- 1658 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Gülce ve Hisarcılar
HİSARCILAR. "Sanatçının Dili Yaşayan Dil Olmalıdır". Aksi takdirde, ister eski, ister yeni olsun, ölü kelimelerden doğan her eser yeni nesilleri birbirinden ayırır. Türk sanatına ve kültürüne olumlu katkıda bulunamaz. Bu ilkeyle ilgili olarak Hisarcılar, "Ağza alınmayacak kadar kaba ve çirkin kelimeleri bol bol kullanmak, dil akışına uymayan uydurma kelimeleri inatla ve ısrarla kullanmak, büyük harf-küçük harf kurallarına boş vermek, noktalama işaretlerini kaldırmak, cümle tekniğine kulak asmamak"gibi Birinci ve İkinci Yenicilerin tutum ve davranışlarını eleştirmişlerdir.
GÜLCE: Şiir dili anlaşılır olmalıdır. Konuşulan dil, evrensel , yeryüzünün en köklü ve en yaygın dillerinden olan Türkçe esasımızdır. Millî ve mahallî olunmadan evrensel olunamaz.Türk kültür ve sanatını ana dilimiz Türkçe ile yoğurmaya, dünden alıp bugüne ve gellecek nesillere yeniden yeni yaparak taşımaya talibiz. Estetik lirizm, edebî sanatlarla zarifâne, aşırıya kaçmadan süslenmiş, mesajı ve iç ahengi çeşitli vezin ve şekilsel unsurlarla da tamamlanmış bir şiir. Kabalık, bayağılık ve argodan uzak, dilbilgisi ve yazım kurallarına uyan bir düşünceye sahiptir.
--------------------------------------------------------------------------------
HİSARCILAR "Sanatçı Bağımsız Olmalıdır". Zira, onun eseri, siyasî sistemlerin de, ekonomik doktrinlerin de propaganda aracı değildir.
GÜLCE: "Elbette sanatçı bağımsız olmalıdır, ama, -bana ne diyemeyeceği, bağımsızım, beni ilgilendirmiyor diyemiyeceği-ülke-bayrak-kutsal değerler gibi hususlar da vardır. Türk Milletinin varlığı ve Türkiye Cumhuriyeti’ nin bir ve bütünlüğünü savunduğumuz gibi, dış Türkler ve diğer Müslüman toplulukların önemli meselelerine de duyarsız olamayız.
--------------------------------------------------------------------------------
HİSARCILAR : "Sanat Millî Olmalıdır". Çünkü kendi milletinden kopmuş bir sanatın milletlerarası bir değer kazanması beklenemez.
GÜLCE: Sanatta millilik, şekilsel özelliklerle bütünleşmiş dil, âhenk, tarz ve bakış açısının yanı sıra, insanı, yaratılmışların en şereflisi sayan everenselliğe götürmelidir.
--------------------------------------------------------------------------------
HİSARCILAR :"Sanatta Yenilik Asıldır". Ne var ki, bu yenilik arayışı eskinin ret ve inkârı şeklinde yorumlanmamalıdır. Dünden kuvvet alarak yarın da kolay kolay eskimeyecek bir yenilik anlayışı ilke edinilmiş; mutlaka serbest şekilli şiir yazmak, şiiri nesre ve hikâyeye yaklaştırmak, heceyi ve aruzu ölü vezinler olarak görmek gibi ısrarcı yaklaşımların doğru olmadığı bir gerçektir.
GÜLCE : Her yeni hareket ve oluşuma karşı çıkanlar, onu kötüleyenler, engel olanlar çıkacaktır. Edebiyat tarihimiz, hep KÖKLÜ VE KALICI YENİLERİ YAZMIŞTIR-DESTAN ETMİŞTİR de MOLLA KASIM misal karşı çıkanları pek yazmamıştır. Mevcuda ’karşı çıkmak’ değil yenilik anlayışımız, onu ŞANLI KÖKLERİNDEN ALIP, yeniden YENİ yapıp geleceğe, günümüzün damgasıyla taşımaktır. Yahya Kemal’in (NE HARABİYİM NE HARABATİ/ KÖKÜ MAZİDE OLAN BİR ATİYİM) veciz sözünde şekillenmiş bir edebi hareket... Anlayışımızda BOZMAK ve DEFORME etmek yoktur. Hatta ESKİ-KÖKLERİMİZE sahip çıkıp, onları yeni şekil, yeni söylem ve bakış açılarıyla GELECEĞE TAŞIMAK VARDIR. Elbette, köksüz ağaç olmayacağı gibi, kökleri bulunmayan bir edebi hareket de olamaz ve yaşayamaz. HECE, SERBEST ve ARUZ bizim. Bu bizim olanların içinden, bu mazideki MUHTEŞEM KAYNAĞIMIZDAN yeniden yeniler çıkara çıkara ilerleyeceğiz.
--------------------------------------------------------------------------------
HİSARCILAR :Toplumcu Gerçekçi, Garip ve ikinci Yeni gibi şiir hareketlerini de açlığı ve sefaleti dile getirdikleri, gençliğin şehevî arzularını kamçıladıkları, amaçlı olarak aile ve diğer toplumsal kurumları hiçe saydıkları iddialarıyla eleştirmişlerdir.
GÜLCE : Adı ve çıkış kaynağı ne olursa olsun, aile ve toplumsal dokumuzu hiçe sayan şiir hareketlerine, söylemlere karşıyız.
--------------------------------------------------------------------------------
HİSARCILAR: Vezin konusunda bir dayatmaya karşı olmuşlar, şiir olarak kalabildiği müddetçe aruzu da, heceyi de, serbest şekilli şiiri de kabul ettiklerini belirtmişlerdir. Şiirin şekil özellikleri yönüyle, aruzda ve hecede alışılmış kalıpların çerçevesinden kurtulup yeni söyleyişlere ulaşmasını hedefleyen Hisarcılar, muhteva özellikleri yönüyle de, şiirin konusunun sınırlandırılamayacağını, şiir feda edilmemek şartıyla her konunun işlenebileceğini savunmuşlardır. Zira sanatın her şeyden önce bir hürriyet meselesi olduğunu, ancak, dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir zaman mutlak hürriyet rüzgârı esmediğini belirterek, "hürriyet perdesi arkasında oynanan maksatlı oyunlara pabuç bırakmayacaklarını" da her fırsatta dile getirmişlerdir.
GÜLCE: Hece, serbest , aruz bizim. Bizim olan şeklî-şiir mimarisi değerlerini kavgalı edemeyiz. Bunları gerekirse bir şiir bünyesinde topladığımız gibi, her birini kendi arasında da karabiliriz.Vezin, kafiye, ölçü; bunlar birer vasıtadırlar. Esas olan has şiirdir. Şiirin yükselişidir.