almazsan ülkeyi tek başına terk edeceksin!
Yaşlı gözlerle kafasını yerden kaldırıp en güzel taşlarla süslenmiş tahtın üzerinden oturan krala bakar kamus. Der ki;
-efendimiz kimim kimsem yok ve gideceğim bir yerde yok . bana ait olan tek şey var bu sarayda onu almama izin verin.
Bu sözlere şaşıran kral sorar:
-benim sarayımda sana ait olan ne olabilr ki!
İsmini söylerken bile kalbi fırtına kopmuş denizler gibi çırpınır.ve son bir nefesle anlatmaya başalr;
-Leyl adında bir kız. Üvey babasıyla yaşıyormuş sizin emrinizde. Onun kalbi bana ait onu istiyorum.
Bu sözleri umutsuzca mırıldanan kamusun gözleri yerdeki işlemelerin üzerinde geziyordur ve bir anlık sessizlikte iki adım öteden kendisine yaklaşan birisi vardır.halsizlikten kafasını kaldıramayan kamus a bir el uzanır. Bu kamusa verilebilcek en büyük hediyedir. Bu kamusn canından bile vazgeçtiği sevgilisi leyldir.
Kral yüksek sesiyle, bütün bir sarayın duyabileceği bir sesle ;
-al işte bahçıvan sana leyl ! kzım leyl!
Mutluluktan aklını kaybedecek hale gelen kamus koşar ve kralın eteğini öper ve binlerce tşkür eder .artık iki sevgili ömür boyu yanyana olacaklardır.
Babasına hiç bu kadr sıkı sarılmayan leyl sarılıyor babasına .
Kral, kamus u ayağa kaldırıp gözlerine bakıp şöyle söyler;
-sana ,knedi gözünle görebilecğin hayatının en güzel çiçeğini verdim. Eğer bu çiçeği boynu büküp , bahçede yalnız başına solmuş bir halde görürsem bunu hayatınla ödersin bahçıvan .
Dünyanın en mutlu insanı lan kamus şimdi daha mutludur.kralın huzurundan ayrılırken sonkez dönüp krala ;
-Efendim son bir isteğim olabilir mi sizden ?
-elbette bahçıvan.
-efendim benim çok iyi bir dostum vardı beni bu kente o getirdi uzun zamn oldu görüşmeyeli onu da düğüne çağırabilir misnz?
Tebessüm eden kral kafasını sallar ve heyecanla giden kamusu izlekenr ddi ki içinden;
-“mutluluk ne parada ,ne handa , ne sarayda. Mutlulk sevgilinn sevdiği dudakta.”
Kralın emri ile kuruluyor ocaklar , yakılıor ateşler kırk gün kırk gece eğleniyor bu şehrin insanları.kamus çok sevdiği bahçıvanlığa devam ederken en sevdiği dostunuda yanına alıyor ve dostça günler onları bekliyor.leyl bir erkk çocuk doğuyor adını AŞK koyuyor mutlulukla besliyor hergün bebeğini .kral yaşlı ama hala tebessüm var gözlerinde ve hala olgun kral.
Ahmet numan sakal
23.08.2011 - 17:31
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.