- 756 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DUYARLI TOPLUM NEREDE
Toplumları, diğer toplumlardan daha illeri bir seviyeye taşıyan ana unsur; toplumda ki bireylerin, olaylar karşısında gerekli duyarlılığı gösterip, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirip getirememesidir.Bireyleri, duyarlı olan toplumlar ekonomik kriz olduğunda sadece kendilerini düşünmez, alt gelir gurubu olan insanlar, bu süreçten sonra ne yapar diye de düşünürler. Kuş gribi, kanatlı hayvanları silip süpürürken duyarlı vatandaşlarımız, acaba bu illete bir çare bulabilir miyim? deyip günlerce araştırma içine girer. Büyükşehirlerde madde ön planda olduğu için kişilerin olaylara ve kişilere karşı duyarlılıkları azalıyor.Bu konuda çarpıcı bulduğum bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
İstanbul Bahçeli Evlerde kıt kanaat emekli maaşıyla geçinen yalnız yaşayan Emine Bacı, alışverişini yaptıktan sonra usul usul kaldırımda yürüyerek evine gitmeye çalışıyordu. 73 yaşındaki Emine Bacı eve varınca, tarhana çorbası yapıp içmeyi düşünüyordu.Çorbadan sonrada ayaklarını uzatıp demlediği çayı içmeyi hayal ediyordu. Böylece birazda olsa yalnızlığını giderecekti.Böyle keyifli bir şekilde çorba kokusunun evinin içini sardığını düşündüğü biranda, arkasında dümdüz yolda yalpalaya yalpalaya araba süren sarhoş sürücünün kendisine çarpmasıyla yerlere serildi.Sarhoş sürücü, birden kendine geldi. Fakat korkuya kapıldı ve çarptığı kadını acılarıyla baş başa bırakarak adeta uçarcasına arabasını sürüp oradan uzaklaştı.Ne olduğunun farkına varamayan Emine Bacı, ayağa kalkmaya çalıştı fakat yerinde kıpırdayamadı.Gelip geçen kişiler, sadece Emine Bacının acılar içerisinde yerde kıvranmasına bakarak oradan uzaklaşıyorlardı.Hatta bazı vatandaşlarımız oradan geçerken Emine Bacının kanlar içerisinde yattığını bile görmüyorlardı.Evinden hastaneye giden bir ambulans şoförü etrafına bakarken Emine Bacının yerden yattığını görünce, ambulansı yaklaştırıp hemen etraftakilere yardım edin de hastayı ambulansa taşıyalım dedi. (Herhalde ayıp olmasın diye bir iki kişi yardım etti.) Fakat çok kan kaybeden Emine Bacı, hastaneye varmadan hayatını kaybetti.Maalesef gittikçe olaylar karşısında duyarlılığını kaybeden vatandaşlarımız, yerde kanlar içerisinde yatan yaşlı bir kadına yardım etmeyi zahmetli ve külfetli bir iş sayıyorlar. Yardım eden olsaydı şuanda Emine Bacı evinde oturup tarhana çorbasını içecekti. Maalesef tarhana çorbasının kokusunu bile duyamayacak.
Sohbet odalarında sohbet ederken hep şunu söyleriz. Çok duyarlı bir toplumuz. Herkesin yardımına koşarız.Bu şekilde kimi kandırıyoruz bilmiyorum.Eğer konuşulduğu gibi duyarlı, yardımsever bir toplumsak yerde kanlar içerisinde yatan yaşlı,biçare bir kadına neden yardım etmiyoruz.Ne oldu bize? Nedir bu gamsızlık ? Bu duyarlılıkla mı Avrupa Birliğine girip ileri bir toplum seviyesini yakalayacağız.Gelin hep birlikte başımızı elimizin arasına alıp düşünelim.Bir çok güzelliklerle donanmış bu güzel Vatanımızda yaşayan güzel, iyi insanların dertlerine ortak olalım.Yukarda ki olayda ben yerde yatan yaşlı kadına yardım etmesem de bir başkası yardım eder, diye düşünürsek yanılmış olmaz mıyız? Belki de şundan korkuyoruz.Ben, bu gibi durumlarda olan kişilere yardım edersem, karakola götürülüp ifadem alınır.Bir sürü sıkıntı yaşarım.Bu düşüncede olursak bizim en yakınımızdaki kişide böyle talihsiz bir kazayla karşı karşıya kalabilir.Duyarlı bir vatandaşımız kazayı gördükten sonra hemen 112 Acil servisini arasa, kaza mahallinde gerekli emniyet tedbirlerini alsa, kısacası bizim yakınımız olan kişin hayatını kurtarsa bize dünyaları bağışlamış olmaz mı? Bir başkasına maddi anlamda yardım yapacağımız miktar sınırlıdır.Fakat bu şekilde belki bir çocuğu yetim kalmaktan kurtarırız.Belki de kaza geçiren bir öğrencinin yardımına koştuğumuz için o öğrenci illerde ülkemizi diğer ülkeler karşısında başı dik gururlu bir tavırla inanılmaz başarılara imza atar.
Bir vatandaşımızı yardıma muhtaç durumda görürsek elimizden geldiğince yardım etmeliyiz.Bu şekilde hem vatandaşlık görevimizi yapmış oluruz hem de karşıdaki kişinin hayata dört elle sarılmasına vesile oluruz.Bu tür davranışlarımızı küçümsemeyelim.Çünkü bazen boğazına ipi geçirmeyi düşünen birisine, bir çocuğun kendisine bakıp gülümsemesi hayatın ne kadar güzel olduğunun farkına varmasına yetecektir.Bizlerde güzel sonuçları bağrında taşıyan davranışlarda bulunarak gönüllerde ümit ışığının yanmasına vesile olalım.Attığınız her adımla, birlikte duyarlı davranışlarınızın artması dileğiyle….
YORUMLAR
Mehmet Ali Öztürk
Avrupalılara robotlaşmış deriz. Duyguları körelmiş deriz. Kendi milletimizin daha duyarlı, insancıl olduğunu iddia eder dururuz ama gerçek aynen yazıda anlatıldığı gibidir.
Avrupalı mutlaka ve mutlaka en azından yetkililere haber vererek duruma müdahale etmiş olur.
Üstelik her tür olayda yetkililere haber verir onlar. Bunu vatandaşlık görevi bilip çok da iyi yaparlar.
Biz de eğer uğraşmak istemesek bile polise, ambulansa vb. haber versek belki de yetecek .
Maalesef onu bile yapmaktan kaçınıyoruz.