- 955 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sigaranın Dumanı, Yüreğin Gözyaşları
Çocukluğumuzdan beri öğretmenlerimiz habire bize sigaranın zararlarından bahsederlerdi.Annelerimiz ya da babalarımız eğer içiyorlarsa derhal bırakmaları gerektiğini; yoksa onlara ciddi anlamda zarar verdiğini söyler dururlardı.Biz de küçücük boyumuz, masum görüntümüzle ailemizin karşısına dikilip ’’bundan sonra sigara içmek yok! Siz, onun size ne kadar zarar verdiğini bilmiyor musunuz? Hemen bırakacaksınız onu tamam mı? ’’ diye tembihlerdik onları.Bunları söylerken kağıda sarılmış tütünlerden meydana gelen o küçük sinsi varlığın annemizi, babamızı, abimizi ya da amcamızı hep bizden alacağı korkusu ile yaşardık.Bazen sırf onu bırakmaları için boyumuzdan büyük laflar ederdik onlara; ama nafile...Hep bildiklerini okurlardı.’’Biz artık onsuz yapamayız.’’ derlerdi.
Ne yazık ki bugün çıkıp yolda yürüdüğümüz zaman her beş kişiden üçünün elinde sigara görüyoruz.İnsan vücudunda saymakla bitmeyen hasar bırakan bu varlığı , insanların hayatlarının bir parçası konumuna getirmeleri ne kötü bir durum...Elinde sigara olan bir şahısa ’’neden sigara içiyorsun ?’’ diye sorduğumuz zaman aldığımız en klasik cevap şu oluyor :’’Çok fazla sorunum var.’’ Bu insanlar ki maddelere bağımlı hale gelerek sorunlardan kendilerini soyutlaştırabileceklerini düşünüyorlar.Sorun yaşadıkları zaman çocuklarına, mesleklerine, hayatlarına sıkı sıkı sarılacakları yerine maddeye sarılıyorlar.Yarın bir gün sigaranın onlar üzerinde bırakacağı sorunların asıl sorun olduğunu bilmeden.
Her geçen güntelevizyondaki ya da gazetedeki haberlerde sigara yüzünden ölen insanlardan bahsediyorlar.Bu insanlar bir gün bir bel, sırt ya da mide ağrısıyla kalkıyorlar yataklarından.Ve belki de bütün bu ağrılar üzerine bir sigara yakıyorlar.Hastaneye gidip muayene olmak fikri geldiğinde akıllarına;artık hayatlarının geri kalan kısmında sürekli sağlıklarının peşinden koşmak gibi bir uğraşları oluyor.İçerisinde dört binden fazla zararlı madde bulunan bu sinsi varlık en sonunda yapacağını yapıyor işte.Belki ağız, belki mide, belki de göğüs kanseri gibi hastalkları aşılıyor insan bedenine.Ve yine sigaranın neden olduğu solunum zorluğuna neden olan ’’amfirizm’’ hastalığı sonucu hayatının geri kalan kısmında bir makineye bağlı kalıyor insan...Kimilerinin ise kapılarını bir anda çalıyor ölüm.-Kalp krizi sıfatıyla.- ’’Ben geldim.’’ diyor belki de sinsi sinsi sırıtarak.Yeteri kadar oksijen alamayan kalp dayanamamıştır daha fazla.
...Ne yazık ki sigara içenlerin kalp krizine yakalanma riski içmeyenlere göre dört kat daha fazladır.Çünkü sigaranın dumanında gaz halinde bulunan karbonmonoksit hücrelerin kandaki oksijeni kullanmasını engelleyerek tüm organların çalışmasına zarar vermektedir.Ayrıca kalpteki koroner damarların içerisinde yağ birikintilerinin oluşmasına neden olmakta; zamanla bu birikintiler sinsice büyüyüp damarları tıkamakta ve kalp krizine neden olmaktadır.
İnsan üzerinde meydana getirdiği öyle ciddi hastalıklar olduğunu bile bile bu illeti içmeye devam ediyor kimileri.Belki bu illet yüzünden ölen bir anne oluyordur bazen, geride beş çocuğunu bırakarak.Belki de ölen bir ailenin ilk ve tek göz ağrısı oluyordur.Geride gözü yaşlı artık yaşamaları için bir anlam olmayan anne ve babaları bırakarak...
Bu illet ki bazen annelerin dokuz ay karınlarında taşıdıkları bebelerini kucaklarına vermeden alıyor canlarını. O bebek için büyütülen özlemi, sevgiyi ; ona dair kurulan tüm hayalleri, umutları bir anda yok ediyor. En sonun da kendinden bir parçaya zarar veren bu illetin, canını ne biçim yaktığını hissediyor insan.Ama iş işten geçmiştir artık...
Taş gibi bir beden... Belki de bir sekiz yıl ya da bir on yıl kadar daha yaşayacak, koruyup kollayabilecekti sevdiklerini... İnsan her ne kadar bu maddenin kendisine iyi geldiğini tekrarlayıp dursa da aslında o da farkındadır bu illetin kendisini psikolojik yönden çökerttiğinin... Bedenen tüm zorluklarla boş edilmeye çalışsa da artık bir zamandan sonra yüreği bile kaldıramaz bu acıları. O illetin dumanı bir tek akciğerleri mi iflas ettiriyor? Peki ya insan yüreğini? Ya da insaan güç veren düşüncelerini?... İnsan güçsüz bir yaratığa dönüşüyor resmen .
Bazen öyle etkileri oluyor ki bu illetin, insanın aynaya bakmaya bile tahmmülü olmuyor. Çünkü yaşı kırkken altmış gibi gösteriyor belki de .Yüzündeki kırışıklıklar ön plana çıkmıştır artık.Çünkü; aynaya baktığı her an bu kırışıklıklar onun ölümüne ne kadar yaklaştığını ifade etmektedir.
Bu illeti içen ya da içmeyen herkes az çok zaralarını ya da hiç bir yararı olmadığını bilmektedir. Asıl önemli olan insanın hayatın da hiçbir şeyi ertelememesidir. Şuan maddeyi kullanan hangi insan sorarsanız sorun ’’ bir gün barakacağım ’’ , der. Oysa bugünle o gün arasında bir bakmışız yıllar geçmiştir.O yüzden insan bazı durumlarda hayata tutunmak; mutlu, güzel, sağlıklı bir yaşama her zaman ’’merhaba’’ diyebilmek için beynine hükmetneyi bilmelidir... Bu hayatta elbette ki hepimiz bir gün öleceğiz. Ama önemli olan var olduğumuz bu süre içerisinde yaşadığımız her anın tadını çıkarmaktır.
Orta okulu muhteşem bir diplomayla bitirmek, üniversite sınavlarını ilk girişte kazanmak , dünyanın en tatlı birer annesi, babası olmak, ilk defa erkek çocuğunu sünnet yaptırmak, kızını evermek, torunlarının torunlarını kucağına almak... Hepimizin ortak hayalleri değil mi ki bunlar? İşte bu yüzden bunlara kolayca ulaşabilmek, yaşamak,yaşatmak için tek çare:’’Sağlık ve Mutluluk!’
NE OLUR MADDELERİN YAŞAMINIZA HÜKMETMESİNE İZİN VERMEYİN.
YÜREĞİNİZE DAHA FAZLA ACI ÇEKTİRMEYİN! ...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.