- 633 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Vazo kırıkları ve ben
Vazo elimden düştü. Oysa nasıl da sıkı sıkıya tutmuştum. Bir anlık dalgınlık, çözülme ve özensizlikte parmaklarımın arasından sıyrıldı. Ellerim düşme hızına yetişemedi. Gitme vakti miydi ?
Cam kırıklarının etrafa dağılmasında kendimi seyrettim, aşkı seyrettim, ilişkileri seyrettim.
Masanın altında, sehpanın, sandalyelerin…Tıpkı kendi bölünmüşlüğüm , ilişkilerin savruluşları. Kalbim kaç parça? Sayamadım, cam kırıklarını sayamadığım gibi. Her bir köşede başka burukluk, toplasam toplanmaz, yapıştırsam bütünlenmez .
Kendime kızıyorum , dikkatsizliğim öfkemi artırıyor. Çaresizliğim , avuntusuz kalışım, canımı yakıyor. Pişmanlığın ne faydası var?
Onu görür görmez rengine ,dokusuna, şekline şemaline vurulmuş, gözlerim parlayarak almıştım. Zor beğenirim oysa ben. İnsan gibi eşyaya da aşık olmam lazım, nasıl bir huysa. Çekmeli beni kendisine. İşte bu “benim olmalı” dediysem eğer tamamdır. Artık can gibidir değeri. Öyle eşya perestlikten falan değil . Ruhumu teslim edişi sevdiğimdendir. Koruyup kollamam, bütünleşmem benden bir parça olacağı için, beni yansıtacağı içindir.
Evime getirdiğim ilk gün ona yakışan en güzel yeri aradım, buldum. Günlerce aylarca odamı kattığı güzelliği seyrettim. Hoyrat eller dokunmasın, kötü nazarlar ilişmesin istedim. Tozlandığında okşayarak silerken öpüp okşayacağım gelirdi çoğu kez. Renk renk çiçekleri tüm sevecenliği ile sergilerdi . Leyla ile Mecnun’un hikayesini okumuştum. Leyla’nın eşyalarını narin bir bebekmiş gibi tutması ve kullandıktan sonra teşekkür edip yerine kaldırması geldi aklıma. Ah,”hüsn-ü istimal Leyla” sen bir eşyaya böyle değer gösterirken Mecnuna kim bilir nasıl nazik davranıyordun.
İsteyerek atılan vazolar da var. Ya rengi modeli yeni eşyasına uymuyordur yada daha güzelini bulmuşlardır. Hani bazı insanlarda olur ya “Bağlanma sorunu” Özgürlüklerine o denli düşkün olurlar ki birine, bir şeye bağlanmaktan korkarlar. Bazılarında kaybetme korkusu , bazılarında ise konup göçme alışkanlıkları bahane olur. Böylesine de vefasızlaşıp , çabuk tüketebiliyoruz. Kavga esnasında vazoyu fırlatıp kırarak hırs çıkarmalar vardır bir de. Vazo neden bedel öder ki ?Ayrılıklar neden çirkinleşir ? Bir zamanlar sarılıp, sevmiştin. Aksi olmalı değil mi ? Vazonun kırılışı gibi parçalara bölmeden, bir başka evi süsleyecek güzellikte bırakarak olamaz mı ?
“Benim olmayan artık hiç bir işe yaramasın” mantıksızlığı
“Bana yar olmayan başkasına da yar olmasın” bencilliği
Ya da “Benden sonrası tufan” vurdumduymazlığı mı?
Oysa ki, her bölünme insandan bir şeyler eksiltir, ruhu yıpratır, güven duygusunu zedeler. Yeni başlangıçları erteler,yaralar büyür derinleşir. Canım acıdı, hiç insaf yok mu?
Bir vazo kırıldı,benimde içimde onunla birlikte neler neler kırıldı….
İsra Doğan
/2011/
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.