- 781 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
hayat...
Hayat dediğin nedir? Kısa bir yol ama bir ömür süren, kimi zaman acı, kimi zaman tatlı. Bazen inişli, bazen çıkışlı. Bazen insan hiç bitmesin der, bazense kendi bitirir. Hayat bir çelişki, içinde mutluluk, içinde hüzün ve acı olan... Ben hayatı hep yokuş yukarı yaşadım, Belki beceriksizliğimden, belki saflığımdan ya da belki iyi niyetimden. Yüzüm sadece karşımdaki insanların yüzünü güldürebildiğim zaman güler. İçim sadece onları mutlu edebildiğim zaman mutluluk duyar. Kıyamam hiç kimseye, kırmaktan, üzmekten korkarım, bir çocuğun karanlıktan korktuğu gibi... Hayat beni hep ters köşeye yatırdı, hep sırtım yere geldi. Ben acı çekmekten hiç korkmadım, sanırım bu yüzden hep acı çektim. Ne sevmeyi becerebildim, ne de beni gerçekten seven biri oldu. Hep menfaat ilişkisi içinde insanlar, her şeyin bir bedeli olmalı mı? Bu hayatın hiç promosyonu olmayacakmı? Sanırım hata bende. Hani derler ya insan iğneyi önce kendine batırmalı diye, gerçekten doğru. Düşünüyorum da o acıları yaşatmalarına ben izin verdim, bile bile, göre göre hiç engel olmadım. Engel olursam mutlu olamayacaklarını düşündüm. Acı çekmek pahasına da olsa onların mutluluğuna engel olmadım. Verdiğim tavizler bana acı ve keder olarak hep geri döndü. Maddi çöküntüleri hiç dert bile etmiyorum. Beni yıkan tamamen manevi çöküntüler, duygularımla oynanması, duygularımın hiçe sayılması... Ben kısa süreli yaşadığım ilişkilerde bile karşımdaki insana hep değer verdim, onu önce insan sonra kadın olarak gördüm hep. Hakettiği ilgi ve alakayı göstermediğin bir insanı nasıl hak edebilirsin ki? Bence her insan bu dünyada eşi ve benzeri olmayan bir varlıktır ve her türlü ilgi ve saygıya layıktır. Saygı olmalı ilk önce, sevgi saygı olmadan bir anlam ifade etmiyor çünkü. Eğer saygın yoksa sevgin bir heves oluyor. Heves geçince de insanlar bir birini kırıyor ve yaralıyorlar sürekli. Hayat boyu hep darbe aldım ama bu son aldığım darbe beni yere yıktı ve yerden kalkmam sanırım epey zaman alacak. Bu güne kadar hep ayağa kalktım, hepsini bir şekilde göğüsleyip tekrar yaşamaya çalıştım ama bu en son aldığım darbe gerçekten çok sağlamdı. Şu an ancak yazarak hayata tutunmaya çalışıyorum, yazmak beni bir nebze olsun rahatlatıyor. Boş kaldığımda sürekli düşüncelere dalıyor ve sonunda hep gözyaşlarına boğuluyorum. Bunun bir son bulmasını ne kadar istesemde elimde olmuyor, yapamıyorum. Dedim ya bu son aldığım darbe gerçekten çok sağlamdı... Farkındayım yazmak konusunda hiç iyi değilim ve yazdıklarımın hiçbir edebi değeri yok. Şiirler yazıyorum kendimce, mektuplar sevdiğime, yazılar içimden geldiğince ama gerçekten bir şeye benzemediğinin farkındayım. Tek amacım bu sayade hayata tutunabilmek çünkü çok acı biliyorum ama oturup konuşabilecek ve dertleşip içimi dökebileceğim bir allah kulu bile yok yaşantımda. Bende böyle kendi kendime yazarak bir nevi dert döküyorum, rahatlıyorum ve hayata tutunuyorum. Eğer bu yazdıklarımı okuyan olursa lütfen beni kınamasın ve yazdıklarımın saçmalık olduğunu düşünmesin. Dedim ya yazarlık gibi bir amacım yok, bunları yazarken okuyanların sıkılacağını da biliyorum ama ne yapayım hayata ancak kelimelerle tutunabiliyorum... Sanırım hayatta umduğunu bulamamış birine bunu çok görmezsiniz. Her insan gibi son nefesimi vereceğim gün gelene kadar yaşamak ve ayakta kalmak zorundayım. Yıkıldığım her darbede tekrar kalkmak ve savaşmaya devam etmek zorundayım. Ben hayata yazarak tutunmayı seçtim, yazmak ve rahatlamak, kendime ve bir başkasına zarar vermeden, insanca, saygıyla ve her zaman sevgiyle...
ertan kalay – 10.08.2011 / Ardahan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.