Kara İn-2
Tuğgün hafifçe başını sağa çevirdi gözlerini zorlukla araladı sanki üstünden 1000 lerce vahşi at geçmiş gibi idi her yanı ağrıyordu. Yattığı yerden doğrulmaya çalıştı etraf karanlıktı sadece uzak bir duvarda bir meşale yanıyor ve az ötesinde ufak bir ocaktan bir ateş geliyordu ama bulunduğu yer oldukça sıcak ve yumuşaktı. Gözleri karanlığa alışınca burasının bir in olduğunu anladı.
Aslında biraz kokuyordu da sanki bir kuş ile aslan dışkısı karışımı gibi bir konu idi bu aklını başına getirdi evet ya ne kadar zaman olmuştu bilmiyordu ama buraya o yaratık onu getirmiş annesi kız kardeşi arabacı ve diğer çocuğun Aybars ın ananesini öldürmüştü. İçi çekildi gözleri doldu ama ağlamak zayıflıktı ağlamayacaktı.
Var gücü ile inin içinde bağırdı
“Nerdesin pis yaratık gel öldüreceğim seni “
Hiç ses yoktu kendi sesi yankılandı sadece sonra bir anda bir ayak sesi duyuldu.
Bunu korkunç bir gülümseme izledi.”Çocuk “ dedi bir ses derin boğuk ve ürküntülü idi tonu
Çocuk sesiz ol burada seni kimse duyamaz bulamaz arık sen benimsin baban benden benim canımı aldı bende seni ondan aldım artık seni öyle bir yetiştireceğim ki babanı bile öldüreceksin ve bir korkunç gülüş geldi peşinden. Çocuk kanın çekildiğini hissetti ve kendinden geçti.
Karanlıktan bir gölge ilerledi çocuğu kucağına aldı ve onu bir masaya yatırdı. Ağzına zorla bir şeyler akıtmaya başladı çocuk çırpındı ama kaçamadı ve o ses yine duyuldu benim ölüm makinem olacaksın ve bir gülüş çocuk tekrar kendinden geçti.
Gölge çocuğu masada bıraktı ve bir kazana eğildi. İçine bir çok madde atmaya ve anlamsız sözler mırıldanmaya devam etti. Kaynar maddeyi kepçe ile alıp çocuğun üstüne yavaş yavaş dökmeye başladı çocuk madde üstüne döküldükçe giderek irileşen ellere ve gövdeye sahip olmakta ve korkuç bir görüntüye dönmekte idi.
Artık ne yazık ki onu babası bile tanıyamayacaktı.
Gece ilerlerken hava daha da ayaza çekti kar yağışı köyden çıktıklarından beri kesilmişti ama hava soğumaktaydı. 3 atlı mola vermek üzere birbirlerine bakarak konuşmadan karar verdiler.
Toygun attan indi çok yorgundu ne kadar uykusuz kaldığını hatırlamıyordu gözleri kan çanağı olmuş ve şişmişti. Aklından bin tane düşünce geçiyordun. Diğer iki kağan Kurtbey ve İlbey de atların üstünden postları indirip ateş yakmışlar hazırladıkları azıklardan birazını Toygun kağanın önüne getirmişlerdi yemelisin de Kurtbey yarın büyük gün olacak biliyorsun acın bizimde acımız yüreklerimiz yanıyor ama dedi İlbey ardından güçten düşersek yarın 3 başlı ile savaşamayız.
Toygun Kağan başını kaldırıp iki kağana baktı tamam dercesine kabı yerden alıp bir iki lokma yedi gözleri kapanıyordu. Ateşin yanına büzüldü ilk nöbet benim dedi İlbey ve mağaranın ağzına ilerledi diğerleri yattılar.
Toygun Kağan rüyasında 3 başlıyı gördü zincirlerle bağlanmış gözlerinde yaşlarla duruyordu sanki yaptıklarını istemeden yapmış gibi bakıyordu. Toygun “neden” dedi . Yaratık arkasına doğru kafasını çevirdi ve arkasındaki mağarayı işaret etti içerden korkunç gülüşler geliyordu. Ve Toygun Kağan sıçrayarak uyandı. Diğer adamlarda uyandılar sakın ol dediler Toygun yola çıkmalıyız dedi 3 başlıyı gördüm ve bir gülüş duydum o ses hiç yabancı değildi. Oğlum çok büyük tehlikede onu hemen kurtarmalıyız ve acilen atına yöneldi daha sabah olmamıştı bile hava da kar kokusu vardı ama Toygun kağan bunu görecek durumda değildi diğerleri de onu takip ettiler .
Atlar sis ve karanlığı yırtarak ilerlediler.