AĞLAMAK
Yüreğindeki yükler ağır geldiğinde, yüklü bulutlardan boşalırcasına ağlar, ağlar ağlarsın…
Ayrılıklar, hasretler, ihanetler, aldanışlar, yenilişler, acılar, burukluklar, yitirişler daha neler neler birikir küçücük yüreklerde… Binbir türlü hikaye, binbir türlü hüzün nasılda yer eder nasılda kanatır yürekleri nasılda acıtır…
Bazen ufak bir yerden delinir için. Küçücük bir şey gelir aklına ve birden içindeki tüm yüklere batar iğne. Geçmişte ve şimdi sana dokunan ne varsa, hepsi hepsi hepsi dizilir bir bir karşına… Tutamazsın kendini, koy verirsin… Taşar gözlerinden dökülür yaşlar, belki de hıçkıra hıçkıra ağlarsın.
Öyle anlarda, bırak şissin gözlerin, gözyaşlarının tuzu değsin dudaklarına… Çünkü hissettiğin kadar yaşarsın. Hem belki bu sevimsiz ve soğuk dünyaya inat ısıtır gözyaşlarının sıcaklığı etrafını, belki yüklerin boşalır bir bulut misali, açılır gökyüzü masmavi ve kaybolursun o mavilikte… zaten herkes bilir ağladıkça açılır insan ve Sezen Aksu’nun da dediği gibi aslında güzel değil midir ağlamak?
( Dilek KARSLIOĞLU )
YORUMLAR
Evet sevgili Dilek, ağlamak gibisi yok ama ağlamaya ağlamaya yürekler taşlaşır ve iyice ağırlaşır. Keşke ağlayıp şu ağır yükümüz den kurtulsak, değil mi? Yazın içime oturdu, kurşun gibi...
sevgiler.