- 812 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAAT İLERLEMESİN!
SAAT İLERLEMESİN!
Saat ilerliyor, yaşam, solgun yapraklarda canlılık arayan bir bahçıvanın ellerinde bir oyana bir buyana evirilip çevriliyor. Günlerin ve saatin duraklamadan akışı, yaşamın aydınlıklarını karaya taşır gibi görünüyor. Bense yalnızlık yaşamımdan bir damla hüzünü okyanuslara taşıyarak orada bir sel baskını yaratmak için ha bire ivedi bir halde duraksama ve yorulma bilmeden koşuşturmadayım.
Yalnız kalmak mı yoksa kendimi yalnız hissetmek mi daha iyi, diye düşünürken bir de baktım ki, hakikaten yalnızları oynamadayım, aslandan korkup kaçan yaban eşekleri gibi etrafımda kimsecikleri göremiyorum. Neden ve niçin ini sormadan kendime ayrılmış bu gök kubbe altındaki yaşamımı nasıl daha renkli kılarım diye farklı avunmaları ve oyalanmaları arar gözlerim. Bu gözler sonsuzluğu arzular ama içimde bir his takılıp kalalım nereye gidebiliriz ki diye içimden beni kemirmeye devam eder. İşte bu seren cemede sürdürmeye karar verdik yalnızları oynamaya hazırlanan hayatımızı. Hayat diyorum da biraz ilginizi çekiyor umarım, çünkü hayat yaşanıldıkça güzelleşir, güzelleştikçe albeni ve toparlama kabiliyeti kazanır. Ben de hayatımda acaba bunlar olacak mı diye bakınırken ne göreyim, her yanım da köhnemiş bakışlar, insicamsız haykırışlar, vurdumduymaz duygular, muhakemeden yoksun dimağlar, insanlığı ayaklar altında dolaşan tek hücreli amipsel canlılar dolaşmakta. İşte ben bu ortamda yalnız olduğumu düşünsem sanırım bana gücenmezsiniz. Yine de siz bilirsiniz, çünkü yaşadığım bu hayatın tüm ızdıraplarını ve ağırlıklarını tek de olsam taşıyacağım ve bir başıma izi olmayan yollarda, ardından gideni olmayan insanları takip edeceğimi düşünerek çıkmıştım bu yollara, işte ondan olsa gerek bu gün yalnızları oynamaya kararlıyım.
Hız limitim yok benim, bakarsınız çok kötü yollarda aldırmam olacaklara basarım gaza, yola çıkmadan tercih yaparım, yolun ortasında at değiştirmeyi hiç düşünmem ondan olsa gerek, hep başarıya odaklı hayallerim ve bakarım onlarda hep gerçekle izdivaca girer. Gerçekle hayalin evliliğinden doğan çocukta, daha dünyaya gelmeden haykırmaya başlar, ben geliyorum! Sakın ha yalnızım diye boş verip yolda yalpalama diye seslenir bana. Peki, yalnızlığımı doğmadan paylaşan bu cengâver hayat çizgisi üzerinde oluşan hakikatlerle zem ettiğim zaman, bakar mıyım gerilerde ne kaldı diye… Olsun ne kalırsa kalsın ben kalmayayım yeter. İşte böyle başlamıştı hayatımızın yalnızlığı ve bir de baktım ki, saat ilerliyor, yaş grafiklerim yükseliyor, benden önce koşan ve beni ardından sürükleyen bir hayat çizgisi üzerinde ip atlamadayım. İpi elime veren yok ip birileri tarafından defaten çekiliyor bende onun peşinde koşarak atlamadayım, peki nereye kadar atlayacağım diye bir baktığımda ne göreyim, hakikaten hayatın son basamaklarını atlayan bir beden ve bu bedene isyan eden bir ruh, kabuğuna sığmayan bir akıl, gençliğinden habersiz bir yürek, avazı çıktığı kadar bağırdı birden bana, bende ne oluyor acaba diye bakınca, ne göreyim; nefesi daralmış, hayat koşusunu tamamlama derdinde olan ben ve beni daha fazla koşturmak istemeyen yakin çizgisi, irkildim irkilmesine de çok geç…
Ben bu rüyayı yaşarken gördüm, ondan bıraktım kalabalıkları ve yalnızlığı tercih ettim, benim bu yalnızlığımı paylaşacak olanlar varsa bilsin ki ben yalnız değilim, paylaşıldıkça çoğalan bir hayatın patlamaya hazır tomurcuklarını avucumda taşımadayım, onları patlatmadan taşıyacak dostlarla bu yalnızlığı karanlığa gömmek için saatimin ibresini yeniden kurdum, yok mu içinizde saat kaç diye merakla soracak biri, siz sormasanız da ben söyleyeyim… Saat:00.00 hayat başlamak üzere hazır mısınız, yalnızlığıma son vermek için…
EROL KEKEÇ-
YIL:21.08.2011-
SAAT:00.00-00.38-
ÇENGELKÖY/İST.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.