- 636 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEVLET VE YÖNETENLER
DEVLET VE YÖNETENLER
BİR DEVLETİN BAŞARILI OLUP OLMA YACAĞINI
KULLANDIĞI ADAMIN KALİTESİNDEN ANLAYABİLİRİZ.
ABD-AB BATI bugün tam “yaralı aslan”ın trajedisini yaşıyor. Aldığı yara/yaralardan dolayı değil de seçtiği yanlış oyuncular, uyguladığı hatalı stratejiler, tespit ettiği yanlış hedefler sebebiyle kaplumbağaların maskarası olmuş durumda.
Uzun vadeli siyaset adına,kısır döngüler içerisinde, döndüğünü,her dönüşünde kendi hareket sahasının biraz daha daraldığının farkına varmıyor.
Biz son dönemlerde ABD’yi rinkta şuursuzca yumruk sallayan,köşe amirinin aklı kadar düşünebiler, genç irisi bir deve, müthiş bir boksöre benzetiyoruz. Bu genç irisi devi yönlendiren İngiltere ve İsrail. Bu sebeple bu muhteşem üçlü ya da muhteşem G-7’ler serseri mayın gibi önlerine gelene çarpıyor ve çatışıyorlar. G-7, G-8 veya G-20 gibi harf-rakam birleşimlerinden hangisini kullanırsanız kullanın. ABD, İngiltere, İsrail ve müttefikleri gizli ajandalarındaki bazı “sır” veriler yüzünden panikteler.
“BİZE BENZETMEYE ÇALIŞTIKLARIMIZ ATATÜRKÇÜLER BİZE KÖLE OLMAYI REDDETTİLER, EN ESKİ MÜTTEFİKLERİMİZ SAHTE İSLAMCILARLA ÇALIŞMAYA KARAR VERDİK!”
Başta ABD, İngiltere, İsrail ve AB’nin son dönem Türkiye politikasını böyle özetleyebiliriz.
Osmanlı’nın içine düştüğü durumda kurtulmasının tek yolunun Batı’yı sorgusuz sualsiz aynen taklitten geçtiğini düşünen Jön Türkler’i takiben İttihatçılar ve Cumhuriyeti kuranlar Batı’nın gerçek niyetinin Osmanlı’yı çağdaşlaştırmak, hürriyet, meşrutiyet, hukuk, laiklik, saltanat ve cumhuriyet olmadığını istiklal savaşlarından önce deşifre edip emperyalizme karşı savaştılar.
Batı, Türkiye’nin tam anlamıyla yok olmasını, Türklerin imha edilmesini ve İslam’ın bitirilmesini istiyordu. Bunun için Batı’yı göklere çıkaran reaksiyonerlerle anlaşmayı çıkar yol görmüşlerdi, bu yol tutmayınca para, makam, mevki, papaz ve haham aferini için Allah, peygamber, Kuran, vatan, millet ve devlet gibi Müslüman’ı Müslüman, insanı insan ve Türk’ü Türk yapan tüm değerleri satabilecek “sahte İslamcılar” sürüldü piyasaya.
Sahte Laiklerle, sahte Atatürkçüler, ordu ile milletin, millet ile devletin arasını açacak, sonra sahte İslamcılarla olgunlaşan meyve düşürülecek; Türkiye tarihin tozlu sayfalarına postalanacaktır. Bu basit ve etkili plan şu ana kadar başarı ile uygulanabildi. Tarihimize Post-Modern darbe olarak geçen süreci kurgulayanlar ne kadar Atatürkçü ise, bu gün tam bir teslimiyet mantığı ile siyaset yapanlar İslamcıdır. Daha açık bir ifade ile Batı’nın tuzağına düşen, düşürülenler yüzünden bugün ülke iyi durumda değil.
Ülke de yaşananlar, Tarihin Tekerrür Edeceğinin İşaretlerini veriyor! Menderes’in, Özal’ın Akıbeti bir şeyler anlatmalı!
Korkut Özal, RTE’nin bir suikasta uğrayabileceğini ileri sürüyor ve Türk Devleti’ni ima ediyor. “Özal’ı öldürenler, RTE’yi de öldürebilir” diyor.
Önce, Türkiye’yi yönetme iddiasında bulunan herkesin ABD, AB ve İsrail’le ilgili siyasi, stratejik konularla ilgili bilmesi gerekenlerden kısa birkaç paragraf:
1- ABD, İsrail, AB, komşularımız ve hatta bazı kardeşlerimiz Müslüman ülkelerden bazıları Türkiye’nin bağımsız ya da önemli ölçüde bağımsız bir ülke olmasından kesinlikle rahatsızlık duyuyorlar.
2- Türkiye bölünmelidir. Hem etnik, hem dini, hem coğrafi anlamda Türkiye bölünmeden yukarıda saydığımız ülkeler rahat etmeyeceklerdir.
3- Türkiye’nin Ortadoğu, Kafkasya, Karadeniz, Balkanlar ve Avrupa’ya yönelik dinamik yaklaşımları Batı için bir tehdittir. Yani “kaybolun haritadan” yaklaşımı
4- Batı, Türkiye’yi Doğu’ya ulaşmasının önünde önemli bir engel olarak görür.
5- Türkiye’nin Ege ve Balkan politikası, Batı’yı sürekli rahatsız eder.
6- Batı başta ABD, İngiltere, İsrail, Almanya ve Fransa Türkiye’nin yönetimine ve kararlarına daima ortak olmak ister.
7- Yukarıda adı geçen ülkeler, Türkiye’de Batı’nın her dediğine “evet” diyen, aralardaki “Batı kim oluyormuş” çıkışlarına kanmayın. zayıf askeri ve siyasi yapıyı ülkemizde kurmaya çalışmaktadır.
8- Batı, Türkiye’den tarihin rövanşını almak istiyor.
9- Avrupalılar, Türkleri hiçbir şekilde istemiyor.
10-AB, ABD ve İsrail Türk gücünü ve nüfuzunu engellemeye çalışmaktadır.
11-Avrupa’ya şu anda doğudan tek tehdit vardır: SSCB’nin ortadan kalkmasından sonra O da Türklerdir.
12-AB Türkiye’yi bir yük ve ABD ajanı olarak görmektedir.
13-ABD’de Türkiye’yi siyasal ve askeri bir uşak olarak bakmaktadır.
14-AB, ABD ve İsrail, Kürtleri Türkiye’yi bölmek için desteklemektedir. Daha sonra Kürtleri daha küçük parçalara ayırıp yok edeceklerdir.
Ermenilerin, Balkan ve Doğu Avrupa Hıristiyanlarının Osmanlı’daki imtiyazlı gücü Batı’yı hep rahatsız etmiştir. Ermeniler, bu oyunu mağlubu olmuştur.
15-AB ve ABD Türkiye’yi Ortadoğu ve Orta Asya için yararlı bir model değil de zararlı bir model olarak değerlendirmektedir.
16-AB ve NATO üyeliği Türkiye’yi yavaş yavaş ekonomik sömürgeleştirme etnik bölünme, iç karmaşa ve sosyal çözülmeye itmek için yem olarak kullanılmaktadır.
17-TSK’yı ahlaksızlığın, dinsizliğin, Türk’e, Türk tarih ve kültürüne düşmanlığın ve Batı’ya teslimiyetçiliğin tarafı gibi gösterme politikası AB ve ABD tarafından başarı ile uygulanmış ve ordudaki bazı isimler de bu tuzağa düşmüşlerdir. Bu yolla millet sahte İslamcıların ağına düşürülmüştür. ABD ve AB bu planı da başarı ile uygulamıştır.
18-AB ve ABD yine AB ve NATO üyeliğini Türk devlet sistemine ve karar mekanizmalarına sızmak ve Türkiye’yi istediği şekle getirmek için kullanmaktadır.
19-Türkiye’nin Ortadoğu, Karadeniz, Kafkaslar, Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar ve Akdeniz’deki doğal avantajları ve uygulamaya çalıştığı siyasetler sebebiyle peşmerge, ayrılıkçı Kürtler, Türkiye’yi engelleyici bir faktör olarak görülmektedir.
20-Batı, bu sürecin sonunda Türkiye ve Ukrayna’nın bölüneceğini beklemektedir. Bu bölünme gerçekleştiğinde de Kürtlerin de bölge ülkeleri tarafından imha edileceğini ancak Kürtlerin tekrar “Türkiye ile birlik” kararı vereceğini öngörmektedir.
Bu süreçte kazanılacak zaman ile Türkiye’nin Batı için tehdit oluşturmasının önüne geçileceği amaçlanmaktadır.
21-Batı, İran’ın önderliğindeki Şiilerle, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın önderliğindeki Sünnileri savaştırarak İslam’ı asgariye sahaya indirgemesini hedeflemektedir. Bu kapsamda geçmişte Özal’ı, bugün de RTE’ bu konuda ciddi desteklemektedir.
22-Şii-Sünni Savaşı’nın gerçekleştirilmesi için Irak bir test ülkesi olarak kullanılmıştır. Bu testlerden sonra Türkiye’de İslam kisvesi altında bir diktatörlük oluşturulacak, bu yeni yapı dini ve milli! gerçeklerle İran’la savaştırılacaktır. “İslam’ın İç Savaşı” adı verilen senaryo en geç 2008 yılında vizyona girecektir.
23-Bu kapsamda Türkiye’de toplumun, ailenin ve devletin hızla çözüldüğü ortamda ahlaksızlığın, fuhuşun, kumarın, çetelerin ve kanunsuzluğun tavan yapması sağlanacak bu süreçten Türkiye’yi tasarlanan sahte İslamcı bir diktatörlük kurtaracaktır. Bu diktatörlük Batı’nın siyasi ve askeri uşağı olacaktır.
24-TSK 2002-2008 arasında ya tasfiye edilecek ya da tümü ile etkisiz hale getirilecektir.
25-2008 yılından itibaren Türkiye’de Türküm demek yasaklanacak, milliyetçilik, devletçilik, Atatürkçülük ve gerçek Müslümanlık içeri atılma sebebi olacaktır.
Yukarıda 25 madde haline sıraladığımız “Batı’nın gözündeki Türkiye ve Türkiye’nin imhası projesi”nin taşeronları kimler olmuştur ve olacaktır, bu sorunun tarihteki cevabını tümü ile biliyoruz.
Batı’nın Bugünkü Taşeronu RTE mi?
Batı’nın Başına Son 1000 Yılda Gelen En İyi Şey
“AB ve ABD’nin son bin yılda başlarına gelen en iyi şey nedir?” sorusunun cevabını Batılı ülkelerin istihbarat ve diplomasi çevreleri, “Türkiye de ki Siyasi seçkinler olarak vermektedir.”
Peki RTE’den önce Batı’nın Türkiye’de en sevdiği lider kimdir?
Özal.
Özal ve RTE döneminin ortak noktaları nedir?
1- Ahlaki çözülme,
2- Din tüccarlığı. Bu milli ve manevi değerler tezgahı ile halkı uyumakta kullanıldı
3- ABD, AB ve Emperyalizmin uşaklığı,
4- Batı’nın ekonomik, sosyal ve siyasal isteklerini realize etme,
5- Rantçılığı destekleme,
6- Etnik ve dini bölücülüğü teşvik,
7- Ekonomik ve teknolojik yenilikleri yani Batı’nın yeni sömürge yöntemlerini tesis, bu şekilde yutturuldu. Bu dönemin II. Abdülhamit dönemine benzerliğine dikkat çekiyoruz.
8- Reformlar Kamu disiplinini bozma
9- TSK’yı zayıflatma,
10-Medyayı yabancılara açma,
11-Rüşveti meşrulaştırma,
12-Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik sistemini bozma,
13-Gelir dağılımını bozma,
14-İç ve dış borçlanmayı politika haline getirme,
15-Büyük güçlerin siyasal ve askeri uşağı olmayı, dünyada itibarımızın artması gibi gösterme,
16-Talabani ve Barzani seviciliği,
17-Siyonizm hayranlığı ve uşaklığı,
18-Türk, Atatürk, devlet, millet, gerçek İslam gibi bizi biz yapan tüm değerlere düşmanlık,
19-İslam’ın içini boşaltmak,
20-“Allah” diye diye emperyalizme hizmetkarlık yapmak, yani AB seviciliği
21-Hezimetleri hizmet gibi yutturmak,
22-Türkiye’nin idari, hukuki, siyasi ve askeri mekanizmasını bozmak.
Acaba bu şartlar altında Özal’ı Türk Devleti öldürmüş olabilir mi? Ve aynı devlet RTE’yi öldürebilir mi?
OLMAYAN DEVLET ÖZAL’I ÖLDÜRDÜ NASIL DENİR?
Görüldüğü gibi ortada devletin, milletin, ordunun ve milleti millet, devleti devlet yapan değerlerin tasfiyesi yaşanırken, hırsızlıkların, ihanetlerin hesabı sorulmazken yani “devlet” yok edilmişken, Özal’ı Türk devleti öldürdü demek abesle iştigal etmektir.
Şimdi olmayan devletin RTE’yi öldüreceğini ileri sürmekte herhalde yeni mizah anlayışı olsa gereke!
EĞER ÖZAL’I DEVLET ÖLDÜRMÜŞSE
Bir devlet kendi devlet adamını ancak bir şartla öldürür; o da ihanettir. Bir devlet kendisine ve milletine hizmet edeni öldürmeyeceğine göre, acaba Özal “hizmet” adı altında devletine ve milletine “ihanet” etti de ondan mı öldürüldü?
Eğer öyleyse, Korkut Özal’ın sözleri çok anlamlı ve çok önemli hale gelir.
Acaba Korkut Özal, “RTE’de Turgut Özal gibi, devlet niye RTE’yi ortadan kaldırmıyor” demek istiyor olabilir mi?
Gerçekten de bir devletin kendi yöneticisini öldürmesinin tek sebebi vardır, o da ihanettir.
Korkut Özal’ın değişik bir üslupla RTE’ için Özal’ın başına gelenleri istediği tespitini söyleyemez miyiz?
1- Eğer Özal’ı Türk devleti öldürdü ise kesin olarak bir ihanet vardır.
2- Eğer RTE’yi Türk devleti öldürecek ise yine ortada, Korkut Özal’a göre, Özal’ın ihanetinden daha fazlası var demektir.
3- Bu kapsamda Menderes de mesela “hizmet” adı altında bir “ihanet” yaptı da ona mı kurban gitti?
YA DA KULLAN AT FORMÜLÜ MÜ ÇALIŞIYOR?
Çok basit bir ifade ile birileri “Kullan at” ya da “Kullan öldür” formülünü çalıştırıyor olabilir mi?
Özal’la RTE’nin ortak yönlerini inceleyiniz, belki benzerliklerin dökümünü yapabilirsiniz.
Çünkü, “RTE’nin Özal’a benzetilmesi çok tehlikeli.
RTE’nin İran, Lübnan, Suudi Arabistan, Suriye ve Dubai ziyaretlerini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin politikaları ile açıklama imkanımız ne yazık ki yok.
Ortadoğu’da Türkiye ve İran’ın dışında bağımsız bir devlet yok. Her ülkenin sahibi var. Ama Batı bunlara çok güzel bağımsız devlet numarası yapıyor. Batı’nın kontrolünde olan bu ülkelere bir “Kahya” niteliği bile taşımadan yapılan ziyaretler diplomatik, siyasi, dini ve etnik tuzaklara aynı anda düşmeyi garantiliyor. Bu kapsamda sormak gerekiyor:
• Acaba RTE Batı’yı ve Batı’nın Türkiye politikasını biliyor mu?
• Acaba RTE, Türkiye’nin AB, ABD ve İsrail politikasını biliyor mu?
• Daha net bir soru, acaba RTE devletini biliyor mu?
• Acaba RTE Ortadoğu’da hangi ülkenin hangi devlete ait olduğunu biliyor mu?
Peki o halde RTE İran’da, Lübnan’da, Suriye’de, Suudi Arabistan’da ve Dubai’de Türkiye için mi bulunduğu söylenebilir mi?
RTE ile Özal’ın tarzının bu kadar örtüşmesi hiç de hayra alamet değildir. Amerika’dan çok Amerikancılık ya da Siyonistten ziyade Siyonistlik insanın başını derde sokar.
RTE, ABD ya da İngiltere ve hatta İsrail “höt” dediğinde sıraya dizilen ülkelere, Türkiye adına ne diyebilir? ABD, İngiltere, İsrail adına ne diyebilir?
Özal’ın ABD, İsrail, İngiltere istedi diye Ortadoğu’ya yaptığı ziyaretlerden birinde bir Suudi prens Özal’a “Tuzağa düşüyorsunuz, sizi bize gönderenler bizi yönetenlerdir. Acaba niye sizi “kendi adlarına” yönettikleri ve sahip olduklarını bize gönderiyorlar, hiç düşündünüz mü?” diye sormuştu. Özal’ın bu soru karşısındaki yüz ifadesini ne yazık ki kamuoyu göremedi.
Şimdi aynı soru RTE’ye sorulmalı; “Batı’nın hangi tuzaklarına, Özal gibi, aynı anda düştüğününzü biliyor musunuz?”
Özal Ortadoğu’yu hiç bilmediği için Türk devleti adına gittiği ülkelerden başka devletler adına bir şeyler istedi ve hatta kendince kurnazlıklar yaptı. Sonuçta Batı’nın kendisini bir nevi birilerinin sadakatini ve hatta Özal’ın sadakatini ölçmekte kullandığını anlamadı.
Bugün aynı hatalara yine düşülüyor.
ABD’nin RTE üzerinden Ortadoğu’da yürüttüğü diplomasi trafiği Türkiye’nin hedeflerini çıkarlarını, haklarını ve jeostratejisinin dinamiklerini temsil etmiyor ama Türkiye’nin jeopolitiğinin üretimlerini Batı’nın kullanımına sunuyor ve bunu yaparken de “devletini” bir kenara bırakıyor. Aynen Özal’ın yaptığı gibi.
ABD’nin RTE üzerinden yürüttüğü RTE’nin icraatlarıyla Türk devletini borçlu hale getirme politikası kabul edilemez. Batı’nın zaten kendi sömürgeleri olan devletleri Türkiye Sünni şemsiyesi altında toplayıp da yeni maceralara girmez ve girmemeli. Batı, RTE’nin, kendi başına yürüttüğü Sünni blok kurma faaliyetlerini Türk Devleti’ne mal edemez.
Yine ABD’nin Türkiye’de hem iktidarı hem muhalefeti kontrol altında tutma çabaları da komik kaçıyor. Yani muhalefete hoş gelecek yayınlar hem de iktidara “korkma arkanızdayız” mesajları hoş değil.
En azından ABD’de, İngiltere’de ve İsrail’de Türkiye’de olduğu gibi hukuken butlan siyasi yapılar yani oldu bitti ile iktidar olan var. Bu sebeple kimse Batı arkamda diye efelenmesin. Arkanızdaki Batı değil, Azrailinizdir.
Evet Batı’yı, Ortadoğu’yu ve kendi devletinizi tanımadan politika yaparsanız ve devletinizi yok sayarak ihanet içinde olursanız, sizi kullananlar akıbetinizi görerek konuşursa “başınız belaya girer” diyerek sizleri sustururlar ve sonra da suçu Türk devletinin üzerine atarlar.
Devlete ve millete ihanetiniz yoksa, “devlet” sizi niye öldürsün?
“Devlet sizi öldürecek” diye uyaranlar, hangi ihanetinizi biliyor, hangi ihanetlerinize ortaklar?
Özal millete ve devlete ihanet mi etti?
İran, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ziyaretleri Türkiye adına mı?
ABD niye kendi kontrolündeki ülkeler için aracı kullansın?
Herkes şöyle bir durup düşünsün. Hangi tuzaklara düşürüldüğünü, hangi amaçla ne yapmak istendiğini aklının erdiği ölçüde sorgulasın. Tuzağa düşen Türk Devleti’nin olmayacağını gördüğünüzde eyvah dediğinizi de bakalım destekçileriniz yanınızda olacak mı?
Bizden söylemesi!!!!!!!!!!!!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.