- 641 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜK BİR YAŞAMA AÇILAN KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
BÜYÜK BİR YAŞAMA AÇILAN KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
Dün yatırdığı faturalardan sonra cebinde kalan 112 tlyi Bakırköy’de harcamak için arkadaşlarını arayarak Caraousel’in önünde buluşmak için sözleştiler...İçinden çocuk gibi atlıkarıncalarda dönmek,buz pistinde çılgınca kayıp avazı çıktığı kadar "içim ölmedi hala !..."diye bağırmak geçiyordu...Cebinde telefon ve kimlik dışında birşey yoktu..Bir de faturalardan arta kalan o büyük 112 tlsi..
Saatler geçmiş ama arkadaşlarından bir telefon dahi gelmemişti..Dayanamadı ve ikisine de mesaj attı;"daha fazla bekleyemeyeceğim,neredeyse akşam oldu..ben sahile iniyorum,gelince ararsınız alışveriş merkezinde buluşuruz."
Sallana sallana vitrinlere boş gözlerle bakarak alışveriş yapan insanların arasından sahile doğru yürüyordu..Bir anda ayağı takılıp yere düşüverdi..Canının acısını hissedemiyordu,ona bakan kalabalığın gözlerindeki alaycılığı hissederken..Doğrulmaya çalıştı,ama ayak bileği burkulmuştu..Eli de ciddi şekilde soyulmuştu..Bir adam yardım etti ve sağdaki parka kadar gitmesine yardımcı oldu...Eli hala kanıyordu..Bacağındaki zonklamanın şiddeti de artmıştı...Elini cebine attı telefon açmak için..Ama kimliğinden başka birşey yoktu cebinde..Düşürmüş müydü,çalınmış mıydı bilmiyordu ama,düştüğü yerin çevresinde hiç bir şey yoktu ona dair...
Belki arkadaşları mesajını alıp Carousel’e gitmiştir diye yavaş yavaş oraya doğru gitmeye başladı...Hava iyice kararmaya başlamıştı...Dönüş parası dahi kalmamıştı..zaten istese de bu acıyla eve gidecek gücü de yoktu...Bir saate yakın bekledi ama gelen olmadı..Belki de aradılar ama telefona cevap veren olmayınca gelmekten vazgeçtiler,diye düşündü..
Münübüs duraklarının olduğu yere gelince duvara yaslanıp ne yapabileceğini düşünmeye başladı.Şöföre başına gelenleri anlatıp evine kadar ücretsiz götürmesini istemek,yoldan geçenlerden para talep etmekten daha mantıklı geldi..ve münübüsü beklemeye başladı...Arkasını dönüp düşüncelere daldı..Şu mezardakiler dedi,kimbilir ne telaşlar içindeylerdi ?...Ne planları,yarın için ne umutları vardı ?...Şimdi hava kararmaya başladı bile..içimi korku kaplamaya başladı..Ama onlar gece gündüz burdalar..Ve belki de hayatlarının en önemli anlarında ölüm gelivermişti....Ve planlarının tam tersi oluvermişti bıraktıkları hayatlarından geriye..
Peki neyin telaşındaydık ?...Az önce atlı karıncalara binip,buzlarda kayıp son paramı da burda eğlenerek harcayacaktım...Ama hiç birini yapamadan hem paramdan hem de kısmen sağlığımdan olmuştum...Hesap etmemiştim bu günün böyle olacağını..Belki de daha kötüsü olup şu an bu toprağın altında bile olabilirdim,diye düşündü...
O zaman anladı ki;tüm koşturmacaları faturaları,taksitleri ödeyip para kazanma telaşıydı...Hep bir sonraki gün nasıl hayatımı para sorunu olmadan daha rahat devam edettiririm düşüncesiydi..Ama hiç bir zaman bir kaza,hastalık ya da olumsuzluk ihtimalini katmamıştı hesaplarına...Dönüp o çok korktuğu mezarlıktan içeri giriverdi..Hava iyiden iyiye kararmış olmasına rağmen..Hepsinin doğdukları yıllarla ölüm tarihleri arasındaki zamandan neler yaşamış olabileceklerini düşündü..Kimi daha çocuk yaşta,kimi gelinlik çağda,kimi de bir hayli yaşayarak hayatın tozunu fazlasıyla solumuştu...Bunca zaman yaptıkları,kazanıp kaybettikleri adımları düşündü,kendi hayatıyla karşılaştırarak...Başına bu gün gelenleri düşündü..Belki de bu gün bütün olanlar bu noktada bunları düşünmesine vesile olmak için meydana gelmişti...Belki de arkadaşları gelse,bu gün de diğer günler gibi eğlencenin zirvesine çıkıp,o günü de diğerlerinden farksız sonlandıracaktı...Ama bu gün sanki içine bir el dokunmuş ve hayata bakış açısına "ölüm" kavramını da eklemişti...Ölüm son değildi...başlangıçtı...bunu biliyordu...Ve o yüzden karamsarlığa kapılmadı...Sonra bir an saatine baktı,saat 23:45 olmuştu..Bu saate kadar ne etrafından geçen araba seslerini duymuştu,nede insanların ne giyip ne yaptığını merak etmişti...Sadece kendiyle yüzleşmenin
o mayhoş tadını çekti içine gururla...Aklına daha fazla gelen,kimsesiz çocukların sokaklarda nasıl aç kalmadan tehlike ve soğuktan korunduğu,hayvanların susadıklarında nereden su bulabilecekleri...ki bunu düşünmesine sebep olan bu kimsesiz çaresizlik içinde susayıp acıkmış olmak ona
bunu hatırlatmıştı..Ve içten içe kızdı kendine..Bunca yıllık yaşamında hiç aklına bile getirmemişti sokak çocuklarını...Hayvanların açlık susuzluğunu..Kimsesiz yaşlıların nasıl hayata tutunup yaşadıklarını...
BOŞ yaşıyordu..İki dünya için de faydalı birşey yapmıyordu..Ne bir hayır kurumuna ne de ihtiyaç sahiplerine bir yardımı dokunmamıştı...Şurda yatan ölüler bile ondan daha çok işe yarıyorlardı...En azından onlara bakanlar ibret alıyorlardı,ama o bomboş bir et yığınından başka birşey değildi bu haliyle....
...Ve karar verdi...bundan sonra bu günü hiç unutmadan,düşündükleri doğrultusunda yeni bir çizgi çizmeliydi hayatına...Ufacık bir ayak takılmasıyla başına gelenlere şükretti ve en yakın karakola gidip evine bırakmaları için yardım istedi...
Sonraki günlerde ne arkadaşları ne de onu tanıyan kimse anlayamadı onu bir anda değiştiren sebebi...Sokağına ve çevresinde güç yettirebildiği her yere,hayvanların su içebileceği kablar koyup yiyecekler taşımaya başlamıştı...Bir kaç yardım kuruluşunda kimsesiz çocuklar ve sokak çocukları için gönüllü yardım çalışmalarında görev almaya başladı...Hafta sonlarını huzur evlerindeki yaşlılarla muhabbet ederek geçiriyor,kimi zaman da ara sokaklara gidip orda karşılaştığı sahipsiz çocukları yurtlara yerleştirmekle günlerini geçiriyordu...
Her gece yaşadığı o küçük bir olay gibi gözüken takılıp düşmesinin aslında bir düşüş değil,ayağa kalkması için bir el olduğuna daha çok inanıyordu...Artık ölüm korkusundan ve yaşam telaşından geriye,sınırsız bir azimle daha fazla hayata karışıp doğmanın bıraktığı o müthiş haz parlıyordu...İÇİ ÖLMEMİŞTİ HALA...Hayat ona bambaşka bir çerçeveden gülümsüyordu....
//SÜRGÜN ŞAİR GÜLŞEN//
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.