- 1447 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BEN BİR KÜÇÜK CEZVEYİM 3. BÖLÜM
BEN BİR KÜÇÜK CEZVEYİM 3. BÖLÜM
Yalnızlık ve mutsuzluk az ötemde bana pusu kuruyorlar da ,ben bilmiyormuşum...!
Evet içimde küçük bir çocuk geçmişte , acılarımın karşısında mızıka çalıyordu....!!
güneş yoktu artık bende yorgun gözlerimden düşüyordu..
yanaklarımsa erken gelen yağmura teslimdi..!
içimse erguvan neşesini kaybetmiş, yalnızlığın gölgesinde kalmıştı.
Evet ama bir göçmen kuşu kalkmıştı yüreğimden.... hayır demişti bile...!!
ne demek hayır dedi, suratı kırbaçlıyordu sanki beni, sen benimsin dedi bir anda sardı beni kendine,halbuki bana vurmasını bekliyordum... evet bir tokat atmalıydı şimdi sonra büyük bir kavga ve derken o beklediğim ayrılık.
Bebeğim yüzümdeki ben gibi, sana bakan gözlerim gibi bana aitsin dedi, dahada bir sardı beni kendine.
Ne olacaktı şimdi, neden onu itici sarılmaları, beni cezbediyordu, kıskıvrak yakalıyordu, neydi
bu.. o içime demir mi atmıştı, ya da içimde ondan mı vardı, bir kötü..!!
ve şu anda ruhum gerçek bir aşka olan mesafelere kına yakıyordu.... eteklerimde geçmişin ve şu anın kırık misketleriydi kalan.
Karnındaki bebek ve sen benimsin dedi tekrardan..!!
Bir anda kendime geldim içimdeki düş sokağından dönüş yaptım onun kollarına.. seninim seninim dedim... ve içimdeki tüm sevgi kuşlarını onun soğuk kalesine teslim ettim.
Peki dedim bu bebek nereden çıktı ben hamile değilim ki canım...?
olacaksın mutlaka dedi bana Abdullah oğlumu vereceksin.. yakında.
Şunu unutma beni terk edemezsin hiçbir zaman, ne zaman ölürsün o zaman bırakırım seni..!
diğer türlü ölümün elinden olur unutma bunu.
Takvimler düşüyordu gözlerimden ve içim sulanmayı beklemekten yorulmuş siyah bir hüzne tutunmuştu.
Sevdiğim türküler bile bana ulaşamıyordu, sazlarda kırılmıştı.
Bir ben vardı içimde o da kuşun can çekişine saklanmıştı....!!!!!!
ANILAR MI ?SEVDİĞİM, O DA SARARIYORDU, DEFTERİMİN ARASINDA KURUYAN GÜLLERİN ,YANINDA KURUYORDU.!
Sanki ben gülleri solmuş bir mevsimin kuruttuğuydum,kanıyordum avuçlarımda solan umutlarıma bakıp ta kanıyordum.
Sırf yalnız kalmamak adına, yarınları bana gri belki de siyah yapacak adama sarılıyordum.. ve hep sarılacaktım..!
Hem aydınlık sevinçlerimde düşmüştü artık...... takvimlere dolanıp ta onlar gibi düşmüştü.
Ümitlerimse parmak uçlarımda bekleşiyorlardı.
Ama boşunaydı aşk ve mutluluk batıda kalmıştı ve ben sonbaharlara sarılıp döküyordum yapraklarımı.
Ben ruhumun naif yakarışlarının arasında yitmiştim.... bir yitiktim ben bu yalnız kentte.!
Biz iki yaraydık onunla ve yaralarımızı bir bine değdirmekten müthiş zevk alıyorduk aslında.... dahada kanıyorduk … yaramızı besliyorduk.
Bu yalnızlığın tekil parodisinde ,bizi bir bine bağlayan buydu..!
öylesine sarıyorduk ki birbirimizi, gözümüz görmüyordu kaldırım kenarında çıplak kalmış bekleyen umutlarımızı.... nasılda yalnızdılar aslında akan her yaş bir mevsim çürütüyordu sanki..!
evet gözlerime akıllı bir delinin bakışlarını zorla sokuyordu o gece içime gözlerime içimdeki her odaya zorla giriyordu , onun için kapalı bir odam olmamalıydı, her şeyimle onun olmalıydım.
Çiğ çiğ yalnızlık ekiyordu bana, sadece kendi besliyordu içime attıklarını acımasızca büyütüyordu bende yeni bir beni..!
artık okşamalarını seviyordum iticilik geçmişin kara sularına gömülmüştü.. onu kabul ediyordum içimdeki her beni ona vermeye başlamıştım.
İyice şişiyordu aldıklarıyla, artık bir bahar olan oydu ve gitgide hazan olansa bendim..!
Bu adam evet onunla onun ülkesine gidecektim, hazırlıklarımı yapmaya başladım, iki gün sonra memleketimi terk ediyordum.
HALEP
ne kadar da neşeliydi, omuzları yıkılmaz bir gökdelen taşıyordu sanki.. içim bir yandan sarıyor bu adamı bir yandan da küçük nefretler birikiyordu avuçlarımda.
Evleri ne kadarda güzeldi ve büyüktü....mistik bir hava hakimdi her yerde eski bir dekorun içine girmiş çok şık ve büyük bir ev, sanırım villa tarzındaydı.
Avluya girer girmez bizim için kurban kesilmişti, ama hep arap ça bir dille konuşuyorlardı anlayamıyordum , anlamak istiyordum mimiklerine bakışlarına veriyordum kendimi ama çok gizem vardı ve çok sis.
Anlamak mı..? o da düşmüştü içimde kuruyan diğer yapraklar gibi takvimlerde solmuştu.
Annesi çok yaşlı bir kadın ama çok güzel olduğu belli bir anda sardı oğlunu Muhammet yavrum dedi, ama anladım nasılsa.
Hepsi bir zılgıt çaldı kınalı ellerini ağızlarına götürüp.
Erkek kardeşini gördüm bir anda üç tane çocuğu vardı ve üçü de erkekti.
Evet yanında ki Ayşey di sanırım adı.. bana anlattığından birleştiriyordum kartları.. ne kadar güzel bir kadın çok çekici daha önce duymuştum, bu bayanlar çok bakımlı ve bir o kadar da alımlı oluyorlar.
Yuvarlak yüz hatları, yanağında bende olmayan albenili bir ben,kaşlar simsiyah, gözler her gün yağmur gören ormanlar kadar yeşil.
Güzel bir kadın Ayşe, kocası Mustafayla aşık oldukları hissedilebiliyor.
Babaları çok ciddi ve aynen onun kadar sinirli bir adam Abdullah Bey tüm aile etrafında kenetlenmiş gibiydi, sanki bir kraldı bu ailede.
Kız kardeşi evet hemen bana sarıldı sımsıcak, oda güzeldi ama solgundu sanki ve gizem akıyordu bakışlarından.
Ali en küçük erkek kardeşleriydi çok yakışıklı bir gençti içlerinde en uzunları, sanırım bekardı, abisinin söylediğine göre yakın bir nişan atmıştı.
Birden Mustafanın çocuklarının yanıma gelip bana sarılmalarıyla içimdeki dünyadan bulunduğum bu eve döndüm öyle bir sarıldılar ki bana düşecektim neredeyse.
Küçük oğlu sanırım 9 yaşında filandı amcasının kulaklarına bir şeyler fısıldadı bir anda, gözlerine baktım zevkten dört köşe olmuştu sanırım, güzel güzel dedi.
Güzel olan ne dedim sensin dedi bana yanaklarımı tutarak , Hüseyin var ya ne dedi bana..!
ne dedi dedim..?
seni çok beğenmiş bende böyle istiyorum amca dedi yengem gibi, o çok güzel dedi.
Ah canım dedim, mutlu olmuştum sanki evet güzel olduğumu bile unutmuştum uzun bir zamandır.
Bir anda annesi elini uzattı hoş geldin kızım dedi .. oh nihayet Türkçe bir konuşma duymuştum.
Sanırım annesinin kökü Türkiye den geliyordu.,birden bana işlemeleri yaldızlı kalın bir bilezik taktı.
Babası çok ciddi bir şekilde yaklaştı oğluna kırmızı kadife bir kutu uzattı sanırım içinde yine bana bir hediye vardı...
o bana sert bir şekilde babasının elini öpmemi söyledi... öp çabuk dedi..!
ama kutuyu bana vermedi.
Küçükken evet.. çocukluğum canlandı gözümün önünde nasılda severdim hediye almayı, güzel otantik takıları sanki geçmişte başlamıştı bu heyecan bende, çoğu zaman takamazdım bile.
Kimi zaman okuduğum romanlara öylesine delice girerdi ki ruhum oradaki kahramanın ruhunu giyinip de gelirdi geriye, ama hep güzel ve çekici ruhlara dokunurdum , onları alırdım içime.
Bir de yalnız olanlar hep onlarda gezinirdi yüreğimin küçük parmakları, sonra o ruha büründükten sonra takardım en güzel takıları saçlarımı süslerdim , gözlerimi ve dudaklarımı boyar geçerdim aynanın karşısına, küçücük vücudumda aşkı hayal ederdim...!
Şimdi büyüdüm, içime her giren yalnızlık türküsünün gölgesine sığınıp ta büyüdüm..!!!
evet hoş geldin kızım dedi adam.. sefalar getirdin yuvamıza.!
Hoş bulduk döküldü ürkek bir ceylanı andıran dudaklarımdan, tekil bir hoş bulduk.
Birden küçük bir kız sanırım 5 yaşında filan koşarak geldi ve onun kucağına çıktı..
ona baktım.. şaşkınlaşmıştım iyice... bana bakmıyordu hiç, kıza sarılmıştı Fatima kızım dedi.
Durmuştum, belkide duran dünyaydı bense ayak uyduruyordum, içim boşalmıştı, bir boşluk beni ele geçirmiş tavan yapmıştı.
Ruhumun etekleri bir kasırgaya tutulmuş gibi havalanmaktaydı, geçmiş karşıma geçmiş kaval çalmaktaydı tüm gölgelerime.
Her kes hiçbir şey olmamış ça, neşeyi tavan yapmışlardı, benim tersime.
Bir darı ağacı kurulmuş önüme, itiraz etmeden yürüyordum, içimdeki tüm umutlarsa yan ceplerimden kaçarcasına düşüyorlardı benden.
Evet Fatima o kızdı şimdi bana keyifli keyifli mızıka çalan.
Daha bu şoku kaldıramadan afallamıştı duvarlarım, bir ses zihnime dünyada ki tüm sarhoşlukları üflemişti bir anda, yasa dışı bir alkolik gibi savunmasız kalmıştım, üstelik yalpalıyordu ayaklarım, eteklerim tüm misketleri boşaltmıştı kendisine bile bırakmamıştı.
Evet bu ses bu kadın şimdi yanımda olan adama adım atmaktaydı ona sesleniyordu.
Muhammet.. Muhammedim..!
evet öyle dedi ya yanlış duymam demeye kalmadı sarıldı ona,,,........... bu bir rüya olamazdı... yalın bir gerçekti evet.......... bir onda öylece kaldım yanlarında......... tutulmuştum sanki..... terlemeye başladım, yanıyordum sanki, olamazdı ben.. bu, bana olamazdı.
HATİCE
çok güzeldi, siyah gözleri vardı bembeyaz bir teni, yüzünden mutluluk dökülüyordu.
Evet kızı da ona benziyordu çok kibar bir yüzü vardı sanki bir heykeltıraştan çıkmış gibiydi.
Hatice kızından da güzeldi evdeki herkesten çok güzeldi, zayıf vücudu incecik bir beli vardı.
Gülüşü masayı aydınlatıyordu, sanki o vardı sadece ben evet ben onu hiç etkilememiştik sanki bu nasıl bir şeydi böyle.
İçimde evet bir şeyler uçuşuyordu neydi bu beni suskunlaştıran, neydi gözlerimdeki tüm afişleri indiren neydi.?
Bu adam onu hiçbir şey etkilemiyordu ve kadınlarıysa hiç sorun çıkarmıyorlardı.,kabulleniyorlardı önlerine çıkan tüm buz dağlarını...
BU ADAM NEYDİ BÖYLE...!
neden sessiz bir bir kabullenişe giriyordu ruhum, bu kadar kolay olmalı mıydım, küçücük bir başkaldırış odamı kaybolmuştu ne oldu bana.
Kalan neydi bende küçük bir kırıntı o da nefesimdi..! ama şimdi o da yalnız kalmıştı koca bir boşluğun içinde ağıt tutuyordu boşalan avuçlarına bakıp ta ağlıyordu.. ağlıyordu..!
YABANCI
O bir yabancıydı benim için artık bu masada oturan, bir yabancı adam ve ben artık bugünden itibaren bu adamı alacaktım koynuma, umurumda olmadan tüm sevgilerimi ona verecektim.
Ah ne kadar da soğuk şimdi gözlerimle bile buluşmuyor gözleri, Hatice evet ona bakıyor iştahlı bir şekilde gözleri yalnız onun mahremiyetine giriyor şimdi.
Hatice de umarsız onun gibi hiç bakmıyor bana merak etmiyor bu kadında kim diye sormuyor..!
Ama bu ev şimdi tüm çoğullar , bir ressamın tablosunda en uyumlu renklere boyanıyorlardı ve ben ben de tabloya bir adım atmıştım bile..!
içimde bir gemi değil bir bir ben kalkmıştı griye hiç çürümeyecek siyaha.....!
Bir anda çok şatafatlı bir salonda bulduk kendimizi,ayak uçlarım ince ağrılarla doluyordu, kalbim evet kalbime mıhlar çakılıyordu.
Ruh olmuştum sanki susmuştu dudaklarım ne yöne bakacağını şaşırmıştı, ama suskundu sanki.
Birden içimdeki fırtınaları yitip şaşırmış merak dolu gözlerle Muhammed nerede diyebildim.
Fatim a buradaydı annesi neredeydi..?
Kızkardeşi ; şaşkınlığımı farketmiş olacak ki, elimden tuttu ve beni buradaki yeni hüzün odama taşıdı.
Yeni odam çok göz kamaştırıyordu, ama bir şey beni çok rahatsız etmişti pencereler evet her pencerenin korkulukları vardı.
Muhammed dedim sessizce anlamış olacak ki eliyle işaret etti Hatice dedi
onun odası sanırım gösterdiği yer işaret etti tekrar ve gitti.
Yalnızdım artık ve bir gün önce kollarında olduğum adam şimdi başka bir kadının kollarındaydı, bu nasıl olurdu bile diyemiyordum.
Çünkü ben bir yabancıydım burada dilini bile bilemediğim ülkede.
Aslında ben kendimde bile yabancıydım artık..!
merak sarmıştı beni ne kadar ürpersem de ne kadar sarhoşluğa geçse de ruhum yürümüştüm.. o kapıya evet Hatice , onun odasına, adım atmıştı ayaklarım.
AMA KALBİMSE AĞLIYORDU BANA..!!!!!!!!!
Hatice Nilüfer Karataş
YORUMLAR
Bebeğim yüzümdeki ben gibi, sana bakan gözlerim gibi bana aitsin dedi, dahada bir sardı beni kendine.
Ne olacaktı şimdi, neden onu itici sarılmaları, beni cezbediyordu, kıskıvrak yakalıyordu, neydi
bu.. o içime demir mi atmıştı, ya da içimde ondan mı vardı, bir kötü..!!
ve şu anda ruhum gerçek bir aşka olan mesafelere kına yakıyordu
ÇOK GÜZELDİ..
YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN..
KUTLUYORUM EMEĞİ.
gaybana geceler
KNİSK
YOK TAMAMINI OKUYAMADIM..ZAMAN BULDUKÇA DİĞERLERİNİDE OKUYACAĞIM..BU YÜZDEN FAVORİ LİSTEME EKLİYORUM SİZİ..ŞİİR VE YAZILARINIDAN ZAMANINDA HABERDAR OLAYIM DİYE..ASLINDA ÇOK GÜZEL SEMBOLLER KULLANIYOR ÇOK ANLAMLI TEŞBİHLER YAPIYORSUNUZ...BAŞARI VE MUTLULUK DİLEKLERİMLE.
LİSELERDE EDEBİYAT DERSLERİNDE ROMANIN TANIMI YAPILIRKEN DERKİ YAŞANMIŞ YADA YAŞANMASI MÜMKÜN OLABİLECEK OLAYLAR DİZİSİNE ROMAN DENİR DER HOCALAR...EVET AYŞE HANIM YAŞAMIŞ BENZERİNİ AMA ÇOK YAVAŞ GİDİYORSUN SEVGİLİ ŞAİR-YAZAR DOSTUMUZ..HEP GÖZÜMÜZ YOLLARDA KALIYOR ROMANIN DEVAMINI BEKLEMEKTEN
Sevgili arkadaşım.romanının tiryakisi olmaya başlıyorum.gerçek yaşantıdan alınmış kesitler olarak düşünüyorum.böyle yaşantılar var çünkü.....bir benzerini ben yaşadım bir farkla oda başka ülkede değil kendi ülkemizde.belkide bu nedenle merakla okyorum yazılarını.bence hiç bir bölümünü çıkarma.....sevgimle kal.
gaybana geceler
bu sizin yalınlığınızdan kaynaklanıyor yazıdaki ruhu hissetmenizden,ben bile sizi tanımadan tanıyormuşum gibi hissediyorum yorumlarınıza bakıpta.
siz hep sevgiyle kalın.
bu arada öyle gelişmeler olacak ki... siz bile şaşıracaksınız.