DEDEM DERYA DENİZ 3
BENİM DEDEM DERYA DENİZ 3
Bu gün dedeme mektup yazacağım, içimdekileri bir bir anlatacağım, dedemle dertleşmeye ihtiyacım var ve ona yazacağım.
Bu gün şehitlerimizi anlatmak istiyorum. Ülkemizin çok zorlu bir sınavdan daha geçtiğini düşünüyorum. Bizler Müslüman olarak cana kıymayı hiç sevmeyen bir ülkeyiz hele de bu mübarek aylarda… Düşman din, iman, insan gibi kavramların ne anlama geldiğini bilmediğinden yavrularımızı beyaza düşmüş pembe gül kokuları gibi şahadet şerbeti içtiriyorlar. Artık ne babalar ne analar ne de bacılar uyku uyuyabiliyor. Ben de uyuyamıyorum.
Her gece şehitlerle ilgili rüyalar görüyorum. Canım çok acıyor. Aslan parçası yavrularımız pusuya düşürülüp öldürülüyor. Kimi daha yeni evlenmiş, yârine doymadan ölmüş. Kimi dokuz aylık yavrusunun kokusuna doyamamış, kahraman komutanımız emekli olamadan pembe bir yuvanın huzurunu yaşayamadan kahramanca ölmüş. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Onları ne kalem ne de yürek yazmaya dayanabilir.
Sevgili dedem sizin savaşlarınız yiğitçeydi. Düşmanınızı biliyordunuz şimdiki düşmanlar bizim içimizde bilemiyoruz, bizi bize düşman ettiler. Yavrularımızı hunharca katlediyorlar. Savaşların stratejisi bile değişti. Düşmanla karşı karşıya çarpışılmıyor, düşman bizi ensemizden vuruyor. Bu bizim canımızı çok acıtıyor.
Hani sen derdin ya Türk ordusu çok yiğit, korkusuz, kahraman hiçbir düşman karşısında duramaz. Duramıyorlar ancak yavrularımıza pusular kuruyorlar. Bu mübarek aylarda yuvalarımıza ateş düşürüyorlar.
Ağlama! Genç şehidin karısı, baba beni kurtar diye seslenen şehidin babası, emekli olmasına az kalmış komutanın anası, şehitlerin yavruları, ağlamasında buna yürekler nasıl dayansın. Nasıl!...
Dedeciğim sana Ali dede her zaman uçuyor derlerdi. Benim de ilgimi çekerdi. Senden önce yola çıkanlar camiye senden önce varamazlardı. Ben çocukken çok hızlı koşardım fakat sana yetişemezdim. Nasıl gittiğini anlayamazdım. Büyükler kendi aralarında konuşurken onlara sordum. Onlardan da aklıma yatan bir cevap alamamıştım. Ben de:
- “Gerçekten uçuyor musun?” diye sormuştum ve sen yine benim soruş şeklime hafif tebessümün ederek ( sesindeki buruklukla, gözlerinin kocaman açılıp verdiğin o cevabı hiç unutamıyorum.)
- “ Oğul toprağa basamıyorum toprak şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış. Toprak ayaklarımı yakıyor .” demiştin.
Dede ben ne savaş gördüm ne de savaşa katıldım asker de olamadım. Çünkü kız çocuğu olarak dünyaya geldim. Şimdi iki oğlum var ikisini de sana layık torun olarak yetiştirmeye çalışıyorum.
Dede sen yaşarken ayaklarını yakan bu topraklarda yine kan akıyor. Yine toprağa taze kanlar karışmış, şehitlerin kanları sıcacık kokuyor. Ben eminim ayaklarını yakan bu topraklar ebedi istirahatgahında yüreğini yakıyor…
SALİYE ŞAHİN
YORUMLAR
Türk ordusu çok yiğit, korkusuz, kahraman hiçbir düşman karşısında duramaz. Duramıyorlar ancak yavrularımıza pusular kuruyorlar. Bu mübarek aylarda yuvalarımıza ateş düşürüyorlar. Oğul toprağa basamıyorum toprak şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış. Toprak ayaklarımı yakıyor . sayfaya düşen içten bir yazıydı yazan kalemi kutlarım yüreğiniz ruhunuz var olsun sevğilerimle