- 3028 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Doğum gününde / ardahan öyküleri 217
Çocuklar derste vır ha vır ediyordu. Soluma döndüm. Küme halinde oturşmuş öğrenciler laf yetiştiriyorlar özözlerine.
Hepsiyle gözgöze geldim.
Sadi
Mahmut
Mert
Taha
Serhat
Sularına akarak neyi çekuzun ettiklerini öğrenmek istedim.
Kendi usullerince hareket ede ede.
Tavırları matrak birşey kurcaladıklarını sızdırıyordu.
Benim sezgimde bu dairedeydi.
Mısır patlatırsın: Mübarek uşaklar koyurga gibi pat pat patlıyordu.
Komik filimlerde mahsusen kavgaya tutuşan artistlere. Çocuklar itiş kakışlarıyla çizilmiş karikatür kahramanlarından fesah fersah yakındılar edaları ve tavırlarıyla.
Her biri film artistiydi mübarekler.
İşte ... çocuk ... çocuk işte dersiniz ya: İşte çocuk!
Gırgır şeyin ne olduğunu öğrenmek için:
Konusunu,
Anafikrini sordum?
- Ne oluyor çocuklar. dedim.
Mahmut Mustafa hemen ordan:
- Hocam Serhat...
İşitemiyorum gürültüden, birşeyler hüdeleyip döktü.
Tren geçişi bir gürültü sınıftan esti geçti.
Tahaya seslendim:
- Taha sen anlat oğlum!
- Hocam bu Serhat varya...
- Eee, dedim.
Serhat, Sadi gene boğuşuyor.
Arkadaşları boğuşanları ayırırken Sadinin öbür ekipten olduğunu anladım.
Serhat ise tek başına ekipti.
Ve anlaşılan seyir şuydu:
Geçen sene bunların hepsi beşinci sınıfı okuyordu.
Serhat bıldır yaşgünü partisine bunları davet etmiş.
Bugün yaşgününün ve hadiseli geçen yaşgününün seneyi devriyesi değil miymiş?
"_ Deme ya!"
"_ Valla!"
İşin düzü: İyi geçmemiş bir yaşgünü partisi, zevzekliklerinden çocukların birazda; olay patlamaz mı?
Serhat’ın başına hadiseli yaşgününü kakıyorlar.
Serhatta altta kalmayayım diye ha bire bir seksen uzanıyor. Aparkart alıyordu.
Mustafa Mahmut:
- Hediyeler alıpta gitmiştik hocam!
Annesi biz pasta yerken:
"- Serhat çok yemeyin pastayı, akşama babana da kalsın oğlum!" dedi.
Sadi de atıldı:
- Biz dans ediyorduk Serhat’ın annesi odaya girdi:
"- Serhat pastayı çok yemeyin emi oğlum, akşama babana kalsın!" dedi.
Serhat kendi haklıymış’ı isbat için zayıf bir atakla:
- Öğretmenim Sadi getirdiği müziği çalıp durdu:
’ Kaydırıkuppak Cemilem nasıl nasıl edeyimmm!’
Sadinin oynayışını bu müzikle karikatürize ederek güya mukabele edecekti. Sadiyi lağa alacaktı kendi fikrince.
Serhat ataktan birşey tutturamadı. Sadiyi lağa alamadı.
Mert laf’a öteden karıştı.
Mert sürekli ağzında birşey çiğnediğinden miydi? Konuşma anına sirayet etmiş bu hali ile konuşurdu: "Ağzında ekmek yiyerek konuşmak."
Aynen öyle konuştu:
- Hocam partide pasta yiyemedik. Serhatın annesi: Çok yemesinler Serhat akşama babana da kalsın diye ikide bir ikaz etti.
Çocuklar dikkatlerini birden kaybetti ve başka şeyle ilgilenmeğe koyuldular.
Tahanın ayartmasıyla oldu. Kulaklarım iyi duymadığından. El- kol hareketlerinden, gülüşmelerden konunun dağıldığını anladım.
Sınıf, allah için elinden geleni ardına koymuyordu. Gürültü istim arkamdan gelsin, gür gür gürlüyordu.
Serhatı aralarına almadılar. O da kendibaşına sırada resim çizdi. Bitirdiği resmi gine, gine özentiyle bezedi.
Ruhumu zapteden çocukların sesleri günlerce kulağımdan gitmedi:
SERHAT, ÇOK YEMEYİN PASTAYI AKŞAMA BABANA DA KALSIN!
Sözün özü neydi ki bana tesir etmişti?
Söz neden etkili olmuştu.
SERHAT PASTAYI ÇOK YEMEYİN OĞLUM AKŞAMA BABANA DA KALSIN
Çocuk ağızlardan akan bal sözler. Tatlı mıydı? Çocuklar mı tatlılaştırıyordu?
Bu söz mükemmel şey dedikleri şey miydi?
SERHAT ÇOK YEMEYİN AKŞAMA BABANA KALSIN!
Belki sıradan sözdür. Sıradışı müteessiriyeti ben kendimce kılmıştım.
Çocukların tiz sesi söze güç vermişte olabilirdi. Tesirat burdan doğmuşta olabilir miydi?
Ses, çocukların güzel sesinden sonra, güzel söz olmak olmuştu.
Acaba neydi sebeb-i hikmet’i:
SERHAT ÇOK YEMEYİN PASTAYI AKŞAMA BABANA DA KALSIN OĞLUM!
YALÇINER YILMAZ
25-08-2011
ÇANAKKALE - TOKİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.