- 1273 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Gölgeler Savaşı
Her yer beyazdı. Beyaz tüller, açık balkon kapısından gelen rüzgârla ritmik bir salınımdaydı. Yatak örtüsü, çarşaflar, yastıklar beyazdı. Üstünde beyaz örtü olan bir masa ve iki beyaz koltuk, beyaz çerçeveli sürgülü bir pencere kenarına konmuştu.
Beyaz gecelikli bir kadın, beyaz çarşafların üzerine uzanmıştı. Geceliğin uzun yırtmacı baldırlarına kadar sıyrılmış, bir kolu sarı saçlarının altında, otelin hemen önünden başlayan denizin sesini dinliyordu. O gözleri yoran beyazlığa, ılımanlık katan tek şey kadının toprak rengi teniydi.
Belinin altına beyaz bir havlu sarmış adam, otel odasının banyo kapısından kadının yattığı odaya girdi. Beyaz bir havluyla saçlarını kuruluyordu. Kadın, gözleriyle adamı ve adamın vücudunu inceliyordu.
’Duş mu aldın?’ dedi kadın. Adam ’’evet ’’dedi. ’’Sana temiz olmak ve güzel kokmak istiyorum’’ .’’Ben de almak isterdim ama çok yorgunum.Yolculuk beni yordu ’’ dedi kadın.
Adam ’’Senin duş almana gerek yok, sen her zaman güzel kokuyorsun. Teninin o çocuksu ama seksi kokusuna bayıldığımı biliyorsun’’ dedi adam. Bunları söylerken saçını kuruttuğu havluyu odanın bir tarafına fırlattı. Kadına yaklaşırken beline sardığı havluyu da küçük bir el hareketiyle çözdüğünde çırılçıplak kaldı. Adam yatağa yaklaşırken kadının gözleri adamın çıplak vücudunda baştan aşağı geziniyordu..
Kadının gölgesi bacak bacak üstüne atmış bir vaziyette, beyaz koltuğa oturmuş, beyaz masada tırnaklarıyla trampet çalıyordu. Birden ayağa kalktı, adamın gölgesine doğru sert adımlarla yürüdü. Komidinin üzerine oturmuş ıslık öttüren adamın gölgesi, ona doğru gelen gölgeyi görünce bir zıplayışta komidinden indi. Dik vaziyette kadını gölgesini beklemeye başladı. Kadının gölgesi, geldi geldi, adamın gölgesinin belden aşşağısına, solu kuvvetli bir futbolcu edasıyla tekmeyi geçirdi.
’’ Çok seksi koktuğum için, ter izi koltuk altından taşıp tişörtünün yarısını kaplayan o ..ürtükle beni aldattın değilmi ....venk’’ dedi.
Adamın gölgesi iki büklüm oldu.
Beyaz çarşafların üzerindeki adam, kadının saçlarını okşuyor bir yandan kadının dudaklarını dudaklarının içinde hapsediyor nefesi kesildiğinde de kadının gözlerine bakarken konuşuyordu. ’’Birtanem, yaşama sebebim, gözümün bebeği’’.
Yerde hâlâ kıvranmakta olan adamın gölgesi, ona büyük bir hırsla bakan, burnundan çıkan nefret dumanları beyaz oda duvarlarında siyah izler yapan, kadının gölgesine bakarak
’’ Sana ne oluyor be deli , çoktan afetti seninkisi’’ dedi.
Kadını gölgesi, Muhammet Ali edasıyla adamın gölgesinin yüzünün tam ortasına yumruğu indirdikten sonra
’’Sen öyle zannet’’ dedi ve sonra
Otel odasının kapısını açıp, çekip gitti..
YORUMLAR
Kalemin yürekte ve ruhta iz bırakıyor. Bu çok güzel bir şey. Kutluyorum canım. Sevgilerimle.
çöldeki kelebek
Çok teşekkür ederim Aysel hanım
çöldeki kelebek
İnanmasalarda inanmış görünmek zorunda bırakılmaları ne fena.:)
teşekkür ederim Necla hanım
onur verdiniz
Seviyorum... Bize illa ki "Sana şunu anlatacağım, yaklaş gel" demeye çalışmadan cümlelere başlamanızı.
Çok seviyorum... İçinde aranıp bulunabilen insan doğasını.
Çok çok seviyorum... Öznelere bütün görevi yüklemeksizin soyutlaşmayı.
Bayılıyorum... Beklentiden uzak, özgürce biten sonları.
Bence insan yakınlaşmak ancak böyle olur. "Geldim, gittim ,yaptım, sevdim" demek yerine farklı boyutta açık bırakarak algıları. Çok kaliteliydi, aslolan anlatım metoduydu. Realism kaybedeli 20 sene oldu. Tebrikler...
çöldeki kelebek
kalemini takip ederken kendi yazma tarzımın küçük bir sınavını verdim.
senden övgüler duyuyorsam doğru yoldayımdır.
Teşekkür ederim
Usta öykü yazarımızdan, biraz aceleye getirilmiş bir öykü mü olmuş, ne? Öykünün giriş bölümünde de, öznelerin gölgeleri üzerinden bir tasviri istedi gönlüm.Bir de dialoglarda, dialogların aynı paragraf içerisinde yazılmamalarını...Herşeye rağmen kaleminizin gücü hissedilir halde... Saygılarımla.
çöldeki kelebek
Kırk fırın ekmek yemem lazım
eleştirlerinizi aldım cebime
teşekkür ederim
Kemnur
çöldeki kelebek
Şükran
çöldeki kelebek
Adamın gölgesinin yerinde olmak istemezdin sanırım.:))