hayatın kadını
zil çalar bir hikaye başlar
mustafa on dokuz yaşında dersaneye gidecek maddiyatı olmadan ikinci el kitaplarla hazırlandığı üniversite sınavını kazanmıştır.
ama kayıt yaptıracak paraları yoktur şirin bir mahelle çocuğu mustafa herkes severdi onu
üniversiteyi kazandığını duyan mahalleli yartım toplar arasında kanınca kararınca herkes üç beş yardım ederler. ve mustafa kayıt için istanbul yolunu tutar kaydını yaptırır ve hiç tanımadığı bilmediği koca istambulda bir mücadeleyi girişir sadece okumak yetmiycektir
ona çünkü çok zor şartlarda okumak zorunda olduğunun farkındadır okul yurt arası gider gelir bi kac zaman fakat birşeyler yapmak istiyordur akşamları çalışıp ailesine yük olmadan
okumak ve başarmak arkadaşı vedet kitap satmayı tavsiye eder nasıl olur derken bi kitap tezğahının başında bulur kendini
ilk başta zorluk çeker ama para kazanmak mutlu eder onu alışır baya bi satıcı olmuştur artık üç beş ay böyle devam eder yurt saatinde yurta olmak zorunda oldukları için tam iş saatinde topluyolardır tezğahı vedat der bi ev tutalım yanımıza sağlam iki arkadaş daha bulursak kalkarız bu işin içinden der mustafa dur bi bakalım derken ev bulunur arkadaşlar ayarlanır
ve artık dört arkadaş öğrenci evlerindedir sağdan soldan okul arkadaşlar üç beş eşya baya ev olmuştur artık bu şekil şaka şamata vedat mustafa kemal salih
dört iyi arkadaş olmuşlar sorunsuz bir bekar hayatı sürüyolardır herkes görevini gününde yerine getiriyor çamaşırsa çamaşır bulaşıksa bulaşık yemekse yemek
bir gün kemal bi pazar sabahı kemal bi karaköy yapalım istanbula gelipte karaköye gitmemek olmaz der mustafa anlamaz ne yapacağız karaköyde diye sorar biraz yırtık olan vedat olum anla işte öyle yani mustafa ben gelmem der gel oğlum derler yemezler seni muhabetleri döner ken bi bakmış lar kapıdalar tabi hepsi girer ama mustafa girmez ben burda kapı bekliycem der.
tamam oğlum gelmezsen gelme derler üçü girerler aradan yarım saat geçer gelirler tabi havalar abartmalar o biçim şöyle oldu böyle oldu ve evin yolunu tutarlar
ama o gece mustafayı uyku tutmaz aklında fikrinde orası meraktan ölecek üç beş gün geçer mustafa postaneye gidiyorum diye karaköyün yolunu tutar.
kapıda arandıktan sonra içeri girer hayretler içindedir kadınlar kapı girişlerinde
renkli renkli çamaşırlar üzerlerinde ve onları seyreden her yaştan insanlar ürkekliğini
atamaz kolay kolay az bir ilerler birine takılır gözü bir kadın yirmiki bilemedin yirmi üç yaşlarında çok güzeldir içinde ne işi var burda dercesine onu keser ama o hiç farkında deyildir hiç zevk almadığı belli bu işten
mustafa yavaş yavaş sokulur önlere doğru pelin takma adlı bu kadın gel der mustafaya mustafa kıp kırmızı olur kilitlenir kalır anlar pelin onun ilk defa buraya geldiğini ve ilk deneyimi olacağını
öne doğru hamle yapar mustafa tekrar gel der mustafa bir adım zor atar ve nasıl olduysa gider yanına kapıda bi kadın aslanım bi jeton al der mustafını şarırır jeton onun bildiği çarpışan otoya binerken alınır verilir kadın almıycaksan git bekleme burda derken pelinle gözgöze gelirler ve bi jeton alır pelin der üskata çık beş numaraya gir geliyorum der
mustafa çıkar gelir kapının önüne kapıyı açar toplasan beş metrekarelik oda bi yatak bi ayna bi komidin başkada bi şe yok oturu yatağa ve kapı açılır pelin girer tüm güzelliğiyle bi kahkaha patlatır sen hala soyunmadınmı diye mustafa dona kalır vepelin yanına oturur
mustafayı uzatır yatağa öper dudaklarını soyar mustafayı ve iilk deneyimini yaşar mustafa
tamam der pelin giyinebilirsin der aşağıdan kızarlar fazla kaldın diye mustafa utanmıştır
bakamaz yüzüne pelinin pelinde etkilenmiştir temizliğinden kapıdan çıkarken sorar ne yapıyorsun diye okuyorum der mustafa ve inerler aşağı
mustafa giderken süzer gözleriyle pelin hoşlanır ondan mustafa bir bakış atar giderken
sanki tekrar gelicem der gibi
arkadaşları sorarlar nerdeydin diye geçiştirir oandan sonra aklında pelin vardır
yatar pelinle kalkar pelinle
tekrar gider üç beş gün sonra bu sefer gitmiş acemiliği hemen yönelir pelini çalıştığı eve bir bakar o yok kapıda sorar jetoncu kadına nerde al jetonunu sıraya geç müşteri var der mustafa yıkılır ne bekliyosunki der içinden derken iner merdivenden pelin onun da yüzü güler
mustafaya çık der o iş için bile gelse sarhoştan itten uğursuzdan kibar ve temizdir mustaf
kapıyı açar oturur yatağa bekler gözleri kapıda kapının açılmasını bekler ve açılır kapı girer pelin içeri bu sefer gülmez otur der mustafa bu sefer yatmay gelmedim seninle konuşmak sohbet etmek istiyorum der şaşırır pelin üç senedir burdadır ilk defa böyle bişe gelir başına bi sohbet başlar konuşurlar konuşurlar ve pelin der gitmen lazım şimdi aşağıdan kızarlar tamam der mustafa o arada ceketinin cebine para koyar pelin ve öper mustafayı yanağından ve inerler aşağı ikiside çok mutludurlar
mustafa o gün çok neşeli gider eve yine sorar arkadaşları yok bişe der geçiştirir okul kitap derken mustafa kuyumcudan bi gümüş yüzük almış yine peline verecek kendi elleriyle
girer kapıdan içeri yönelir pelinin çalıştığı eve pelin orda kafası önde oturuyor bir jeton deyince pelinin gözleri açılır tanır sesini mustafanın
ve çıkar mustafa yukarı pelin hemen bekletmeden koşar sevdiği adama bu arada pelinin dostu tahsin rahatsız olur bu mutlu halinden pelin girer içeri sarılır öper mustafayı hiç nefes almadan öpüşürler o an her şey aşk tadında olmuştur aşkla birleşmiştir bedenler
mustafa yüzügü verir peline öper teşekür eder hiç bitmesin isterler ama vakit geçiyodur bile tahsinin sesi duyulur mustafa görüşelim der tamam der pelin salı izinliyim akm nin önünde saat birde bekle beni tama der mustafa aşağı inerler tahsin ters ters bakar mustafaya mustafa anlar baktığını mustafa çıkar dışarı giderken tahsin keser önünü
seni bi daha burdfa görürsem bi daha gelirsen seni öldürrüm sen benim kadınıma göz koydun diye bi tokat atar araya birileri girer ayrılırlar
mustafa kitap sergisine gider sorar vedat ne oldu oğlum senin suratına dudağın patlamış
kim yaptı bunu der boş ver der mustafa ben gidiyorum kızla bulaşacam sen toplarsın der evde görüşürüz konuşuruz
mustafa ogün sabahı sabah eder okul iş derken salı günü olur bekler akm nin önünde taksi durur gel der pelin ve alış veriş merkezine gider yerler içerler eğlenirler bir şeyler alır
pelin mustafaya hiç belli etmez tahsinin onuda dövdüğünü morlukları fondetenle kapattığını mustafa dayanamaz kim bu tahsin diye sorar sen nerden tanıyorsun onu yoksa sana bişe mi yaptı der pelin hayır artık gelmememi yoksa çok kötü olacağını söyledi
pelin gelme artık nasıl olsa nerde kitap sattığını biliyorum haberleşiriz der ve ayrılır yanından ve tekrar o berbat aleme döner ve aramaz mustafayı bir ay boyunca ama aklından da hiç çıkmaz mustafada arkadaşlarına anlatır tabi arkadaşları hiç tasvip etmez
ama ikisininde umrunda deyildir
geriside tahmin ettiğiniz gibimidi?
acaba
mirvana...........
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.