- 1075 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
HOCA'LIK BU DEĞİL !
Hepimizin tanık olduğu, bazılarımızın da rağbet ettiği olaylar bu yazıda eleştirmek istediklerim.
Bir önceki Cuma vaazında Hoca efendi hararetli bir şekilde anlatıyor :
- Şu duayı şu kadar kere okumak şu kadar sevaptır !
- Şu duayı bu kadar okumak insanın şu kadar günahlarını affettirir !
O kadar da çok ki bu maddeler, insanı neredeyse isyan ettirecek.
Akşam iftar öncesi tanınmış kanallardan birinde, yine çok tanınmış, Profesör ünvanlı bir din adamı yeni yayınladığı kitabın reklâmını da yaparak hararetli bir şekilde anlatıyor :
- Başı ağrıyan insan, şu duayı, şu kadar defa okursa ağrısı geçer.
- Falanca dua, falanca hastalığa iyi gelir.
- Allah’tan şunu isteyen, şu duayı okusun !
İTİRAZ EDİYORUM, İSYAN EDİYORUM !
Hoca’m, bize şu sözleri söyleyin de utanalım, yüzümüz kızarsın, günahkâr olduğumuzun farkına varalım, binlerce defa tövbe edelim :
- Ey Müslüman kardeşlerim ! Madem ki Müslümandınız da, bu güzel dinin bir tanecik kitâbı olan Kur’an-ı Kerim’i anlayabilmek için niçin Arapça öğrenmediniz / öğrenmiyorsunuz ?
Bize bunu sorun Hoca’m !
Yeni doğmuş çocuklarımıza bile - özellikle ekonomik nedenlerle- İngilizce öğretmeye çalışırken, hem kitabımızda yazılanların, hem namazda okuduğumuz duaların, camilerde dinlediklerimizin ne anlama geldiğini öğrenebilmek için Arapça’yı öğrenmeye niçin ihtiyaç duymuyoruz ?
Bir de aynı dinden olduğumuz ülke insanlarıyla anlaşabilmek , ticaret yapabilmek için de İngilizce’den çok daha önemli olmalı Müslümanım diyenler için.
Anlamadığımız kitabı, ne anlama geldiğini bilmediğimiz duaları binlerce defa okumanın sadece ve sadece saygı sayılabileceğini anlamamız gerekir.
Dinimizin aslı asla bize anlatıldığı gibi, bir duanın defalarca okunmasından sevap kazanılacağı, cennetlik olunacağı, türlü hastalıkların, belâların, sıkıntıların giderileceği şeklinde olamaz.
Aslolan kendi dilimizle hatta düşüncelerimizle bile samimi olarak Allah’a yalvarmak, araya asla başkalarını koymadan sadece ve sadece Allah’tan yardım ve af dilemektir.
Kur’an-ı Kerim asla hiç bir hastalık için herhangi bir duayı falan tavsiye etmez. Bilime rağbet etmemizi, Tıp adamlarından çare beklememizi ve temiz kalple, iyi niyetle, Allah’ın da izni ve yardımıyla hastalıklardan, sıkıntılardan kurtulmayı beklememizi emreder.
Hele para karşılığında - mevlit dahil- yapılan her türlü duanın makbûl olmadığı da kesindir.
Müslüman olduğumuzu ilân ediyorsak, Kitabımızı anlayarak okuyabilmek için Arapça’yı ve Kur’an dilini bir nebze olsun öğrenmeye çalışmalıyız.
Dualarımızı mutlaka ne anlama geldiğini bildiğimiz şekilde, hiç bir aracıya gerek kalmadan yapmalıyız.
Hiç bir hastalığın, sıkıntının, belânın çözümünü birilerine okunup üflenmekte falan aramamalı bilime, tıbba rağbet etmeliyiz.
Hoca’yım, din adamıyım diyen insanlar da bu konuda daha duyarlı olmalı ve insanlara İslâmın özünü öğretmeli, hurafelere, üfürüğe, mantıksızlığa teşvik etmemelidir.
Bizim dinimiz gerçekten de en güzel dindir. Mantıksız hiç bir emri yoktur. Bilime, Tıbba son derece önem verir.
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Dostum bir sonraki yazını eklemeden önce 4444 kere filanca duayı okursan kesin günün yazısı seçilir:)
Bu insanları anlamak imkânsız, Allah kullarına eziyet etmez, duaları binlerce kez okumanın ne mantığı var anlamıyorum.
Temiz bir yürekle ve inanarak yapılmalıdır dualar.
Beş yıl Kur'an kursunda okudum, ne Kur'an mealinden ne hocalarımdan duydum böyle binlerce dua sayısı.
Bazı peygamberlerimizin baş ya da diş ağrısı gibi durumlarda okudukları dualar okunabilir elbet ama binlerce değil ve hastalanınca muhakkak tıbba baş vurmak gerekir.
Bu dua sayıları hocaların kitap satmak için uydurdukları bir hurâfe bence de.
Kutlarım anlamlı ve uyaran yazını dostum.
Selam ve sevgimle.
Haklı söze ne denir. İnsan kendi lisanı ile içinden geldiğince yürekten dua etmeli yaratanına. Bu arada dinimizin ilk emri "OKU" iken kaç müslüman kitabını anlamak için mealden-tefsirden okumuştur. Zaten anlayar okunsa bunlarada rağbet olmaz dı diye düşünüyorum. Selamlarımla...
Fikret TEZEL
Bir ulusun Arapça öğrenmesi yerine, bir kitabın çevrilmesi daha ekonomik değil mi? Tefsirler aslının yerini tutmuyor denmesi de yersizdir. Teolojik tartışmalar bir yana (Arapça Kuran ın da aslında tefsir olduğu, Yaratıcının ilahi dilinden Arapça ya çevrildiği, vs.) , ortalama bir insanın yetkin çevirmenlerden daha iyi 7. yüzyıl Arapçası öğrenmesi beklenemez, değil mi?
Fikret TEZEL
Saygılarımı sunuyorum! Düşüncelerime tercüman bir kişi yazarının eserini okumak büyük keyif verdi.
Nihat hatip oglu..masal anlatan din adamı! Güya din adamı-alim..Bence tiyatro oyuncusu olabilecek ,drama dizilerine oyuncu olabilecek bir şahsiyet.Rahmetsiz ve kuru ,ezberlenmiş,canda yaşamadan,hissetmeden masal gibi anlattıgı dinimiz,aslında roman degil-yaşanması gercek olan asıl gercektir.
vee...cami imamları,bunların kurusofi yönlendirmeleri ve örnek olamama gibi halleriyle zaten islama bir yıgın eleştiri-yorum getirmektedir.Derdin agrın neredeyse,ilac seciminde ona göre olmalıdır.Kalbi agrıyan bir hasta,kalkıp bütün ecza deposundaki ilaclardan kullanmaya kalkarsa,zehirlenip hayatından olur.Bu duaya bu hastalık,şu derde bu süre,bukadar okumaya şukadar şifa gibi safsatalarla ancak mide bulantısı ve beyin hücrelerinde saglam düşünememe gibi fonksiyonlar meydana gelir.Dilerim bilinci acık yaşayalım dinimizi...Yaşarnuri gibi,hatipoglu gibi,zekeriya beyaz gibilere kalırsa bitkisel hayata girmemiz kacınılmaz sonumuz olur..saygılar!
vijjDan''sız şiirseL tarafından 8/19/2011 8:51:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fikret TEZEL
Fikret Dost...
Senin yazdıklarına ve de yazacaklarına aklı olan biririn katılmaması mümkün mü?
Sen hep yaz kardeşim hep yaz...
Bir kişi dahi doğruyu anlarsa, kazanç kazançtır...
Selam ve saygılarımla...
Fikret TEZEL
Düşüncelerinize katılıyorum. Yazınızı beğenerek okudum.
Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
Fikret TEZEL
Bir kaç kere köy camisinde Cuma namazı kılan bir bayan olarak şunu gördüm ki kesinlikle köy imamları konularına çok vakıflar. Hitabetleri ile de etkililer. Keşke kocaları Cuma namazındayken kadınlar evde hiç bitmeyen ev işleriyle boğuşuyor olmasalardı da onlar da bu ibadetin meyvelerinden yararlanabilselerdi. Televizyon hocaları ise dediğiniz gibi işi şova dönüştürüyorlar. İşin kolayına kaçıyorlar. Şöyle bugünün müslüman olduğunu ya da olmaya çalıştığını iddia eden bireylere göre bir dini kanal yok maalesef bence. Diyanetin yeni bir imam profili çalışmalarının olduğunu duyuyoruz. İnşallah iyi olur. Ayrıca benim tespitime göre radyolar bu konularda daha başarılı. Haklı tespitlerinize katılmamak mümkün değil. Saygılar.