Görüyorum ki kapağını yırtmışsın. Ne kadar yaralı görünüyorsun. Anlamıyorum ki, neden değerli sayfalarını yırtıp yırtıp atarsın...Bu kaçıncı. Biz değerli bir sayfa değiliz,ama ne yazık ki bize de yol göründü.
Sevmedim bu halini. Hiç sevmedim renksizliğini.
Hoşçakal defter.
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gece gece bir okuma aşkı... Kısa ve oldukça uzun düşündüren ve aklımın sınırlarını zorlayan mükemmel bir yazıydı. Büyük keyif aldım. Sevgiyle,mürekkebiniz hiç tükenmesin.
Hay allah Aynur hanım neden? Hep hayatımızda nedenler var, Umarım çok önemli değil sadece yorgunluktur. Aramıza dönmenizi bekleyeceğim. Sevgilerimle...
canandemirel tarafından 8/25/2011 10:07:01 AM zamanında düzenlenmiştir.
Mızıkçılık bu, haksızlık hem de. Tatil için izin isteyip bir anda vedâ etmek. Siz ki beni düz yazılar bölümüne çekebilen yegâne yazardınız. Uzatmayacağım. Gitme Aynur kardeşim. Kırgınlığın her kime ise affediver şu mübarek gün. Hem öykü'nün devamı için söz vermiştin unutma. Selam ve sevgimle.
Herkese gösterdiği vefadan dolayı teşekkür ediyorum. Yazmak istememem kimseyle alakalı değil. Kendi kararım. Bizler bu güzel ortamda yeşerttik kelimelerimizi. Kopup gitmek kolay değil. Bir de İNADINA kalmak ve dik durmak var.
İNADINA burdayım. Yazarım yazmam birşey diyemem ama...Yazılarınızı takip edeceğim. Tekrar buluşmak ümidiyle...
Aynur'cuğum ben senin uzun soluklu öykülerini ve denemelerini özledim şimdiden. Hem alışık değiliz böyle kısacık yazılarına hadi ama alıştırdın bizi mahrum etme lütfen. Sevgilerimle canım.
1981 yılının sonunda aktif oyunculuğu bıraktığında, tenis dünyasının efsanesi Bjorn Borg yirmi beş yaşındaydı (Resmi açıklamayı 1983 yılında yaptı). En büyük rakibi John McEnroe'nun 47 yaşında hala profesyonel turnuva kazanabildiği hatırlanırsa Borg'un zirveye varmadan emekliliği seçmesinin yarattığı şok daha iyi anlaşılabilinir. On yıl sonra, 1991 yılında, Borg tekrar tenise döndüğünü açıkladı. Bu noktada ünlü bir yorumcunun onun geri dönüşüyle ilgili sözleri hala kulağımdadır: "Geri döndü çünkü ölümden sonra hayat olmadığını farketti."
Mükemmel bir analoji olmayabilir. Ama Engindeniz'in yazısını okuduğumda aklıma Borg'un emekliliği geldi. Deftere yazmayı ben de bir süre bıraktım. Benim nedenim öykü yazmak yüzünden profesyonel hayatımın sekteye uğramasıydı. Daha önce de yazmaya ara vermiştim, hem de farkında olmadan. On yıl hiç bir şey yazmamıştım (İki beceriksiz kısa film senaryosu dışında). Oluyor, gayet güzel oluyor, yazmadan durabiliyorsun. Zihnin bir süre sonra öykü modunda çalışmamaya başlıyor ve günlük hayatın normal seyrine devam ediyor.
Aynur Hanım hangi sebepten olursa olsun gönüllü olarak yazmayı bıraktıysa bunu doğal karşılamalı. Ben kendim yapamadım, hiç olmazsa haftada iki öykü yazayım dedim ve geri döndüm. O ise dönmeyebilir. Bazen kahramanlarımızı öldürdüğümüz gibi yazarımızı da öldürürüz. Ama bir dolu kahramanımız varken elimizde tek bir yazar vardır ve o da bir noktada anlar ki ölümden sonra hayat yoktur.
"Yazmayı değil, sadece Defter'i bıraktım" da diyebilir. Bir yazarın okuyucularını seçme isteğini doğal karşılamak gerekir. Yeni okuyucularını başka bir sitede, kitapçılarda, eş dost arasında ya da kendinde arayabilir. "Hadi bana eyvallah" der ve gider. Geride kalanlar olarak bizim söz hakkımız olmaz ("Hiç terkedilmedim" diyenler varsa bana özelden mesaj atsınlar, onlara terkedilme mekaniğini açıklayabilirim)
Eğer Sayın Engindeniz ayrılma kararını gönüllü aldıysa kendisine söylenecek bir şey kalıyor: Elveda...
Meraklısına not: Bjorn Borg on yıl sonra tenise geri döndüğünde tek bir maç bile kazanamadı.
Onurlu yazar ve şairleri severim..İsyankarları ise daha çok severim.. .......... Edebiyatcının ruh hali biraz farklı oluyor..Alıngan oluyorlar :)) Ben de öyleyim..Bir dosta kızarız ama bir zaman sonra pişman olur onun kalemini özleriz.. Sevgili Engindeniz, siz iyi bir kalemsiniz..Çok fazla yazmak zorundada değilsiniz ama yazın.. Şahsen yazılarımı on kişi okuduğu zaman mutlu oluyorum. Bu benim için yeterli.. Neden ? Çünkü ben kendimi biliyorum.. ..... Güzel olanı yazmak kadar güzel bir şey yoktur. ve güzel olanıda güzeli düşleyenler yazar..
Sizi buralarda göremezsek inciniriz..üzülürüz..bunu biliniz.. Sizde edebiyat aşkı var ise, buyrun işte meydan :))
Aynur kardeşim üç beş gün siteye giremedim, neler olmuş? Almanya'dan büyük oğlum torunlarım ve gelinim geldi, onlarla hasret giderirken nelerkaçırmışım ben? Şimdi birkaç dakika siteye girdim, ne oldu, şaşırdım, olmaz canım kardeşim bu gitmek niye?,Şu sıralar üç hafta kadar çok yoğunum, çocuklarım la geçireyim diyordum. Bu kararınız mutlaka haklı gerekçelere dayanıyordur. Yüreğimden gelerek söylüyorum, kolum kanadım kırıldı, Edebiyat defteri Aynur Engindeniz olmadan olmaz. Sizin için geri dönüş imkansız değilse ne olur gitme, görmesem sesini duymasam da, yazılarınızdan size çok alışmışım. Hayırlı bir haber... Selam , sevgi ve dualarım sizinle, hakkınızda hayırlısı ne ise o olsun.
Böyle yazı mı olur. Bir de yazarım diye geçmişsin karşımıza. Hadi ordan pabucumun yazarı sende. Sen kiiiiim, yazar olmak kim. Hadi kızım hadi bulaşıklar seni bekliyor, hadi bakayım yemeğin altı almasın.
****
Arkadaşlar buna “şok” tedavi diyorlar. Aşırı ezerek, bir nevi gaza getirip fikrinden caydırma yöntemi. İnşallah işe yarar. Değerli yazarımızın hakkında bu yazdıklarımdan sonra bir daha suratıma bakacağını zannetmiyorum. Lakin dostluklar böyle zamanda belli olur. Umarım sizler için yaptığım bu fedakârlığı unutmazsınız.
Durun şunu biraz daha kızdırayım; “Yürrüüü anca gidersin, Engindenizmiş hıh! Seni su birikintisi seniiii!
İsmet Abi, beni güldürdün. Ben gaza gelmem ama bilemedin. Evet fikrimden caydım. Ama sadece laz inadım yüzünden. Su birikintisi deyip geçme:) Serçeler derelrden değil, su birikintilerinden su içer...
Türk usulü motivasyon deriz biz buna kendi aramızda :) Mutlaka işe yaramalı bildiğim kadarıyla Aynur Hanım Türk :))
Bende sevmedim bu yazınızı. Giriş gelişme bölümleri yok bir tek sonuç verilmiş. Askıda kalmış merak uyandırmıyor :)) Vakit darlığındandır belkide. Görmemiş olalım. :))
Geçecek inşaallah :( ben sizi çok seviyorum lütfen gitmeyin. Hem siz giderseniz kim bana " nesir yazmayı boşluyorsun bak" diyecek :( Ben ilk sizi okumaya başladım . siz buradaki ilk bağımsınız. Olmaz :( olamaz. Aynursuz olmaz bura :(
bir kaç yazımı silince hemen fark ettin,kollarını açtın ,moral verdin ,beni her zaman destekledin,öykünün nasıl yazılacağını beraberce konuştuk,öğrendim senden ,fikir alışverişinde bulunduk ,konu nedir hiç bilmiyorum ,dinlenmek mi istiyorsun elbette gerekliyse dinlen ,ama elbet duygularını en güzel sen bilirsin,birbirimiz hiç tanımıyoruz ama şunu biliyorum uzaktan da insan severmiş bir yüreği
Öyle kafadan çekip gitmek olmaz, rafadan yumurta mı bu.? Herkes oruçlu, havalar sıcak, insanların bir sürü sorunları var sayfalar yırtık da olur, pırtık da. Sen bu sitenin kaptanlarından birisin USTA...!
Hem bizde söz namustur Engindeniz.
Önce sözünü yerine getir bakalım (yoruma cevap)
Aynur Engindeniz 29 Temmuz 2011 Cuma 16:07:06 Kalmamış mı sahiden:))
Sevgiler Davidoff...
(Polisiye sözün var unutma)
BİZ GENCİZ, GÜZELİZ, ZENGİNİZ BİR DE
Şöyle okkalı bir Polisiye Öykü yazalım da, TV. kanalları bile peşimizden koşsun :)
Bizim defterimizin sayfaları hiç sökülmedi, söküldüyse bile dikeriz merak etme USTA.
Harikulade bir yorum ve ben de diyorum, sözümüz var, bir araya geleceğiz ve birlikte davşanlara yem vereceğiz, Tete' nin elindne öpeceğiz, ayrıca kalbura bastı yapacağız. Yok öyle gitmek.
Kolay olan, gitmektir. Oysa, kalıp mücadele etmeni beklerdim sevgili Aynur. Sen ki, kalemi elinden bırakamayacak kadar yazma bağımlısı bir kişi iken, gitmek neden anlamadım. Kararına saygı duyuyorum.
bizler seni çok seviyoruz...öyle kolay.kolay bırakamazsın.....gidersende gel.ama dinlenmiş olarak cıvıl.cıvıl gel...bekletme... gülkokulu diyardan selam lar
Gitmek yok diyen sizdiniz bana!!!Lütfen, siz olmazsanız çok şey eksilir yazı bölümünden.Bu bir okuyucu ricasıdır her şeyden önce. Sonrası kabul ederseniz, kalem arkadaşınız olarak mücadeleye devam etmenizi çok istiyorum. Aynur Engindeniz önemli bir isim...Bunun altını çiziyorum. Mahrum bırakmayın bizleri.Saygılar
Ayrıca size nasıl bir çirkinlik bulaştırılmak istendi bilmiyorum ama bana yapılanları uc uca eklesem öykü kitabı çıkar. Ben bile gitmedim çünkü gitmektense bu vaziyette kalmam çok daha iğneleyici onlar için. Mağdur kalemlerin hepsi aynı fikirde: El ele bu kirliliği asgari seviyeye indirelim. İnternetteki tüm edebi sitelerde üyeliği olup insana aman vermeyen bu kimselere karşı sadece yazılarımızla dik duralım. Yalnız bırakmayın bizleri.
İnşallah Trabzona dek gidiyorsundur, miniklerinin yanına.
Sen gidersen bu eller bize de yaramaz. Hem sonra hiç bir yere gidemezsin, öyle kolay değil... Baban olarak gelir, kolundan tutar tekrar defterin içine atarım, bak dediydi deme seni bir güzel döverim, bizleri terk ettiğin için.
Aynur, boş ver ya, ufak tefek kırgınlıkları. Her yerde oluyor böyle basit şeyler. Unut gitsin. Mevlanın bir sözü var ya:
"Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol !.."
Sana ihtiyacımızın olduğu şu zamanlarda gidip de kanadımızı kolumuzu kırma. Gözlerimizi, yaşlarla doldurma. Yüreklerimizi mahzun bırakma...
Sen ki; yürekli bir arkadaşsın, kardeşsin, dostsun!
Hadi; bu, bir bir nisan şakasıydı,de.
Sana bayranmdan sonraya dek izin. Bol bol gez toz,eniştemle. Bayramdan sonra gelmezsen bil ki; senin peşinden patır patır dökülürüz ha, bilmiş ol.
Seni çok seviyoruz.
Selamlar...
(Gitmedin de mi? Hoşçakal demelerin şakaydı de mi?)
Siz, benim gibi size saygı duyan amatörler için profesyoneldiniz, ışıktınız... Sizden, iyi öykü yazmam gerektiğini öğrendim; siz olmasaydınız bu duyguyu edinemezdim, yemin ederim. (İyi öykü yazıyorum diye değil, yazma duygusunu barındırdığım için) minnet borçluyum size... Gitmeseydiniz de, daha pek çok yeni hevesliye de aynı duyguyu aşılasaydınız keşke. Kararınızdan dönerseniz, çok sevinirim; dönmezseniz de, hakkınızı helal edin. Saygılarımla hocam...
Saygıdeğer hocam, yemin ederim ki, kişiliğimle ilgili yorumunuzdan dolayı (sanırım demagoji yaratacağımı bilerek yazı yazdığıma dair beni karaktersizlikle, edepsizlikle itham etmiştiniz, oysa polemik oluşmasın diye yapılan tenkitleri bile cevaplamamıştım ben...) çok etkilenerek o tepkiyi göstermiştim; yoksa, dönüşünüze en çok ben sevinmiştim. SAYGISIZCA BİR TEPKİ OLDUĞUNU BİLİYORUM VE ÖZÜR DİLİYORUM. YAZILARIMI YERDEN YERE VURMANIZ, AMA KİŞİLİĞİMLE İLGİLİ OLARAK BENİ BİR HAKARETE MARUZ BIRAKMAMANIZ DİLEĞİMLE YASAKLI LİSTEMDEKİ HATAYI DÜZELTİYORUM. SAYGILARIMLA...
Sayın yazar, eskilere bakayım dedim, yorumunuz takıldı gözüme. Yasaklandığım için cevap hakkım da yok. Fakat gitme dediniz, sonra gitmediğim için beni suçladınız. Oysa hala öykülerinizi büyük hayranlıkla takip ediyor, gelişiminizi gördükçe hayrete düşüyorum. Sizi incitmeyi hiç bir zaman istemedim. Hiç bir zaman düşündüğünü içine saklayıp yalan sözler sarfedenlerden olamadım. Açık sözlü olduğum için de daima sizin yaptığınız muameleyi gördüm.
Ne garip bazen defterlerin orta sayfası son sayfası ve hatta kapakları bile yırtılır!...
Çoğu kez istemedendir ...
Ya da, ya sayfanın ya defterin içindeki gelişmelerin bilmeden kestiği bedelin sonucudur...
Ama yırtılan her sayfa bu kapak da olsa zamanın da yardımıyla onarılır yapıştırılır ...
Fakat defterin bir sayfası koptu isteyerek ya da istemeyerek diye, defteri yüreğinden elinden bırakmaz onu seven ona kendini ait hisseden...
ENGİNDENİZİM... Gitmessin biliyorum...
Sen burada mavi kirpikli şiirini buldun, sen burada öykülerinin sığınağını buldun, sen burada huzurum diye sana yüreğini açanın sana yağan sevisini buldun ve sen burada seni yürekleriyle kabul etmiş güzel dostlar buldun...
Daha o kadar çok sebebin varki...
Bence o kopan sayfayı yerine getir yapıştır ama ben de gidiyorum diyerek yaşam felsefene haksızlık etmiş olacaksın...:(
Engindeniz yazılarının belki de en mutsuz edeni. Gitmek sözünü etmek hiç de yakışmıyor bu kaleme. Keşke naz ediyor , bırakalım biraz da naz etsin desek, hiç de öyle değil gibi. Çok ciddi bir gidiş mesajı bu. O kadar da hüzünlü. Bence engüzel renklerinden biri kaybolmuş olur defterimizin. Var mı önce öylesine güzelliklere alıştırıp sonra da gitmek ? Var mı hakkımız, hesap sormaya ? Dostsak eğer olmalı. Ama bilmem ki faydası var mı ? temennimiz geçici olsun. Bayram tatili olsun. Ama dönüşü mutlaka oılsun. Biz buralardayız sağ oldukça, fırsat buldukça. Belki yeniden seviniriz en güzel renklerimizden biri tekrar uğrarsa sayfalarımıza. daha neler söylenir, neler söylenmeli, aklıma gelmiyor ki ? Şok henüz geçmedi ki. Güle güle diyemeyiz, mümkün değil. Bekliyoruz son sözümüz...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.