- 1744 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DOSTLUK NEDİR?
-Rahat!.. Hazırool!..Dikkaayt 5. bölük 96 er ve erbaşla emir ve görüşlerinize hazırdır komtanım,
_ Merhaba arkadaşlar!..
_ Sağool!..
’_ Rahat, Çavuş !... görevliler yerlerine, kalanlarla, sabah sporundan sonra diğer hazırlıklara başlansın.Emir komuta sende.
Emredersin komtanım.
Çavuş: nöbetçi onbaşı! nöbeçilerini al diğerlerini değiştir.
Nöbetçi onbaşı : Londra Kemal!. 1nolu nizamiye, Sansar mustafa!.. cepanelik Adanalı!, garaj, Balıkçı süleyman! benzinlik,Terzi!,2 nolu nizamiye...
O gün önemli bir gündü benim için, bunu sonraları daha iyi anlıyacaktım .Bölüğün önemli kritk görevlerinde enüst devreler, nöbetlerden temizliğe kadar , her yetkilendirmeyi onlar yapardı. Enüst devrelerimiz, 5/2,ler terhisine gün saymaya başladıkları zaman,doğrusu sevinmiştik ,artık yetki,bölüğün angaryasını beraber paylaştiğımız bizim bir üst devremiz olan 5,e/3lere geçmişti, ve bizde artık alt devreydik
Nöbetçi onbaşı, her birimizi nöbet yerlerine bırakırken bizleri uyarmayı ihmal etmedi:
"Arkadaşlar! bölük dışındaki görevlendirilen arkadaşlarımızdan dolayı nöbet saatleri artırıldı, nekadar sürer belli değil ama, arkadaşlar gelir gelmez gerekli değişikliller yapılacak haberiniz olsun "
.Nöbet saatimiz normalde üç saatti. Nöbetçi lerin değiştirilmemesi üzerine, ikinci nöbet süreside bize kalmıştı. Kıbrısın o, görüntü bulandıran sıcaklarından biriydi,öğle’nin kızgınlığı daha yeni yeni çekilmeye başlamıştıki,onbaşı nöbet değişimi için yedeğindeki askerlerle beraber nizamiyenin güzergahındaki yokuştan gözüktüler ,nihayet dedim .Gelir gelmez nöbeti devrettim bölüğe doğru yola koyulduk. fakat, bir değişiklik vardı sanki ,onbaşının tavırlarında, sonradan öğrenecektimki, üst devreliklerini, özelliklede bize kabul ettirebilmeleri için, baskıcı bir tavır için karar almışlardı,Doldur boşattan sonra koğuşun az ilerisinde olan banyoya gittim, içeride iki kişi daha vardı. Biri bizden ,diğeri yeni üst devrelerden.Tam üstümü çıkardım duşa gireceğim, yeni üstdevrelerin bölükten sorumlu çavuşu içeri girdi,
" Boşalt!.."
"Bir bu eksikti" dedim kendi kendime...
Benim devrelerimden olan asker çıkmaya hazırlanırken onun devresi yıkanmaya devam etti.
Bense,ağırdan almayı tercih ettim,Hemen girip çıkıcam dedim
. Bana doğru yaklaştı : "hemen çık!.."
’Bak sabahtan beri nöbetteydim 5 dakka ! " demeye kalmadı,
hiç terddütsüz belindeki palaskayı çözmesiyle kafamda şaklatması bir oldu . Belkide bu kadar cüretini beklemiyordum. Gözüm kararmıştı bikere ,hemen karşılık verdim ve ilk yumruğu boşa savurdum. Hala ileri gitmekte sınır tanımıyordu. bu arada çıkmaya hazırlanan asker, araya girmek istedi beni uyararak. onu kenara ittim .Bu sefer sağı gösterip ,sol üsten aşağı doğru kavisli bir yumruk,eskivine rağmen gözünde patladı, o artık kendini,yıkanan arkadaşının yanında bulmuştu , zavallı sabunlar içinde ne olduğunu anlayamamıştı .Yalan yok korkmuştum. Altan almalıydım.
Dışarı çıkıp iki arkadaşıyla geri döndü elimde kafam kadar birtaş yaklaşmadan atmayı denedi taşın ağırlığından atamadı yanlız arkadaşlarından bitanesi ayırmayı tercih etti(Allah rahmet eylesin)Teskereden bir ikiay sonra bir iş kazasında öldüğünü duydum.....Bölük çavuşu, gözündeki morartıyı kabullenemedi bir türlü, bir şeyde yapamıyacağını anlayınca ,doğru bölük komutanına..
Emir:
"Nöbetçiler hariçinde herkes gayrisiz yemekhanede toplanacak... Ben artık bir suçluydum...
Üstümdeki ve başımdaki yük giderek ağırlaşıyordu ve ben, bana fısıltısı bile ağırlık veren hiç bir şey duymak istemiyordum,
Yüzbaşı , büyük bir hışımla kapıdan içeri girdi.
"Kim lan o................"
Prangalı bir mahkum gibi kendimi zar zor tüzbaşının önüne sürükledim,
karşısında durdum.
"Senmisin lan o. senden beklemezdim haa..".demesiyle birlikte
Sağlı sollu tokatlarını sıralamaya başlamıştı.
Benim ,elim kolum bağlı, karşılıklı bir müddet daha sarsılmaya devam ettik
Osırada, direnme..bırak kendini dergibi birses duyar gibi oldum arka sıradan, yüzbaşı devam ediyordu...
Banada vursana ulan!..hadii banada vur...’Sana altı ay geçırdim’diye ekledi.
Sonra bölüğe dönerek:
"Ben size demedimmi böyle adamları aranızda yaşatmıyacaksınız diye...
Gereğini yapacaksınız yaa!.."
Yapamadım, bırakamadım kendimi ama boğazımdaki düğüm son haddindeydi,
gözlerimden taşarcasına patladı ,esas duruşum zaten yoktu .Elimi kolumu gayri itiyari sallıyarak bağırdım ; ’ benim suçum değildi.... ben bişey yapmadım.!.."
Yüzbaşı bir asiden böyle bir tavır beklemiyor olmalıydıki,bir an tavrında bir değişşiklik sezdim.
’Nasıl yapmadın ? adamın gözünü patlatmışsın’
Oo, kendimi savunurken oldu komtanım.
Yüzbaşı bölüğe döndü: Çavuşa el kaldırmanın bir gerekçesi olurmu ?!..size soruyorum... çavuş haklıdır diyenler elini kaldırsın.
Misafir olan 5/2ler , tarafsız kaldılar... 5/3 lerin tamamı kendi çavuşlarını haklı gördüler . Yüzbaşı Aynı soruyu benim için sorunca, kendi tertiplerimde dahil hiç kimseden bir el kalktığını görmedim. yanlız bir el, arka sıralardan, çekingen bir el kalkar gibi oldu,tanımıyordum yeni gelenlerden, 6 ya 2 lerden biri olmalıydı, gözler ona döndü ,yüzbaşıda meraklanmıştı:
’ Kim lan o, çıksın bakiyim şuraya’.
O elin sahibi, acemi birliğinden yeni dağıtım olan askerlerden biriydi ,evet 6 ya 2 lerden bölüğe gelişi on gün olmamıştı.
Yüzbaşı: anlat bakalım oğlum ne gördün?
’Komtanım ben bişey görmedim’
Yüzbaşı: "Eee"
"Komtanım ben birşey görmedim ama,
Ben o abinin haklı olduğuna inanıyırum.dedi" bir solukta.
Yüzbaşı :" Baak demekki, senide haklı görenler varmış demekki," dedi ve bir müddet bütün bölüğü gözleriyle süzdü, bir müddet daha sert ikazlarını sürdürdü. Sonra bana döndü ve:
Şimdi git barışın, birdaha böyle birşey duymak istemiyorum.
.Ogün önemli izleri olan bir gündü.
Ogün dostluğun tarifini yeniden yazmıştım kafamda.
Dostluk ,Karşilik beklemeden hesapsız , içinden gelen fedakarlıktırTtanımış yada tanımamış, hiç önemli değil.
Dostluk, menfaatlerin yerini tehlikeye bıraktığı , hiç beklemediğin bir anda o fedakarlığa gelen karşılıktır. Dost çamurada düşse, çöpede karışsa, değerinden birşey kaybetmeyendir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.