- 745 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AÇIK NASIL KAPANIR?
Açık deyince en çok aklımıza gelen, ’cari açık’ olmaya başladı, keza uzun yıllardır hiç gündemden düşmedi.
Başkaca açıklar da vardır elbet; bir kişinin kanun karşısında yüz kızartıcı duruma düşmesi gibi bir suçluluk psikolojisi içine sürüklenmesi de o kişi açısından bir açıktır.
Kapı açıktır, pencere açıktır, yasa açıktır, kasa açıktır; hırsız içeriye dalıp, istediğini alıp gitiikten sonra da kapıya kilit vurmak pek de yarar getirmez artık.
Ortaokulda iken matematik soruları vardı: Bir havuza akan bir musluk 8 saatte boş havuzu dolduruyor, aşağıdan akan diğer musluk ise 12 saatte boşaltıyor. Havuz tümüyle boş ise, her iki musluk açık olduğu takdirde kaç saatte dolar?
Dolar mı dolar? İşte buradaki matematiksel çözüm içinde, ekonominin belirleyici bir kuralı gizli sanki. Neden derseniz, havuza akan suyun, havuzdan çıkan sudan fazla olması halinde bir birikimin olacağı muhakkak!
Ya bunun tersi söz konusu ise havuz hep boş kalacaktır, çünkü geldiği gibi akıp gidecektir su.
Bir diğer örnek de şöyle olabilir, havuzda belli bir miktar su vardır, havuzdan akan su kadar da sürekli bir su havuza akıyorsa, havuzdaki su miktarı hep aynı kalacaktır. O halde bu muslukları gelir ve gider musluklarına benzetmek (Akar-Çıkar) akla uygun bir benzetmedir. Demekki ekonominin temel kuralları bu kadar somutlaştırılabiliyor. Hal böyle iken, neden biz ekonomimizi düzenli ve dengeli biçimde yönetemiyoruz? Nerede yanlış yapıyoruz? Çin ekonomisi neden sürekli (+)değer üretiyor da biz hep (-) lerde seyrediyoruz?
Kanımca en büyük yanlışı biz maliyet pahalı olunca dışarıdan hazır ve ucuz meta almakta yapıyoruz. İşte o zaman dışarıdan aldığımız meta için ödediğimiz para, bütçeden doğrudan bir (-) oluyor. Oysa pahalı da olsa kendimiz üretmiş olsak, dışalım için ödenen paranın yurt içinde kalmasının, belli bir süre sonra içeride bir sermaye birikimi yaratacağını göremeyecek kadar körüz galiba?!
Bu yüzden devlet bütçesi eliyle krize giren sektörleri teşvik etmek gerekirken, maliyet artışından ve pazar tıkanmasından dışa taşınan fabrikalar, sahipleri için YAŞAMSAL VARLIĞINI SÜRDÜRMEK OLSA BİLE, ULUSAL EKONOMİ İÇİN BÜYÜK BİR KAYIP OLUYOR. Bu meyanda katma değer üretimi ve istihdam ise diğer görünmeyen kayıpları oluşturuyor. Tekstil sektörünün karşılaştığı sorunlardan dolayı pek çok işverenimiz, fabrikalarını yurt dışına taşımak zorunda kalmıştır.
Ekonominin tabi olduğu elbette pek çok karmaşık kural vardır. Arz -talep, tüketim ve üretim hızı, paranın dolaşımı ve dolaşım hızı gibi kârlılığı arttıran ayrıntıları ekonomi politik bilgisi gerektirmektedir. Fakat kanımca en önemli ayağı üretim ve öz kaynakların kullanılmasıdır. Kendi işgücü ve üretim potansiyelini öz dinamikleri ile harekete geçiremeyen ülkelerin ekonomileri çökmek zorundadır. Bu çöküş siyasi, sosyal ve kültürel çöküşü de beraberinde getirir.
O halde bir ülkenin yönetiminden sorumlu olan kişilerin gecesini gündüzüne katarak ülke sorunlarına çözüm üretmeleri gerekmektedir. Görmezlikten gelinen sorunlar bir gün öyle büyür ve öyle bir yangın başlar ki hiç kimsenin kurtulması mümkün olmaz.
Bir Kurutuluş Savaşı sonrası Atatürk’ün adım adım izlediği ulusal ekonomik politika kısa zamanda ürünlerini ve neticelerini sunmuştu. Tekstil fabrikaları, Şişe cam fabrikaları, Şeker fabrikaları, Makina ve Kimya Endüstrisi ilk aklıma geliveren örnekler...
Aradan geçen bunca zamana karşın Ata’mızın yaptıklarını bile elimizde tutamamaktan dolayı, aynaya bakınca korkunç derecede utanmamız gerkecektir. Atamız sağ iken denk bütçe politikasına özenle ilkesel olarak riayet etmiş, bu sayede kısa zamanda paramız değer kazanmış ve Amerikan Doları’ndan daha değerli hale gelmişti.
Liderlik vasfı, liderin ağzından çıkanlarla değil, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi kriterler ile ölçülüp değerlendirilmelidir.
Bugün ülke gündeminin esas teması ULUSAL EKONOMİ olmak zorundadır. Yoksa Somali manzaralarını ekranlarda halkımıza göstermek, bizim kendi açığımızı kapamaya yetmeyeceği gibi, hızla artan cari açık furyasının yaratacağı anafordan kimse kurtulamayacak, bir süre sonra ekonomik kriz, siyasi ve sosyal çalkantıları da getirecektir. Bu biçimsel olarak mevcut yapının tümüyle darmadağın olmasına yol açan şiddetli bir hortum felaketi gibi de yansıyabilir. Lütfen başımızı kuma gömmeyelim!
O nedenle bu aşamada, ekonomik istikrarı bozan her türlü eylem akılcı olarak çözümlenmek zorundadır. Onun için de liderlerin kafasının önce ülke gündemine net olarak detaylı biçimde odaklanması gerekmektedir. Bu odaklanma, büyük özveri, feragat ve vatanseverlik duygusu gerektirir. Bu sadece nutukla değil, icraatla halledilmesi gereken bir iştir.
O halde iğneden ipliğe, çatal kaşıktan optiğe, tarımdan tekstile, hayvancılıktan gıda üretimine, küçük sanayiden ağır sanayiye, otomotivden uçak yapımına, savunmadan, uzay teknolojisine varana değin, öz kaynaklarımız ile üretim için beyin, bilek ve sermaye gücümüzü ortaya koymak ve enerjimizi açığa çıkarmak zorundayız.
Hilekâr, dolambaçlı yollara sapmakla,tasallutçulukla, yandaşı himaye etmekle, usulsüz ihale ile, sürekli dışalım ile, elimizdeki kaynakları ve zamanı israf etmekle hiçbir menzile ulaşamayız. Müstafi bir öğretmen gözü ile bugün bu kadar değinebildim...
Ülkemin saygıdeğer işçi sınıfına, tüm emekçilerine , bulunduğu mevkiye lâyıkı ile yükselerek gelmiş (Yüksek tepelerde hem kuşa hem yılana rastlayabilirsiniz, birisi uçarak, diğeri sürünerek yükselmiştir.) memurlarına, mühendislerine bilim adamlarına, aydınlarına ve onurlu politikacılarına saygılarımla.
Yaşasın tam bağımsız Türkiye, kahrolsun emperyalizm!
Şaban AKTAŞ
22.08.2011
YORUMLAR
Hocam aslında bizde un var,yağ var,şeker var iş helva yapmakta.
İthal beyinlerle,yanlış politikalarla bu helva karılamaz hocam.Milli menfaatleri kendi menfeaatlerinin üstünde tutan müstesna insanlara ihtiyacımız var hem de acilen!
Görüş ve düşüncelerinizi,tespitlerinizi paylaştığınız için teşekkürler.
Kutluyor,saygı ve sevgilerimi yolluyorum.
Şaban Aktaş (Homerotik)
Tepedekiler açıkları kapatmanın yolunu bulmuşlar ya üstadım. 1- Ne kadar kamusal değer var sa satacaksın. 2- Yetmedi vergilerle halkını soyup açlık ve yoksulluktan öldüreceksin. 3- O da olmadı analarını ağlatacaksın. 4- Baktın o da olmadı, tüm ülkeyi toptan pazarlayıp ( bunu yapana argrda p....k diyorlar) tasını tarağını toplayıp ABD deki babalarının yanına kaçacaksın.(!)
hocam yüreğinize ve kaleminize sağlık. Mükemmel bir yazıydı. Yürekten kutluyor ve saygılarımla selamlıyorum.