- 987 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BEN BİR KÜÇÜK CEZVEYİM 2. BÖLÜM
BEN BİR KÜÇÜK CEZVEYİM 2. BÖLÜM
HIRSIZ...!!!!!!!!!
YALNIZLIK, AĞIR BİR YORGAN BANA...
Ah nasılda düştüm bu girdap a içim karışıyordu,savunmasız kalıyordum onun yanında.
Telefonu elinden düşmüyordu, ama ne konuşuyordu bilmiyorum,sorduğumda ise ailemle konuşuyorum diyordu.
Ailesi Suriye deydi kendisi ise burada sınır ticareti yapmaktaydı , işlerinin çok iyi olduğu söylenemezdi.
İlk beni istemeye geldiği zaman geldi gözümün önünde, ne kadar da ben gibiydi her şeyiyle.
Şimdi mi..? evet maske küçük, belki de büyüktü düşmeye başlamıştı.
Neyin var dedi bana..bu soğukluk ta nedir..?
sensin, senin kayıtsızlıkların.. ardı arkası kesilmeyen telefonların.. ne konuştuğunu bilmiyorum.
Ailemle konuşuyorum, sorunları var kardeşimle, babam da rahatsızlanmış..
öyle olsun , senin dediğin gibi..
akşama hazırlan arkadaşıma yemeğe davetliyiz, hadi gel buraya asma suratını, bak sana yakında güzel hediyelerde gelecek, Suriye den erkek kardeşim geliyor Mustafa, iki günde misafirimiz olacak.
Söyledim onlara çok fazla elbisen olmadığını, biliyorlar eskiden açıktın, almışlar her şey güzel başörtüleri gelecek.
Hadi asma suratını, her şey güzel olacak,çok düşünüyorsun, akşamı unutma, ben çıkıyorum.
Hoşça kal..!
PİŞMANLIK İÇİ GEÇMİŞ BİR YALNIZLIK GİBİ YAPIŞIYOR BANA......!
Ah Kenan hep senin suçun, beni terk ettin, bak ne oldu ben kocaman bir hatanın tam ortasında yüzüyorum, ne kadar yüzsem de bir çıkış yok aynı yerde bir daire çiziyorum.
Evet defterim nere ye koymuştum ona koşmalıyım, mutlu anılara bir dönüş yapmalıydı yüreğim.
Yok yok hiçbir yerde yok nerede defterim..?
Koyduğum yerden eminim ben... olamaz bunu yapamaz..!!!
SUSACAKTIM...!
gittiğimiz ortam ne kadar bir ev ortamıydı, arkadaşı Cemil ve karısı Serap çok uyumlulardı.. üç tane çocukları vardı üçü de küçüktü, en küçükleri 3 yaşındaydı.
Evde birde Cemil Beyin babası yaşıyordu aileyle yaşlı bir amcaydı ama nur yüzlü , ve de gülümseyen gözlere sahipti.
Üç yaşında ki kerem dedesinin kucağından inmiyordu, Serap sa hayranlık duyduğum bir bayandı,çok güzel bir yüzü vardı, gözlerine bir kalem dahi çekmemişti.
Zayıftı ve üç çocuk sahibi bir bayana göre ,çok gençti.
Ama kapalı olduğu için saçları nasıl bilemiyordum, sanırım güzelliğiyle uyumluydu.
Ben yaşam bana böyle binerken , nasılda inceleyebiliyordum bu aileyi.. bilemiyorum..1
ÇADIRIMI TAMDA YALNIZLIĞIN ORTASINA KURMUŞUM..!
cimri bir sevdaya koyuyorum başımı,acılar ve geçmişse karşıma geçmiş sırıtıyor.
Bir hırsız girmiş bana tüm parlak gülüşlerime ve ruhuma...... ve ben hızlı bir duvar örüyorum tüm aldığım darbelerden bir duvar.
Yemekten çıktık erkenden, yan yana fakat ayrı dünyalarda.. yürümeye devam ettik.. soğuktu çok ve içimde biriken yalnızlık dahada üşümeme sebep oluyordu.
Boş bir sokaktan geçerken tuttu elimi aniden,ona baktım ve gözlerime uzun bir zamandır bakmadığı bir şekilde ..kancasını fırlatmıştı.. içimdeki beni bulmak adına düşüncelerime adım atmıştı.
Derin bir şekilde onu çekmiştim içime.. bir nefes kadar kolay olmuştu.
Kepenk bende kapanmamıştı, bu adama... içimdeki tüm benler...çocukça ona koşuyorlardı..küçük bir dokunuş o gece volkan olmuştu bende.. patlamıştı.
Şimdi ilk tanıştığımızda ki gibi yine ondaydım artık, kanmıştım sıcak dokunuşlarına sanki bu gece tüm hüzünleri ayıklamak istercesine kanıyordu bende dikenlerim kanatıyordu onu.
Defterim gece yaşadığım aşkın ateşiyle gözümden silinmişti,,, içimde yalancı bir ses sarılıyordu ona....
seni seviyorum dedim.. sımsıkı sarıldım boynuna,aşkım aşkım dedim....bu gece neden böyleydim bilmiyorum.
Yüzü güzü saklıyordu.. yine yalancı bir baharı takmıştı kendine.
Bebeğim dedi sarılarak bana, bende seni çok seviyorum dedi.
Birden yumuşakça karnıma dokundu oğlumuz gelsin bak nasılda mutlu olacağız.
İHANET
Evet ben bir nehir e atmıştım kendimi,sürükleniyordum.. kendimi kandırmak hiçte zor olmamıştı bende...... kolaydı.
Hem zoru terk etmiştim...mesafelerin yorgunluğu korkutmuştu beni... geri dönüş olmamalıydı bende bu sefer olmamalıydı... kötüyse de onla yaşayacaktım.
Ama ihanet ediyordum kendime, çocukluğuma içimde ki yalnız kadına onu görmezden geliyordum artık... kulaklarımı kapatıyordum o kadın ağlarken.
İçimde küçük büyük ihanetler birikiyordu,bilmiyorum bu nehir nerede son bulacaktı.
Evet zaman bana pusu kuracaktı biliyorum.. ama ben bırakmıştım kendimi sonuna kadar o adama yalancı sevişlerin içine atmıştım ruhumu.
Suriye de ki kardeşi gelmişti hediyelerle, örtüler, ayakkabılar ve de hiç giymediğim bir şey uzun geniş bir manto.. bunu ben mi.. giyecektim şimdi..?
Ben en güzel elbiseleri giymiş , dar pantolonlar kısa etekler giymiş ben..?
Güzel olmayı seven ben, her zaman ilgi odağı olmayı başarmıştım şimdi gitgide kapatıyorlardı beni.
İstiyor muydum ki ben...
YA DA BEN KARIŞMIŞıIM İÇİMDE TOZ DUMAN OLMUŞTUM, GÖRMÜYORDU GÖZLERİM YANIMDAKİ EN YAKIN GERÇEĞİ.
İkinci evimize taşınmıştık, tek katlı bir evdi burası zaten evler burada hep böyleydi, kapıdan girdiğimizde uzun bir koridor sanki sonra bir avlu, bahçede bir ağaç adını unuttuğum bir ağaç, avluda bir kapı mutfak için tekrar bir kapı banyo için.
Büyük bir kapıdan girince orası salon oluyor, burası tarihi dekorlu bir ev, içinden odamıza geçiyoruz.
Bu taşınma olayı yaşadığım yer yeni bir heyecan olmuştu bana...!
Kendimi eve adamıştım bu eski eve orayı güzelleştirme telaşına girmiştim, benimsemiştim burayı.
Duvarlara bakıp ta heyecan duyuyordum... gizem hep beni cezbetmişti,çocukken hatırlıyorum arkadaşlarım oyuna çağırırlardı bense okuduğum romandan çıkamazdım öylesine girmişti ki içine..
kalmak isterdim o dünyada.. oraya ait olmak isterdim.. yazının kahramanlarından biri olmak .
Bilemezdim ki bir gün bu ağa yapışacağımı ve ta buralara kadar sürükleneceğimi bilemezdim..!
Acaba yaşadıklarımı ben mi seçmiştim..?
Yoksa yaşam mı seçmişti beni......!
çok kıskanıyordu beni arkadaşları geldiğinde çıkartmıyordu beni, kahveyi yaptığımda bile gelip kendi alıyordu.
Toplumda ise çok kaşı çatık bir adam oluyordu, çok sinirliydi,herkesin dikkatini çekiyordu.
Yalnızlık bana gölgesini uzatır uzatmaz ona koşuyordum onu sevmelere sarıyordum kendimi,kapımın önüne birikmiş küçük ya da büyük mutsuzlukları kovuyordum.. yanağımı,, sahte bir aşka uzatıyordum.
Aynanın karşısında düşünüyordum.... orada ki gözlerime bakıp da geçmiş bana el sallıyordum..git git hadi bırak unut beni....!!!!!!!
Gözlerimi içimde ki benden kaçırıyordum, güzelleşiyordum, onun için saçlarımı sarıyordum, gözlerime sürmeler çekiyordum, kendimi kandırıyordum.
Beni kucaklamaları her seferinde daha da itici geliyor....sanki ben evet bedenimde ruhumda ona ait değil.
Uzaktaki...evet..... Kenan da değil aslında ...ama hiç bilmediğim.. ama hep düşlediğim bir sevdaya ışık tutuyor.
Her şey YALAN SANKİ ,BENSE HARAMA BATMAKTA....gün be gün içimi susatmakta..!!!!!!
mutluluk can çekişen bir kuşun çığlığında gitgide uzaklaşıyor benden..!!!!!!!
Ama ben kararlıyım kötüyü maskesini düşürene kadar yaşayacağım.
Belki içimde yıkık bir kale bırakacağım.. ama ben bu ayak izleriyle belkide dahada büyüyeceğim.
Eve erken gelmişti hiçte sürprizleri yoktu aslında, hayırdır dedim.?
Hayır...hayır.. dedi...!
bu iyimserlik bu tavırlar hiçte illegal gelmedi bana sanki biz iki beden ve bedene sığınmış ruhlarımız bir parodinin içinde oynuyor gibiydik.
İkimizde bir şeyler saklıyorduk... birbirimizin içinde dolaşan kaçaklardık.
Söyle hadi hayı.. olan nedir..
gidiyoruz işlemlerin hazır, ailemin yanında Halep de ..yaşayacağız odamızı da hazırladılar zaten hazırla kendini.
Bir anda bir yaprak gibi titredim, koca bir hayır düştü içimdeki dallardan.
HAYIR.....HAYIR... derken usul usul yaklaşan yağmurlardı sesini duyduğum.
İçimden bir gemi kalkıyordu yolcusu sadece ben olan..
tüm çoğullar kıyıda ağlaşmaktaydı..
içinde sevgi olan tüm heceler denize düşmekteydiler..!
tekil olarak ben kalmıştım.!
Kendi yaptığım girdaplarda tamda boğulmak üzereyken... usul bir hayır çıktı benden..üstüne gelen kasırgaya meydan okuyarak.!
Hatice Nilüfer Karataş
YORUMLAR
Bu öykü sardı beni arkadaşım.yaşamını anlatırken kendimden de çok şeyler buluyorum.hatalar hataları doğurur.ancak kendinde cesaret ve azim bulduğunda kabuğunu kırabilirsin.(Bu dağın ardı İran)Romanını hatırlattı bana.Devamını bekliyorum arkadaşım.
gaybana geceler
inanın çok şeyler bulacaksınız ve şaşıracaksınız.
Durum onu gösteriyor ki, daha çok okuruz bu düşündürücü, hüzünlü, akıcı öykünün serisini. İçim sızladı okurken. Dengem bozuldu sanki.Boğazıma bir şeyler düğümlendi yutkunamadım bile. Hayatın acımasız gerçeklerinin bir kesiti gibiydi. İleride kimbilir bu seri, bir sinema senaryosu bile yapılır. Yapılmaması için hiç bir sebep yokki. Öykünün kahramanı çok da önemli değil, ismi Ayşe olmuş, Fatma olmuş, bir başkası olmuş,,, önemli olan orada yaşanılanlar, hayatın acımasız gerçeklerini gözler önüne sermek,,Bir öykü değil,, uzun metrajlı bir film de izliyorum sanki, Umut ederim ki, öykünün kahramanı özlediği mutluluğa kavuşur,, hayallerini gerçekleştirir.
Selam, sevgi ve muhabbetle,,,,, usta kalemini kutlarım,,, hep yaz sen,, hep yaz....