Ruh Bedenden Ayrılmamış
Uzun servilerin arasında ağır adımlarla ilerlerken silahının gövde,sürgü ve şarjörünü ayırmaya çalışıyordu..belki yorgunluktan belki de nedensiz bir burukluktan gözleri dolmuştu..ama eli titremiyordu..hiçbirzaman da titrememişti zaten..az evvel infazlar tarihinin en korkunç dersini vermişti dünyaya..yerde, bütün organlardan birer örnek bulabilirdiniz..en çok da beyin parçaları..kafadan vurmayı pek sevmezdi..Çocukluktan kalma bir kural olsa gerek..ama o bunları düşünmüyordu..parasını alıp gideceği bir sahil kenarı düşlüyordu..habersizdi sol köprücük kemiğinin 2 cm altındaki yaradan..dönüp arkasına baksa eminim aklına hansel ile gratelin ekmek parçaları gelirdi..hafiften gök kararmaya başlamıştı..bir ağaca yaslanıp sigarasını yakma düşüncesine karşı koyamadı..bu sefer eli titremeye başladı..ama farkedemedi..karanlık sessizce çökmüştü tepesine..bir an konuştuğunu sandı..dişlerinin arasından "hava soğ..so..sss"....Ve karanlık tüm benliğini kapladı..
Uzun süre o şekilde kalmıştı sanırsa, zira başı bu derece ağrımazdı uyandığında..Çok ışık vardı..Görmeye çalıştığı manzaranın netliği gecikmişti..denizin dalga seslerini çok severdi..kumsal pek sıcak sayılmazdı ama yine de huylandı biraz..az ileride şezlong ,yanında bir sehpa ve üzerinde buzların içinde Jack Daniels..Pek muhterem ve kadim dostu, ruh ikizi Jack Daniels..
"seni aşağılık pislik!!" Bu sese pek anlam verememekle birlikte etrafına baktı..Kimseyi göremedi..
Galiba morg görevlisi yine Başhemşire ile tartıştı..
Ve bingoo.. Yazının başlığı anlam kazandı..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.