yalnızlığımda sen
bir yalnızlık kokusu geliyor. yoksa? evet. yine yalnızım. kara bir örtü gibi üzerime çöktü. kurtulamıyorum. bir de seni almıyor mu elimden? işte ona çok sinir oluyorum. ben senin ellerinin sıcaklığını hisetmek isterken; yalnızlık denizinin soğukluğunda boğuluyorum. bir girdap gibi beni çekiyor, kendimi kurtaramıyorum. sana tutunmaya çalışıyorum. sen de kaygan bir ip gibi gidiyorsun elimden. uzaklarda görüyorum sessiz nefesini. uzanıyorum, gidiyorsun. kendi kendime başarmamı istiyorsun. neden? beni sevmiyor musun? hayır, seviyorsun. deliler gibi hem de. ama sevdiğin için bunu yaptığına eminim.
ahh şu kuru yalnızlık! nedense hep en mutlu anımda giriyor içime. sonsuza kadar çıkmayacakmış gibi. kalbimin boş sokaklarında nasıl naralar atıyor, görsen! beni üzdüğü yetmiyormuş gibi. zaten kırılgan olan duygularımı daha da hassaslaştırıyor. seni düşünmemi ağlamamı istiyor. işte bu bana en çok dokunan tarafı. hep seni koyduğum yerde geziyor. bu beni rahatsız ediyor ama; elden ne gelir? sırasıyla tüm sevdiklerim geçiyor içimden, en son da yalnızlığım. bak nasıl da benimsetmiş kendini görüyorsun değil mi? sana "sevgilim" derken ona da "yalnızlığım" diyorum.
çarelerimi tüketmiş. en diplerde belki birşeyler bulurum diye kurcalıyorum. ne yazık! hiçbir şey yok. ama sen varsın. çarelerimin en dayanıklısı olan seni atamamış çöplük kenarlarına. seni çok sevdiğimi biliyor. hep seni isteyeceğimi ve vazgeçmeyeceğimi.
sevgilim, en derin yalnızlığımda sen hep içimdesin. en dipsiz yalnızlığımda sen varsın, yalnız değilim. üzülme sen!