Yolların sonu
Bir aralık ve bir aralık manzaraları yansımaya durur... Bir yakamoz olur, yüzeyinde suyun. Bir yağış olur, yağmur-kar, iner bir sokak lambasının tepesinden aşağı. Son bir hıçkırık olur gırtlakta düğümlenip kalan, soğuk duvarlar üstlenir yankı ve yansıtma görevini. Motorlu testere çalışır ormanın göbeğinde, çığlığı yankır testerenin ve devrilen ağaşın gölgesi yansır. Bir aralık olup biti verir, tüm bunlar hayata yansır.
Bir insan geçer aynanın karşısına, aynaya yansır. Kimi zaman boş, kimi zaman dolu. Bazen güzel, bazen de çirkin. Bakar insan kendine bir süre. Hayat sokuverir insanı aynanın içerisine. Düşün-ceye dalar insan, geçmişe dair. Geçmiş hayat bulur, zihne yansır. Bir aralık çöker, buz keser her yan. Şemsiyeler açılır aralıktan korunmak için. Şemsiyeli insan, yağmura yansır... Göçler olur gurbetten sılaya... Hayata yansır. Aralıkta göç zor olur, üşütür insanı...
Bir aralık manzarası yansımaya koyulur, Hayata. Hayat o kadar şeye, o kadar şeyde hayata yansır. İnsan kendi kendisine yansır, vicdanına, merhametine, dürüstlüğüne, iyilik ve güzelliğine. Oluşuna, duruşuna, hal ve hareketlerine. İnsan ölümüne yansır. Ölüm insana, hayata ve meçhule. Bilinmez ve bulunmaza yansır. Ana yansır, ölüm... Aralıkta ölmek üşümeye yansır, bota, kabana, eldivene. Geride kalanlara yansır, duranlara.
Çilli, çapar bir hoyratlık yansır insana bir aralık, duygular mısralara yansır. Alıp başını gitmek, yollara yansır. Hasrete, özleme, duyguya yansır. Bir aralık manzarası belirir, ölüm kaçınılmaz, yansır. Beyhudelik diz boyu, zilzuruna çaresizlik yansır. Bir aralık ve bir aralık manzaraları üşümeye durur... Kuytusunda bir aralı-ğın, ölüm çağrısı ana yansır. Ölüm, ölü-mü neylesin, o ancak canlara yansır...