MUM
Bu öykü büyük yazar TOLSTOY ‘UN “BİR GENCİN DRAMI” adlı eserini okuyarak özet şeklinde yazılarak sevgili okuyucularla paylaşmak isterim.
Bu öykü derebeyliğin hüküm sürdüğü zamanlarda geçmiştir.O zamanlar birçok derebeyi vardı.Bunların içinde insanlara merhametli davrananlar,ölümü ve Allah’ı düşünenler olduğu gibi,köpek gibi olanlar da vardı.Bunların en kötüleri,aşağı tabakadan yükselerek bey olmuş kimselerdi.Köylüler en çok onlardan çekiyordu.
Bir beyin çiftliğini yöneten bir kahya vardı.Köylüler,bu çiftlikte,bey için çalışıyorlardı.Çiftliğin toprağı hem çok geniş,hem de çok bereketli idi.Her taraf su,tarla ve ağaç doluydu.Bu topraklar hem beye,hem de köylülere pekala yetebilirdi.Fakat bey,kendisine ait başka bir çiftlikte uşaklık yapan birini getirip onların başına kahya yaptı.
Kahya hiç vakit kaybetmeden yönetimi eline aldı ve köylüleri eşekler gibi çalıştırmaya başladı.
Kahyanın,bir karısı,iki tane de evli kızı vardı.Yüklü bir miktar para vurmuş,köşeyi dönmüştü.Elindekilerle rahat rahat geçinebilirdi.Fakat,haset ve hırs yüzünden işlemedik günah bırakmadı.Kutsal günlerde bile ,köylüleri çalıştırmaya başladı.Kısa bir zamanda bir tuğla fabrikası kurdu.Bu iş için kadın-erkek,çoluk-çocuk demeden herkesi canlarını çıkarırcasına çalıştırdı.Sonra tuğla ticaretine başladı,Köylüler,Moskova’daki beylerine onu şikayet ettilerse de hiçbir sonuç elde edemediler.Bey,kahyayı görevinden uzaklaştırmadı.Kahya,köylülerin kendisini şikayet ettiğini öğrenince daha da kızdı ve onlardan öç almaya karar verdi.Böylece,köylüler daha vahim bir duruma düştüler.Köylüler arasında,ispiyonculuk yapan kötü birtakım insanlar da vardı.Zamanla köylüler arasında geçimsizlik,kavga,gürültü baş gösterdi.Kahya tam bir şeytan kesilmişti.
Durum her geçen gün biraz daha kötüleşti.Öyle ki,köy halkı,vahşi bir hayvandan korkar gibi kahyadan korkuyordu.Köydeki herkes ona görünmemek için,sanki bir kurttan kaçarcasına saklanacak delik arıyordu.Bunun farkına varan kahya bir kat daha kızıp,köpürüyordu.Dayak ve angarya ile halkın canına okuyordu.Köylülerin ondan çekmediği kalmamıştı.
Bazı köylerde,böyle zorbaları temizleyiveriyorlardı.Bu köylüler de böyle bir şeyi akıllarına koydular.Köyün en yiğit adamları bir araya gelip:”Bu cani herife daha ne kadar dayanacağız.Bizler zaten ölmüşüz.Bunun gibileri öldürmek günah değildir.”diye konuştular.
Birgün,ağaç kesmek için,ormana gittiler.Bu işi yapmalarını kahya emretmişti.Köylüler,yemekte bir araya gelince şunları konuştular:
-Ne yapsak,ne etsek?Bu herif hepimizi gebertecek.Hep iş,hep angarya…Gece demiyor,gündüz demiyor bizlere işkence ediyor.Ne bize,ne kadınlarımıza rahat yüzü gösteriyor.Hoşuna gitmeyen en ufak bir şey olsa hemen sopaya sarılıyor.Bizim Semyon sopasının altında can vermedi mi?Anisim’i zincirlere vurup öldürmedi mi?Daha ne bekliyoruz?Akşam yine buraya gelince onu,atından çekip indirmeli,bir balta ile işini bitirmeli.Sonra leşini,köpek leşi gibi sürükler bir çukura atarız ve hiçbir şeyden haberimiz yokmuş gibi davranırız.Yalnız kendi aramızda sözleşmemiz lazım.Hepimiz birlik olmalıyız .Kimse kimseyi ele vermemeli.
Bu konuşmayı Vasiliy Minayev yapmıştı.Zira kahyaya en çok içerleyen oydu. Kahya her hafta onu dövüyordu.Üstelik karısını da zorla elinden almış,evde aşçılık yaptırıyordu.
Köylüler arasında böyle bir konuşma geçmişti.O gün, akşama doğru kahya,atının üstünde,çıkıp geldi.Köylüleri bir güzel fırçaladı.Ağaçları,doğru dürüst kesmediklerini söyledi.O sırada yığınların arasında,kesilmiş bir ıhlamur ağacı :
-Ben size ıhlamur ağaçlarını kesmeyin demedim mi?Kim kesti?Çabuk söyleyin .Yoksa hepinizi döverim,dedi.
Herkes ağacı kimin kestiğini sordu.Onlar da Sidor’u gösterdiler.Kahya,eli yüzü kanlar içinde kalana kadar onu dövdü.Az ağaç kestiği için Vasiliy’i de kırbaçladı.Sonra çıkıp gitti.
Akşam olunca köylüler bir araya geldiler.Vasiliy konuşmaya başladı:
-Amma da halk.İnsan değil,serçe sürüsü mübarekler.”Hakkımızı savunacağız,çiğnetmeyeceğiz.”diye bağırıp çağırtmıştınız.Fakat herif gelince hepimiz sus pus oldunuz.Serçeler de şahin hakkında sizin gibi konuşurlar.”Savaşacağız,dövüşeceğiz,kendimizi müdafaa edeceğiz.”derler.Fakat,şahin gelince kaçacak delik ararlar.Şahin serçelerden birini kapıp götürdüler.Neden sonra serçeler meydana çıkar”cik cik”diye ötüşür ve:”İçimizden biri yok olmuş,a
acaba kim?Ah,falan serçe yok.Neyse o zaten bunu hak etmişti”derler.Kahya,Sidor’u döverken,öne atılıp onu temizlemeliydiniz.Halbuki siz bir yandan:”dövüşeceğiz,hakkımızı çiğnetmeyeceğiz.”diyorsunuz,diğer yandan herifi görünce kaçacak delik arıyorsunuz.
İşte bu şekilde,köylüler sık sık bir araya geliyor,kahyayı temizlemekten konuşuyorlardı.Kahya,Paskalya’dan bir hafta önce köylülere paskalya haftası içinde bey için yulaf ekmelerini istedi.Paskalya,haftasında çalışmanın günah olduğunu inanan köylüler Vasiliy’in kulübesinin arkasında toplanıp,şöyle konuştular:
-Herif Allah’ı bile unutmuş.Bu adamı gebertmeli doğrusu.Bizler zaten ölmüşüz.
O sırada Pyotr Mihayev de oradaydı.Sessiz,sakin bir adam olan Mihayev onlarla aynı fikirde değildi.Konuşulanları dinledikten sonra dedi ki:
-Büyük bir günah işlemek üzeresiniz.Doğrusu bir insanı öldürmek,çok kötü bir şey.Başkasını öldürmek kolay,ama sizin nefsiniz ne olacak?Eğer o kötülük yapıyorsa,bu kötü bir insan olduğu içindir.Bize sabretmek düşer.
Vasiliy bu sözlere kızarak şöyle karşılık verdi:
-Be birader!Sen de bir şey öğrenmişsin,hep aynı şeyleri söyleyip duruyorsun.Doğru,insan öldürmek günahtır.Bunun günah olduğunu bizler de biliyoruz yahu.Fakat bu insandan insana değişir.Elbette iyi bir insanı öldürmek günahtır.Fakat böyle bir köpeğin gebertilmesini Allah da ister.İnsanları kurtarmak için,kuduz köpekleri öldürmezler mi?
Bunun gibileri öldürmemek daha günah.Bu herif daha ne zamana kadar insanlara işkence edip duracak?Biz insanların iyiliği için cinayet işleyeceğiz.Böylece,insanlar bize minnettar kalacak.Eğer onun yaptıklarına boyun eğer,ses çıkarmazsak bu herif hepimizi gebertir.Mihayiç sen boş laf konuşuyorsun.Mübarek bayram günü çalışınca günah işlemiş olmayacak mıyız sanki?Sanki o gün sen çalışmayacak mısın?
Mihayiç:
-Niçin çalışmayacakmışım.Eğer çift sürmemi emrederse sürerim.Kendim için sürmüyorum ya.Allah kimin günah işlediğini bilir.Biz Allah’ı unutmayalım yeter.Eğer kötülüğü kötülükle yok etmek gerekseydi,Allah bize bir kanun verirdi.Böyle olmadığına göre ,Allah bunun için başka bir yol göstermiştir.Kötülüğü kötülükle yok etmeye çalışırken,kötülük senin de içine işleyecek.İnsan öldürmek kolay bir iş,ama ruhun kanla kirlenmese…Kötü bir adamı öldürüp,kötülüğü yok ettim sanırsın,bir de bakarsın ki kendinde daha fazla kötülük var.Yok eğer böyle yapmaz da kötülüğe boyun eğersen,kötülük de sana boyun eğer,dedi.
Köylüler yine anlaşamadılar.Bir kısım Vasiliy’in görüşüne katılıyor,diğer kısmı Mihayiç’in dediği gibi sabretmeyi doğru buluyordu.
Köylüler,paskalyanın ilk günü bayram ettiler.O günün akşamı,muhtar ve katipler,Mihayıl Semyoniç’in yanı kahyanın emrini köylülere duyurdular.Yarından başlayarak herkes yulaf ekecekti.Muhtar ve katipler beraberce tüm köyü dolaşarak herkesin nerede ,ırmağın arkasında mı,yol kenarında mı çalışacağını söylediler.Köylülerin buna çok canı sıkıldı.Fakat,emre boyun eğmekten başka ellerinden bir şey gelmiyordu.Sabah olur olmaz kara sabanları alıp,tarlaları sürmeye başladılar.Kilisede paskalya töreni yapıldığı,her yerde bayram edildiği bir sırada köylüler tarla sürüyorlardı.
O gün kahya yatağında çok geç kalktı.Şöyle bir etrafa baktı.Karısının ve dul kızının bayram için eve gelmiş olduğunu gördü.İkisi bayramlık elbiselerini giyip,hazırlanınca uşak onları arabayla kiliseye götürdü.Onlar kiliseden dönünce,uşak semaveri hazırladı.O sırada kahya da geldi.Oturup beraberce çay içtiler.Kahya çayını içtikten sonra piposunu yakıp,muhtarı yanına çağırttı:
-köylüleri işe koştun mu?
-Evet efendim.
-Herkes çalışıyor mu?
-Hepsi de çalışıyor efendim.Onları kendim götürdüm.
-Götürmeye götürdün ama sürüyorlar mı bakalım.Git bak.Onlara öğleden sonra geleceğimi söyle.İki sabanın bir dönüm arazi sürmesini istiyorum.Ayrıca iyi de olmalı.Yaptıkları işte bir hata görürsem,bayram maryam demez pataklarım.
-Başüstüne efendim.
Muhtar tam gidecekken kahya onu durdurdu.Bir şey söylemek istedi.Uzun bir duraklama ve bocalamadan sonra baklayı ağzından çıkardı.
-Bak Muhtar…Bu haydutların benim hakkımda ne düşündüklerini,kimin küfrettiğini,kimin ne söylediğini bana bir bir anlatacaksın.Anlıyor musun?Ben bu haydutları iyi bilirim.Hiçbiri çalışmak istemez,hep dinlenmek isterler.Yiyip gezmekten başka bir şey düşünmezler.İş gecikecekmiş,böyle şeyler onların umurumda bile değil.Anlıyor musun?Sen konuşulanları can kulağıyla dinle ve bana söyle.Benim bunları bilmem lazım.Haydi git.Dikkatli ol biraz.Bana her şeyi olduğu gibi anlatacak,hiçbir şeyi gizleyemeyeceksin ha!
Muhtar kahyanın yanından ayrıldı.Atına binip,köylülerin çalıştığı tarlaya gitti.
Kahyanın karısı konuşulanları dinlemişti.Kocasının yanına koşup,onları karşı biraz iyi davranması için yalvardı.Yumuşak tabiatlı,iyi kalpli bir kadındı.Mümkün olduğu kadar kocasını yatıştırmaya çalışır,köylüleri müdafaa ederdi.Kocasına dedi ki:
-Kuzum ne olursun,sana İsa adına yalvarıyorum,bu mübarek paskalya bayramında günaha girme,köylüleri serbest bırak.
Kahya,karısının sözlerine yalnızca güldü ve:
-Çoktandır dayak yemiyorsun galiba.Onun için cesaretin artmış.Başkalarının işine niçin burnunu sokuyorsun,diyerek onu azarladı.
-Kuzum,sana dair kötü bir rüya gördüm.Ne olur köylüleri serbest bırak.
-Bak sana söylüyorum,kapa çeneni.Çok yağlı yemek yediğin için midir nedir artık kırbaçtan korkmuyorsun.Aklını başına topla.
Kahya sinirlenip,yanmakta olan piposunu karısının dişlerine vurdu.Onu oradan kovdu ve sofrayı kurmasını emretti.Yemekte ,pelte,börek,lahana çorbası,domuz kızartması ve sütlü erişte yedi.Üstüne de tatlı bir börek aldı ve vişne likörü içti.Sonra aşçı kadını çağırıp,kendisine şarkı söylemesini emretti.Kendisi de bir gitar alıp,ona eşlik etti.
Kahyanın keyfine diyecek yoktu.gitar çalıyor,aşçı kadınla gülüp eğleniyordu.Tam o sırada muhtar içeriye girdi ve gördüklerini olduğu gibi anlatmaya başladı.Kahya sordu:
-Nasıl,tarlayı sürüyorlar mı?Söylediklerimi zamanında yapabilecekler mi?
-Yarısından çoğunu sürmüşler.
-Hata var mı?
-Görmedim.İyi çalışıyorlar.
-Toprak tavında mı?
-Oldukça iyi.O kadar yumuşak ki kına gibi.
Kahya biraz sustuktan sonra :
-Eee,söyle bakalım.Benim hakkında ne söylüyorlar,sövüp sayıyorlar mı,diye sordu.
Muhtar ezilip büzüldü,kızardı.Fakat kahya,gerçeği olduğu gibi söylemesini emretti.
-Haydi her şeyi söyle.Söyleyeceklerin sana değil onlara aittir.Gerçeği söylersen seni memnun ederim.Söylemezsen,artık gerini sen tahmin et.Ben adamı döverim anladın mı?Hey Katyuşa!Şuna bir bardak votka ver de biraz cesaretlensin.
Aşçı kadın muhtara votka getirdi.Muhtar onların bayramını kutladı ve votkayı içti.Sonra ağzını silip konuşmaya hazırlandı.Kendi kendine:”Herkes onun aleyhinde konuşuyorsa bundan benim ne kabahattim var.Madem ki ısrar ediyor,ben de gerçeği söyleyeyim”diye düşündü ve bütün cesaretini toplayarak konuşmaya başladı:
-Şikayet ediyorlar efendim,şikayet ediyorlar -Ne diyorlar,söyle.
-Allah’a inanmıyor,diyorlar.
Kahya gülerek sordu:
-Bunu kim diyor?
-Kim olacak herkes.Senin için,o şeytanın yolunda gidiyor,diyorlar?
Kahya yine güldü:
-Bu iyi bir şey.Sen bir anlat canım.Her biri ayrı ayrı ne diyor.Mesela,Vaksa ne dedi?
Muhtar köylülerin adlarını vermek istemiyordu.Fakat,Vaksa ile araları ne zamandan beri açıktı.Şöyle başladı konuşmasına:
-Vasiliy herkesten fazla sövüp sayıyor.
-Ne dedi.Söylesene be!
-Söylenmesi güç efendim.”Ölümden de kaçamaz ya”diyor.
-Güzel!...Şimdiye kadar niçin beklemiş öyleyse?Cesareti mi yok.Ya Trişka köpeği ne dedi?
-Hepsi de kötü şeyler diyorlar efendim.
-Ne diyorlar?
-Söylediklerini tekrarlamak bile kötü.
-Ne diye kötü olsun canım?Söyle gitsin.Korkacak ne var.
-Onun karnı yarılacak.Karnın içinde ne var ne yok hepsi dışarı çıkacak,diyorlar.
-Bu,kahyanın çok hoşuna gitmişti.Yine güldü:
-Görürüz bakalım.Kimin karnındakiler önce dökülecek.Bunu kim söyledi.Trişka mı?
-Aslında,herkes ağzına geleni söylüyor.Küfürler,tehditler almış başını gidiyor.
-Ya Piyotr ne diyor?O serseri de herhalde küfrediyordur.
-Hayır efendim.Piyotr küfretmedi.
-Acaba niçin?
-Tam köylüler içinde yalnızca o hiç bir şey söylemiyor.Tuhaf bir adam.Ben de o adama hayret ettim doğrusu.
-Söyle be canım,ne yaptı?
-Çok tuhaf bir şey…Onun yanına gittim.Türkin tepesinin kenarındaki yamaçta çift sürüyordu.Yanına yaklaşınca,şarkı söylediğini,sabanın üzerinde bir şeyin parladığını gördüm.
-Eee,sonra?
-Sonrası efendim,biraz daha yaklaşınca bir de baktım ki;sabanın üzerinde beş kapiklik mum yanıyor.Rüzgardan falan da sönmüyor.O ise ,yeni bir gömlek giymiş,hem paskalya ilahileri söylüyor.,hem de tarla sürüyor.Sabanı oradan oraya dolaştırdığı halde mum sönmüyor.Bütün bunlar gözlerimin önünde oldu.Fakat mum sönmedi
-Peki,ne dedi?
-Hiçbir şey demedi.Beni görünce bayramımı kutladı ve ilahi söylemeye devam etti.
-Onunla konuştun mu?
-Konuşamadım.Fakat o sırada köylüler gelip onunla dalga geçtiler.Ona:”Paskalya günü çalıştığın için Allah günahını hiç affetmeyecek”dediler.
-Ya o ne dedi?
-O yalnızca:”Dünyada barış,insanlarda huzur olmalı”dedi.Sonra kara sabanı tutup,atları hareket ettirdi ve ince bir sesle yine ilahini söylemeye başladı.O sırada mum hala yanıyor,sönmek bilmiyordu.
Kahya,olduğu yerde oturup kalmıştı.O sırada aşçı kadın muhtarı savdı.
Kahya sonra yatağa uzandı.Üzerine sap arabası yıkılmış gibi ah çekip,inlemeye başladı.Karısı kendisine yaklaşıp konuşmak istedi.Fakat o konuşmadı.Ağzından yalnızca şu kelimeler çıktı:
-O beni yendi.Şimdi her şeyi daha iyi anlıyorum.
Karısı ona:
-Git dedi.Git onları serbest bırak.Belki günahın o kadar büyük değildir.Önceden çok şeyler yaptın.Şimdi korkuyorsun değil mi?
-Beni yendi,beni yendi,diye hep aynı şeyleri tekrar edip duruyorsun.Gidip de köylüleri serbest bıraksan daha iyi edersin.Haydi kalk.Ben atını eyerlenmeleri için emir veriyorum.
Kahyanın karısı,tarlaya gidip köylüleri serbest bırakması hususunda kahyayı kandırmıştı.
Köylüler atı getirdiler.Kahya ata binip,tarlaya gitmek üzere yola koyuldu.Köyün çitine yaklaşınca,bir kadın,ona köyün giriş kapısını açtı.Ahali kahyayı görünce çil yavrusu gibi dağıldı.Kimi avluya,kimi duvarın arkasına,kimi bahçeye saklandı.
Kahya köyün meydanından geçip diğer uçtaki çıkış kapısına vardı.Kapı kapalıydı.At üzerindeyken onu açamazdı.Birilerini çağırdı.Fakat kapıyı açmak için kimse gelmedi.Bunun üzerine kendisi attan inip,kapıyı açtı.Sonra tekrar ata binmek istedi.Bir ayağını üzengiye koyup,atın üzerine atlayacağı sırada at bir domuzdan ürküp,çite doğru geriledi.Kahya,şişman olduğu için eyere oturamayıp,çitteki uzun ve sivri bir kazığa çarparak,karnı yarıldı ve yere düştü.
Köylüler tarladan köye dönerken,atlar köy kapısında ürküp içeri girmek istemediler.Bunun üzerine köylüler kapıya doğru bakınca,kahyanın,elleri açık,gözleri donuk bir vaziyette yerde yattığını gördüler.Barsakları dışarı fırlamış,kanları pıhtılaşmış,karnını toprak bile kabul etmemişti.
Köylüler korkudan köye arka yoldan girdiler.Yalnızca Piyotr atından inip,kahyanın yanına yaklaştı.O zaman,ölmüş olduğunu anladı,eğilip gözlerini kapadı.Oğlunun yardımıyla ölüyü arabasına koydu ve doğruca beyin evine götürdü.
Bey,kahyanın yaptıklarını öğrenince,her yıl bir miktar vergi vermeleri şartıyla köylüleri azat etmeye karar verdi.
Böylece köylüler,Allah’ın kudretinin kötülükte değil,iyilikte bulunduğunu anladılar.
YORUMLAR
CAN GUNULDEN TEBRİK EDERİM SAYIN
GUZEL CAN DOST
HAKIN DOĞRUSU İNSANI ÖZÜ
OKUYAN BİLİR BAĞ ALTINDAKİ HAZİNEYİ NASİYAT SEVGİ EMEK
İŞTE CANIM EFENDİM DOST46
DERGAHINDAN İNSANA BİLGE KALEM SUSMASIN
CANIM EFENDİM YUREĞİNE KALEMİNE KURBAIM SAYGILAR
dost46
Tebrikler Hikmet dolu, ibret alınası ve manidardı. Kaleminiz hareketli, ilhamınız ve okuyucunuz bereketli olsun saygılar
dost46
Sevgim sevgin olsun can dost,sevgi ve saygılarımla...
dost46
Sevgim sevgin olsun can dostum,sevgi ve saygılarımla...
dost46
Kemnur
dost46
ARKHE YAYINLARI 2004
Redaksiyon:Ali Eren
Tashih:Nazım Altan
Çatal Çeşme Sk:Üretmen Han No:322 Çağaloğlu/İSTANBUL
dost46
Sevgim sevgin olsun can dost,sevgi ve saygılarımla..,