SEVGİ ya da ŞİDDET ?
Kadının yavrusunu koruma ve sahiplenme içgüdüsünün erkekten çok daha fazla olması kadını erkekten ayıran en önemli özelliğidir. Sahiplenme duygusu sevgiyle başlar .Sevdiğini sahiplenir,sahiplendiğini ise korur. Toplumun temel taşlarından biri olan kadın ve evlatları son günlerde psikolojik ve fiziksel saldırılarla gündemde ve devletten yardım istiyorlar. Aslında hiç eksilmeyen günden güne çoğalan kadınlara ve çocuklara fiziksel, ruhsal şiddetin artması yasaların çaldırıcı olmamasından kaynaklanıyor.
Her ne kadar göz ardı edilse de; fiziksel ve cinsel şiddet istismarlarının %90’ı aile bireyleri tarafından yapılmaktadır.
Birçok çağdaş toplumda; aile içi şiddet fiziksel seviyede ise kriminal bir suç olarak değerlendirilir. Ekonomik, duygusal, zihinsel, sosyal ve ruhsal baskıların karşılığı olarak da yüksek tazminat bedelleri ödemeye mahkûm edilirler.
Bizde ise bir gece karakol macerasından sonra suçlu kaldığı yerden devam eder üstüne üstelik şikayetçi olunmasının da hırsıyla öldüresiye şiddet uygular.Vatandaş da dövülen,dövülerek öldürülen kadınları,çocukları sokaklara da atılmış bir vaziyette görür.Hangi vicdanın,hangi insanlığın bunu yapabileceğini sorarken aslında bu insanlarında bu toplum içinde yer aldığını düşünemez.Bu şiddeti uygulayan insanları bizler korumakla var ediyoruz.O kadın çocuk defalarca şiddete maruz kalırken bizler bu olaya şahit olurken hangimiz şikayetçi oluyoruz? Şikayetçi olduğumuzda da hemen serbest kalacağını bildiğimiz içinde harekete geçmiyoruz.Son günlerde de yoğunlukta kadınların eşlerinden boşanma sonrası devletten korunma istemesine rağmen ve kaile alınasıya kadar kadın şiddetten dolayı öldürülüyor. Toplumda bireyi var etmek için 9 ay karnında taşıyan , ölünceye ya da öldürülünceye kadar koruma iç güdüsüyle her zaman koruyan kadınlarımız,anne,abla,teyze,sevgili,eş… nice sıfatlar altında varlığından itibaren koruma içgüdüsüyle yaşar.Evli olsun olmasın sorumlu olduğu kişiyi koruma içgüdüsüyle sarılır.Bir kadını kalbini kazanmak ise çok kolay. Hayatında ona zarar veren insanları bile sevgi sözcüyle ufacık bir ilgi ile tekrar affeder.İçinde sevgiye dair çok toleranslar barındırır. Bir kadını anlamanın tek yolu onu sevmektir… Ve daha sonra onu anlamaya gerek kalmaz.” Der Sydney Haris
Kadına her türlü şiddet uygulayanlar ve koruma talebine rağmen korumayanlar bilmelidir ki yaşadığı topluma ve geleceğine zarar vermektedir. Onu dünya ya getiren varlığa, Allah’a hakarettir.Annesine,kız kardeşine küfür edenleri bir çırpıda zarar verenler giderler evde karısına, çocuğuna,sevgilisine zarar verirler. Sefil adamlar dışında kimse karısını dövmez der Araplar…Aralarında evlilik anlaşması ya da imza olmadığı içinde şiddette maruz kalan kadınları da korumayan toplumda aynı sefil düşünce içindedir.Bir imza insan hayatından ne kadar önemli olabilir ki? İmza vicdanın onayımıdır.
Aile bireylerinde ya da başkalarında fiziksel,ruhsal şiddetle kendi namusunu,onurunu kurtardıklarını sananlar asla namusa,onura sahip olmamışlardır. Sevgi duygusu ve şiddet duygusu aynı bedende var olamaz.
Dilek AKINCILAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.