- 660 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İÇİMDEKİ CAHİT
Bu gün elli dokuz (59) yaşındayım. İçimde iki Cahit var. Birincisi on yaşına kadar benimle büyüyen Cahit. İkincisi de bu günkü görüp dokunduğunuz Cahit.
Çocukluğum hep özlem içinde geçti. Çok şey hayal ettim. Önceleri hedefim bütün dünya insanlığına yarar sağlayan, her birinde büyük emeği olan, onlara sınırsız hizmet edip sevgilerini kazanıp gönüllerinde taht kuran, ailelerinden biri gibi sevilip saygı gören, bütün dünyanın göz bebeği gibi üzerine titrenip korunup kollanan saygıya değer büyük bir bilim adamı olmaktı niyetim. Ne yazık ki, olamadım.
Bu birinci Cahit, hala büyümedi. O hep içimdeki ben denilen ikinci Cahit’e takılıp kaldı. O büyüdü bu baktı. O boy attı. Bu durup ona baktı. Birinci Cahit en fazla on yaşına kadar hayallerini büyüttü. Ama kendini büyütemedi. Sonra orada takılıp kaldı. İkinci Cahit, okudu, yazdı, öğrendi. Ama bu bilim adamı olmak isteyen Cahit ne yazık ki, hiç okuyup yazmadı. Hayalindeki bilim adamlığı zaman içinde silinip gitti. Geride sadece adamlığı kaldı. Yaşı büyüdü ama kendi hayalini büyütemeden öylece kaldı.
O bu ayın yirmi üçünde elli dokuz yaşına girdi. Ama o hala bir çocuk. Hala bilimde özlemi var. Hala bilim arzusu var. O hala insanlığa faydalı olabilmenin yollarını arıyor. O hala içindeki insan aşkına, insan hizmetine yönelik küçük çocuğu bir türlü büyütemiyor.
Bu gün bile insanlığa yararlı büyük bir bilim adamı olamamanın üzüntüsü içinde yaşıyor. Ama azmi, gayreti, çabası hala gizliden gizliye devam edip sürüyor. Küçücük bir ışıkta hemen gölgesi boy atıyor. İçe içine sığmayıp hemen heyecanlanıyor. Hep Allah’a dua edip yalvarıyor.
Bu gün bilimsel ölçülerde hayalini kurup istediğim büyüklükte bir bilim adamı olamamış olsam bile, inşallah, bir gün bende yazdıklarımla bu yalan dünyanın en büyük yazarları arasına gireceğime sadece aklımla değil, yüreğimin tüm varlığını ortaya koyarak sözümü yerine getireceğime inanıyorum.
İnşallah bir gün bu hasta halimle de olsa yüreğimin bu ulvi inancına göstereceğim her türlü gayret ve çabanın sonucunda yüce Mevla’mın da yardımıyla ulaşacağıma inanıyorum. Sonuç benim için başarı, tüm dünya insanlık âlemi için zafer olacaktır.
Çünkü bu benliğin bu güne kadarki yaşamında vicdanında oluşturup taşıdığı hiçbir kir, pis, pas, leke yoktur. Çok şükür, arı duru, ak pak, tertemizdir. Anamdan doğduğum gibi olmasam da yine de inancım ve yaşamım gereği anamdan emdiğim sütü helaliyle bu güne kadar arı- duru, ak – pak, tertemiz tutarak taşıdım.
İçinde hiçbir kötülük olmayan, herkese iyilik yapmak isteyen, mütevazı, mazbut, mülayim, sevecen, cana yakın, insancıl konuşkan, barışçıl, yardım seven ve insan değeri bilen biri olarak bugüne kadar bu meziyetleri benliğimde oluşturup taşımayı becerirken yüreğimde hiçbir zaman hiç kimse için bu güne kadar garaz edip kin, nefret edip düşmanlık beslemedim.
Bu gün ağaran saçlarımın yüzümde oluşturduğu ak pak görüntümle, yanan yüreğimin yüzümde oluşturduğu ışıltı ve gönlümün ruhuma verdiği güzelliklerle Allah’a daha yakın bir insan olmayı diliyorum. Bun un için bu güzel yolda bütün samimiyetimle ilerleyip erginleşip olgunlaşarak kemale erip Allah dostu olmaya daha çok ihtiyacım olduğunu biliyorum.
Bu bilinçle sevgi, muhabbet, hoş görü, sabır, sebat, tahammül gösterip yaşarken merhamet ve şefkatiyle sağduyu içinde hal ve hareketlerini kontrol altında tutarak büyük bir vicdan sahibi olarak yetişmiş elli dokuz yaşına giren büyük bir çocuk oldum.
Bu büyük Cahit, hiç büyümeyip hep küçüldü. O hep okuyup düşündü. Hayal edip düş gördü. Bazen aklını bıraktı kalbini dinledi. Zaman içinde duygularını geliştirdi. Farkındalığını artırdı. Duyguları gelişip farkındalığı artıkça da hep cahil olduğunu öğrendi.
Cahillikten kurtulmak için okumanın büyük bir erdem olduğunu öğrendi. Daha çok öğrenip daha çok büyümek için daha çok okuyup daha çok öğrenmek istedi. Öğrendikçe okumayı, okudukça öğrenmeyi sevdi. Okuyup öğrendikçe de farkındalığı gelişti. Hayatın farkına varıp daha çok paylaşımcılığı arttı.
Artan paylaşımcılığı ile birlikte sezgilerini geliştirip daha çok düş kurup hayal etmeye başladı. Hayal edip düşündükçe hayatın yolu açıldı. O açtığı her yolda ilerleyerek hep iyilerle karşılaşıp güzel bir insan olmaya çalıştı.
Hep geçmişi düşündü. Gelece doğru hiç durmadan yol aldı. Aklı, fikri hep Allah’ı arayıp bulmaktı. Ama onun asıl merakı Allah’ı ararken kendini bulup, kendiyle yüzleşmekti. Kim olduğunu öğrenip o yüce merakını yenmekti. O bu merakını giderip huzur bulup daha mutlu bir hayat yaşamak için gittiği yol yanlış olsa o hep bunu düşünüp bunu hayal ederek yoluna devam etti.
Bizi yaratan yüce Allah, nasıl bir varlıktı. Bize nasıl yardım ediyor. Nasıl ceza veriyordu. Yıllarca hep bunu düşünüp bunu hayal etti. Bu düşünceyle yaşarken de hep okuyup dinleyerek öğrenme çabası içinde yaşadı.
Yaşarken de hep sevip sevilmek, bilmediklerini öğrenip bilmek istiyordu. Hatta daha ileri gidip her şeyi eksiksiz ve noksansız bilenle dost olup bütün bilinmeyen bilgiye ulaşıp onun vereceği izin ve ruhsatla da gönül evinden tüm görünüp bilinmez bilgilere ulaşıp görüp seyredip bilmek istiyordu.
İşte asıl Cahit’in bütün hedefi buydu. Bu hedefe ulaşmak için hayatı boyunca çalışıp çabaladı. Güzel yürekli, güzel bir insan olmak için çok çalıştı. İşte bu gün hala sahip olamadığı benliğinde büyümeden hapis olup kalan bütün arzu ve istekleri bunlardı. Hedef büyüktü. Gidilecek yol meşakkatliydi. Ama o yılmadı. Hala hedefe varmak için yoluna devam ediyor.
Diğer Cahit ise bundan çok farklıydı. O ne yaptığını bilmiyordu. Hep dünyaya çalışıyordu. O da diğer insanlar gibiydi. Hep kendi benliği, kendi küçük dünyası için çalışıyordu.
Bazen kızıyor. Bazen öfkeleniyordu. Bazen seviyor bazen nefret ediyordu. Bazen hoş görüp muhabbet ediyordu. Bazen hırçınlaşıp kalp kırıyordu. O içindeki diğer küçük Cahit kadar asla olamıyordu. Neden olamadığını düşündüğünde kendine kızıyor. Kendinden utanıyordu.
Bazen onu küçümseyip dünyaya olan öfkesini, kızgınlığını ondan alıp ondan çıkarıyordu.
Kader dese de buna çoğu zaman kendide inanmıyordu. İnanacak olsa bile, hemen aklı devreye girip onu suçluyordu. Hata sende bana iftira atma diyordu. Kendin yaptın. Kendin buldun diyordu. Keşkenin hiç kimseye hiçbir faydası yok diyordu. Çünkü keşkelerin öncesi pişmanlık, sonrası şişmanlık diyordu.
Ama yinede sakın umutsuz olma. Çocuklukta arı – duru, ak – pak, tertemiz saflığınla isteyip arzuladığın şeye bu gün o günkü şekliyle ulaşıp elde edememiş olsan bile, sakın üzülüp kendini bırakma. Nasıl olsa bir gün göstereceğin gayret ve çabanın sonucunda Allah sana, ulaşamadığın o şeyi başka bir başarıyla, başka bir şekilde senin kazanıp elde etmeni sana sağlar. Yeter ki gayret ve çabanı esirgeme.
İçimden bir ses bana telkin edip diyor ki, dünya yuvarlak sende bunu herkes gibi biliyorsun. Çalışıp çabalayıp yaşayıp kazanmak istiyorsan sende kulpu olmayan bu dünyanın üstünden düşmemek için onu bir yerinden tutup yakala ve sıkı sıkıya tutup yapış.
Yaşayabildiğin kadar yaşa. Dünya hiç umurunda olmasın. Sen ondan küçük olsan da hiç aldırma. Ondan büyük Allah var.
Hayatın baharı 40 + 40 ondan sonrası yaşlılıktır.
Onun için sen ölene kadar okuyup, yazıp düşünerek insan olup yaşamaya bak. Gerisini daha fazla düşünüp kalbini yorup ruhuna gam yükleyip keder verme…
(1)
EY DÜNYA!
Hem bana akıl verirsin.
Hem nefsime girersin.
Sonra peşine takarsın.
Benimle oyun oynarsın.
Dünya hem yuvarlak dersin.
Hem de kulpu yok,
Çok kaypak dersin.
Beni her seferinde,
Aldatıp kandırırsın.
Ey dünya!
Senin ne dostluğuna,
Ne de düşmanlığına güven olur.
Bu gün belki yaşatırsın.
Ama yarının hiç belli olmaz.
Bana yük oldun.
Sen artık deyip,
Kaldırır atarsın.
Bir gün,
Toprağın altına.
Ey dünya,
Sende hiç yok mu?
Şefkat, acıma, merhamet,
Nedir senin elinden çektiğim.
Bende biliyorum ki,
Ben küçüğüm,
Sen büyüksün.
Neden büyüklük etmeyip
Hep beni küçük görüp eziyorsun.
Neden hep bana zulüm edip
Acı çektiriyorsun.
Unutma ki,
Elbet bir gün,
Sende bunun hesabını vereceksin.
Yüce Mevla’m hesap günü,
Her kesi bir edecek,
Ey cahil,
Fille karıncanın,
Hiçbir farkı olmayacak.
Sen bunu bilmiyor musun?
Ey gafil,
Dünya…!
25.08.2011
(2)
AKILDA BENİM,
NEFİSTE BENİM
Bir gün,
Kendimi tanımak için,
Vurdum kapıyı,
Girdim içeri.
Bir de ne göreyim
Benden gayrı,
Her şey var içerde,
Bir tek ben yok um.
Aklım şaşırıp,
Beni yarı yolda bırakmış.
Nefsim her yeri sarıp,
Beni kendine esir almış.
Ne deyip,
Ne söyleyeceğimi,
Birden bire unutup şaşırdım.
O şaşkınlıkla aklım vurdu tavana.
Ben yuttum küçük dilimi.
25.08.2011
Cahit KARAÇ
Şair, Düşünür ve Yazar
YORUMLAR
hayallerinizin büyüklüğü beni etkiledi ve düşündürdünüz insanlığa hizmet etmek fikri gerçekten asil bir duygu
edison pastör ve sayısız bilim adamı ben en çok edisonla pastörü beğeniyorum bu arada çünkü ikisi de dünyada herkesin evine girmeyi başardı
karanlık bastımı elektrik düğmesini her açışımda edisona allah razı olsun diyorum daha geçenlerde kuduz tedavisi oldum her aşıyı vurduruşumda da pastöre allah razı olsun dedim ama şaşırtıcı değil mi bu bilim adamlarının hemen hemen hepsi ya Yahudi ya da hıristiyan
gerçi allah kime yardım edeceğini gayet iyi bilirde insan sormadan edemiyor acaba onları daha mı çok sevdi yoksa başka bir politikası mı var buna da kesin bir şey diyemeyiz ama öyle görülüyor ki bilinecek tek şey ister insanlığa hizmet etmek gibi asil bir nedenle olsun ister şahsi bir nedenle olsun yapıp edeceklerimizde başarıya ulaşmak için allahın yardımını dilenmemizin pek bir faydası olmadığıdır.
allah duaları kabul eder umutsuzluğa kapılmamak lazım
üniversite sınavını kazandım kazanmadan önce allaha nasıl yalvardığımı hatırlıyorum da şimdi ise kendimi nasıl pişman hissediyorum anlatamam kendi emeğimle mi kazandım ya da allah istedi diye mi kazandım bu pozisyon için acaba ben yeterli biri miyim böylece hak edebilecek kişilerin hakkını mı yedim keşke dua etmeseydim böylece üniversiteyi kazanma başarımdan bile tat alamadım ve kendimi haksız hissettim bu fikre kapıldığımdan bu yana asla dua etmiyorum etmem de
sağlıcakla esen kalın